İki ülke arasında eğitim ve disiplin farkı var

Çekdar Orhan, “Geçen sezon çok kaliteli bir kadromuz vardı. Bu sene benim açımdan çok daha iyi gidiyor. Bu sene özgüvenim çok daha yüksek. Hocalarımız da bana fırsat veriyor. Bende bana duyulan güveni boşa çıkarmamaya çalışıyorum.

Bursaspor ve Eskişehirspor maçlarında iki gol attım. Oynadığım son maçta iki asist yaptım. Kendime sezon sonuna kadar şu kadar gol atarım diye bir hedef koymadım. Oynadığım futbolu geliştirerek yoluma devam etmek istiyorum. Benim işim futbol oynamak ve gol atmak. Takımıma katkı vermek istiyorum. Hayalim Milli Takımda forma giymek. İnşallah birgün bu hedefime ulaşırım.

Ben forvet arkası olarak forma giyiyorum. Önceden Hagi, Alex, Wesley Sneijder gibi forvet arkası oyuncular yok. Günümüzde oynanan futbol çok daha farklı. 10 numara olarak adlandırılan oyuncuların da defans yapması gerekiyor. Hem defans hem de hücum hattında başarılı olmak gerekiyor. Bu ikisinden birisini eksik yaparsan gözden düşüyorsun. Takıma zarar veriyorsun.

Borussia Mönchengladbach, Eintracht Frankfurt, Bayer Leverkusen ve Schalke 04 takımlarının altyapısında oynadım. Alman takımlarının altyapısı bu konuda en iyi durumdalar. Daha sonra Galatasaray altyapısına transfer oldum. İki ülke arasında eğitim ve disiplin farkı var. Bunların dışında çok büyük farklılıklar yok.

Ben Ronaldinho’yu izleyerek büyüdüm. Halen onun videolarını izliyorum. Muhteşem bir futbolcuyu. Kendisi ile birgün tanışmayı çok istiyorum. Hareketleri, golleri ve asistlerini çok beğeniyordum. Futbol oynarken keyif aldığı ve mutlu olduğu çok net bir şekilde belli oluyordu. Bu özellik onun en çok hayran olduğum özelliği diyebilirim.

Yılmaz Erdoğan ve Ersin Korkut benim akrabam. Özellikle Ersin ağabeyimle çok yakınız. Çok Güzel Hareketler Bunlar programının Almanya Galası için Almanya’ya gelmişlerdi. Orada görüşmüştük. O zamanlar ben 5-6 yaşlarındaydım. Galatasaray’a transfer olunca yeniden görüşmeye başladık. Ersin Korkut koyu bir Galatasaray taraftarıdır. Benim transferimi duyunca çok mutlu olmuştu. Benim her zaman yanımda olmaya çalıştı. İyi günlerimde de kötü günlerimde de beni yalnız bırakmadı.

Mehmet Altıparmak’a bir vefa borcum var. Beni çok seviyordu. Bana forma şansı verdi. Benimle iletişimi çok iyiydi. Bana çok yardımcı oldu. Keşke bana olan güvenini karşılayabilseydim. Hiç asist ve gol yapamadım. Bunun için üzgünüm. Daha sonra Yılmaz Vural hocamız geldi. Benimle Almanca konuşuyordu. Takım Süper Lig’e çıkma mücadelesi veriyordu. Kadroda cidden kaliteli oyuncular vardı. Yeterince forma giyemedim. Şu an Cem Kavçak hocamız ile çalışıyoruz. Bana çok güvendiğini hissettiyor. Bana forma veriyor. Elimden gelen mücadeleyi yaparak takıma katkı vermeye ve onun güvenini boşa çıkarmamaya çalışıyorum.”