Türkiye Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kadir Has Stadyumu'nda düzenlenen AK Parti Kayseri 7. Olağan İl Kongresi'nde, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile telefon görüşmesi gerçekleştirdiğini belirterek, Azerbaycan televizyonunda haber sunarken ağlayan kadın spiker ile ilgili anları da kendisiyle paylaştığını söyledi.
Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklara doğru yürüdüğünü anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Oraları geri almaya hamdolsun başladılar. Azmin, imanın elinden hiçbir şey kurtulmaz. Azmettin mi tevekkül et gerisi Allah kerim. İşte bu büyük millet de böyle canlandı, böyle canlanıyor." diye konuştu.
Yaklaşık bir yıl aradan sonra Kayseri'de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti ifade eden Erdoğan, kuruluşundan bugüne kadar AK Parti Kayseri teşkilatlarında görev yapanlara şükranlarını sundu, ahirete irtihal edenlere Allah'tan rahmet diledi.
Kayseri'nin ilçelerini tek tek sayarak selamlayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Rabb'ime sizlerle bir kez daha buluşmayı nasip ettiği için hamdüsena ediyorum. Kayseri, asaletiyle cesaretiyle çalışkanlığıyla yerli ve milli duruşuyla iftihar ettiğimiz şehirlerimizin başında geliyor. Evet bu şehirle Erciyes gibi ak alnıyla, Erciyes gibi dik başıyla iftihar ediyoruz. Bu şehrin dertlilere deva, hastalara şifa vesilesiyle medeniyet coğrafyamızı ilmik ilmik işleyen Mimar Sinan ile iftihar ediyoruz. Bu şehrin 'hak yoluna gidenlerin asa olsam ellerine' diyen şairleriyle iftihar ediyoruz. Bu şehrin her köşesinde bir ilim ocağı tutuşturan, bu ocağı en zor şartlarda bile söndürmeyen alimleriyle iftihar ediyoruz. Bu şehrin, 'bu cihan erlerin meydanıdır' diyen Kadıburhanettin'i ile iftihar ediyoruz."
"Çalışkanlık Kayserilinin hamurunda var"
Aşık Seyrani'nin "Aşkın iğnesiyle dikilen dikiş, kıyamete kadar sökülmezmiş" sözlerini anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bizim Kayseri ile gönül bağımız da işte böyledir. Kayseri, her ziyaretimizde bizi samimiyetle bağrına bastı, Kayseri, yapılan her seçimde bizi sandıkta zirveye taşıdı. Kayseri, girdiğimiz her mücadelede en küçük bir tereddüt göstermeden önüne arkasına sağına soluna bakmadan yanımızda yer aldı. Kayseri, maruz kaldığımız her saldırıda göğsünü bize siper etmekten asla çekinmedi. Biz de bugüne kadar Kayseri'nin gelişmesi, kalkınması, büyümesi için ne gerekiyorsa yaptık. Üretim, ticaret, sanayi, çalışkanlık, beceriklilik, Kayserilinin hamurunda zaten var. Kabiliyetleri destek ve teşviklerle zenginleştirerek Anadolu'nun ortasında dünya çapında özgün bir kalkınma modelini hayata geçirdik.
Nitekim Kayseri'de geçtiğimiz yıl 1 milyar 800 milyon lirayı bulan, bir önceki yıl 1 milyar 640 milyon liraya ulaşan yatırımların resmi açılışlarını yaptık. Bugün de kongremizin ardından Sahabiye ve Seyrani kentsel dönüşüm projeleri kapsamında inşa edilen, yaklaşık 800 konut, 55 iş yeri ve sosyal donatılarının açılışlarını gerçekleştireceğiz. Bu bölgelerdeki dönüşüm tamamlandığında şehrimiz toplamda 9 bin yeni konuta da sahip olacak."
Kayseri'de belediyeler ve TOKİ vasıtasıyla 20 yıldır devam ettirdikleri çalışmalarda bugüne kadar 100 bin konutu dönüştürdüklerini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Böylece Kayseri, gecekondusu kalmayan bir şehir haline geldi. Özel sektörümüz, zaten Kayseri'nin yüz akıdır. Kayseri'nin bizatihi kendisi Türkiye sınırlarını aşarak, dünya çapında bir marka, bir değer haline gelmiştir." dedi.
Kayseri'nin, Türkiye'nin 2023 hedeflerinin, 2053 vizyonunun da sancaktarlığını yapacağına inandığını söyleyen Erdoğan, AK Parti'nin 7. Olağan Kongresi'nin bu süreçte tarihi bir dönüm noktası işlevi göreceğini belirtti.
Büyükşehir bazında ilk kongresinin de Kayseri'de yapıldığını anımsatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın da AK Parti Malatya 7. Olağan Kongresi'nin yapılacağını hatırlattı.
Erdoğan, Türkiye'nin, bir yandan bölgesinde ve dünyada yaşanan büyük değişimin tam merkezinde yer aldığı bir mücadeleyi sürdürürken diğer yandan da kalkınma hedeflerine doğru kararlılıkla yürüdüğünü belirtti.
Çarpık küresel yönetim düzeninin siyasi, insani ve ekonomik krizlerle yalpaladığını ifade eden Erdoğan, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla yaşanan gelişmelerin bu sürecin daha açık bir şekilde görülmesine ve hızlanmasına vesile olduğuna dikkati çekti.
Gelişmiş denilen devletlerin, bırakın dünyayı yönetmeyi, kendi vatandaşlarına bile faydalarının olmadığının hep birlikte müşahede edildiğini dile getiren Erdoğan, "Buna karşılık, asırlardır geri kalmış diye yaftalanarak sömürülen bölgelerin yıldızlarının hızla parladığını görüyoruz. Türkiye, işte bu hercümerç içinde hak ettiği yeri almanın mücadelesini veriyor. Bölgemizdeki her krizin içinde kendimizi bulmamızın sebebi tamahkarlığımız değil asırlardır gasbedilen haklarımıza sahip çıkma kararlılığımızdır." diye konuştu.
Türkiye'nin kimsenin toprağında, hakkında, hukukunda, kaynaklarında gözü olmadığının altını çizen Erdoğan, sadece Türkiye'nin ve yüzlerce yıldır birlikte yaşadıkları kardeşlerinin haklarını savunmaya çalıştıklarını söyledi.
"Binlerce kilometre öteden gelip sınırlarımız dibinde terör koridoru kurmaya çalışanları elbette seyredecek değiliz." ifadesini kullanan Erdoğan, birkaç gün önce, Aralık 2016'da Kayseri'de bombalı araç kullanılarak şehit edilen 15 askere yapılan saldırının faillerinden birinin yakalanıp Türkiye'ye getirildiğini anımsattı.
"Bunları yapmayıp da şehitlerimizin kanını yerde mi bırakalım?" diye soran Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Suriye'de ve Irak'ta, bize yönelik tehditlerin önüne geçmek, oralardaki kardeşlerimizin huzurunu gözetmek dışında hiçbir amacımız yoktur. Son dönemde, Suriye'nin Irak sınırı tarafında yeni bir terör oluşumu gayretlerine hız verildiğini görüyoruz. Daha açık söyleyeyim, yani bakıyorsunuz, orada bir terör devleti kurma gayreti var. Hiç eğip bükmeden açıkça söylüyorum: Türkiye, sınırlarının dibinde böyle bir terör bataklığı, böyle bir terör devleti kurulmasına asla izin vermeyecektir. Ne gerekiyorsa onu yapacak ve bu terör bataklığını kurutacağız. Bugüne kadar söylediğimiz her şeyi yaptığımızın da unutulmamasını istiyorum. Bu konunun müttefiklikle, dostlukla, diğer alanlardaki iş birliğiyle hiçbir ilgisi bulunmuyor. Şayet karşımızdakiler gerçekten müttefikimizseler, onlardan her meseleyi kendi mecrasında değerlendirmelerini ve bunun tabii neticelerine saygı duymalarını bekleriz. Aynı şekilde Doğu Akdeniz'de, Yunanistan'ın ve Rum kesiminin şımarıklıklarına teslim olunması yerine, hakkın ve hukukun yanında yer alınması gerekiyor. Doğu Akdeniz haritasına şöyle bir göz ucuyla bakmak dahi Türkiye'nin haklılığını anlamak için yeterlidir. Bu konuda da karşımızdakiler hakka ve hukuka uygun hareket edene kadar, kendi planlarımızı hayata geçirmekte kararlıyız. Karadeniz'de bulduğumuz, bugünün değeriyle 80 milyar dolara tekabül eden 405 milyar metreküplük doğal gaz kaynağı, Akdeniz'deki sondajlarımızla ilgili ümitlerimizi artırmıştır. İnşallah bu bölgeden de en kısa sürede müjdeli haberler bekliyoruz."
Libya'da, ülkenin meşru yönetimi yerine darbecilerin yanında yer alan herkesin, demokrasi sicilinin bozulduğunun altını çizen Erdoğan, Fransa başta olmak üzere, darbecilere destek veren hiçbir ülkenin, artık dünyanın diğer yerlerindeki demokrasi mücadeleleri konusunda tek kelime söz etme hakları kalmadığını kaydetti.
"Macron denilen zatın İslam ile derdi nedir, Müslümanlarla derdi nedir?" diye soran Erdoğan, şu açıklamalarda bulundu:
"Macron'un zihinsel noktada bir tedaviye ihtiyacı var. İnanç hürriyetinden, inanç özgürlüğünden anlamayan, kendi ülkesinde yaşayan milyonlarca farklı inanç mensubu insanlara bu şekilde davranan bir devlet başkanına başka ne denilebilir, öncelikle akli noktadan kontrol. İkide bir Erdoğan ile uğraşıyorsun. Erdoğan ile uğraşmak sana bir şey kazandırmaz. Zaten bir yıl sonra seçim var. Seçimde de akıbetini göreceğiz. Yolunun pek uzak olduğunu zannetmiyorum. Niye? Fransa'ya bir şey kazandıramadı ki kendine bir şey kazandırsın. Bizim ilkeli tavırlarımız kesinlikle bundan sonra da aynen devam edecektir. Şu anda, Azerbaycan'daki felaketlerin arkasında bunlar var, bu işgallerin arkasında bunlar var. Minsk Üçlüsü içerisinde yer alıyorsun. Bugüne kadar ne yaptınız? İşgalden Azeri topraklarını kurtardınız mı? Hayır. Sadece Ermenilere silah gönderiyorsunuz ve Ermenilere gönderdiğiniz silahlarla, barış tesis edeceğinizi zannediyorsunuz. Edemezsiniz. Çünkü dürüst değilsiniz. "
Erdoğan, Türkiye'nin dürüst olarak kardeşlerinin yanında bugüne kadar yer aldığını, bundan sonra da yer almaya devam edeceğini söyledi.
Ermenilerin, Azerbaycan topraklarına saldırısı ile başlayan çatışmaların Azerbaycanlıların işgal altındaki topraklarını kurtarma mücadelesine dönüştüğünün altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Evleri bomba yemiş olan Nigar kızımızı, dün akşam televizyonda izledim ve Nigar kızımız oradan dertlerini anlatıyordu, tabii gözleri yaşlı. Biz, inşallah onların gözlerini yaşlı bırakmayacağız. İnanıyorum ki Azeri kardeşlerimiz, bu mücadeleden zaferle çıkacaklar. Dün Azerbaycan toprakları işgal edilip, Azerbaycanlı kardeşlerimiz katledilirken gözleri kapalı, dilleri bağlı, kulakları sağır şekilde bekleyenler vardı. Aynı kesimlerin bugün yaptıkları 'Çatışmalar dursun' açıklaması riyakarlığın dik alasıdır. İki devlet bir millet olduğumuz Azerbaycan'ın işgal altındaki topraklarını özgürleştirme mücadelesine her türlü desteği vermeye devam edeceğiz."
Erdoğan, Avrupa'da son dönemde tırmanan İslam düşmanlığının her gün yeni ve endişe verici emareleriyle karşılaştıklarını belirterek "Almanya'da bir camiye yüzlerce polisle saygısız bir şekilde yapılan baskının ne güvenlik kaygısıyla ne de başka bir gerekçeyle izahı olamaz. Bunun adı düpedüz İslam düşmanlığıdır." diye konuştu.
"Bunun benzerini Müslümanlar olarak biz Hristiyanların mabedlerine yaptık mı?" diye soran Erdoğan, şöyle devam etti:
"Yapmadık ve yapmayız. Çünkü bizim karakterimizde, bizim cibilliyetimizde böyle bir anlayış yok. Ama bunların liderleriyle görüştüğümüz zaman 'Nasıl oldu ya', 'Olmaz böyle bir şey ya' hemen buna başlarlar. Bütün kayıtlar ortada. Bütün bu kayıtlarla konuşuyoruz biz. Bunlar da özgürlük diye bir şey yok. 'Laiklik, laiklik' diyorlar laiklik diye de bir şey yok. Hep yalan. Yalan, yalan, yalan. Güya özgürlüğün ve laikliğin kalesi Fransa'da, Peygamber Efendimize hakaret eden karikatürlerin binaların dış yüzeylerine yansıtılması en sefilinden bir bayağılıktır. Bunun adı da özgürlük değil, düpedüz İslam düşmanlığıdır."