Kızıl Elma kısaca Türk Ulusu için Ülkü birliği anlamına gelmektedir ve tarih içinde iki farklı alanda değerlendirilebilir. İslamiyet öncesi Türklerde Kızılelma farklı bir boyut ifade ederken, İslamiyet sonrası Türklerde özellikle Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kızıl Elma daha farklı bir amacı hedefleyen bir sembol olarak kullanılmıştır.
Kızıl Elma bugün Türk milliyetçiliğinin çok önemli bir sembolü olarak görülmektedir.
Kızılelma ülküsü kadim Türk tarihi kadar eskidir ve oldukça öncelere dayanır.
Kızılelma ülküsü Oğuzlar da yeni yerler fethetmek ve batı ya doğru ilerlemek gibi hedefler sembol etsede, Osmanlı ve Selçuklularda ise Kızılelma, dünya hakimiyeti ve İslam Birliği kurmak ideolojisini sembolize etmekteydi.
Kızılelma ülküsü Oğuzlarda çok sık geçse de Aynı ölçüde Selçuklular ve Osmanlı İmparatorluğu'nda da geniş yer bulan ve edebiyat ile birlikte gelecek nesillere taşınan önemli bir Türk sembolü haline dönüşmüştür. Fath Sultan Mehmet'ten 3.Selim'e kadar olan dönemlerde Kızıl Elma ülküsü dünya hakimiyeti ve yeni yerler fethetmek için kullanılmış, edebi metinlerde sıklıkta Yer almıştır. Genel olarak Türk tarihine bakılırsa Kızıl Elma ülküsü sürekli batıya hedefleyen bir sembol haline dönüşmüştür.
Kızılelma Nereden Ortaya Çıkmıştır
Kızıl Elma sembolü eski Türklerden beri gelen Türklerin ortak hedeflerini ve amaçlarını ifade eden ulaşılmak istenen sembol olup, çıkış noktasının eski Türk kavimlerinde ay ve güneşi temsil eden "Muncuk" adı verilen bir topa dayandığı düşünülmektedir. Muncuk ile eski Türklerde Bayrak ve tuğların tepesinde yer alıp, Hakimiyet sembolü, zafer işareti ve fethetmek istenen bölge için hedeflenen yer anlatılmıştır.
Elma Ayrıca eski Türklerde yine Bereket bolluk anlamına gelmiş, "kızıl" ise eski Türk kültüründe oldukça değerli sayılan bir renk olmuştur. Bu ikisinin birleşimi Kızıl Elma sembolünü bir araya getirdiği tahmin edilmektedir. Ancak Nihat Atsız'ın da ifade ettiği gibi "Türkler kendi mülkü ve hedeflerine neden Kızıl Elma demiş Bunun sebebi bilinmemektedir" dese de devamında Atsız Kızıl Elma'daki mananın Türk ülküsünün ne kadar eskiye dayandığını ifade ettiğini vurgulamıştır.
Bazı tarihi araştırmalara göre Kızılelma'nın Ergenekon Destanı'ndan Türediği düşünülmektedir. Ergenekon Destanı bilindiği üzere Türklerin eski yurtlarına dönmek için verdiği çabayı genel olarak ifade etmektedir ve Türklerin sürekli eski arzuladıkları yurtlarına dönmek için kendilerine Kızılelma sembolünü seçtiği ve burada Ülkü Birliği yaptı düşünülerek Kızılelma sembolünün Ergenekon Destanı'na dayandırıldığı ifade edilmektedir.
Bir başka çok eski bir Töreye göre Kızıl Elma o dönem Hazar Denizi'nin Doğu kısmında yer alan Oğuzların Batı'yı hedefleyerek Hazar Kağanın ipek çadırı üzerinde bulunan ve Hakimiyet ifadesi olarak yer alan altın topu hedefledikleri ve buna Kızıl Elma ülküsü adı verdikleri ifade edilmektedir.
Kızılelma ülküsü genellikle batıyı hedeflemek olarak anlaşılsa da her zaman Türklerin Kızıl elması Batı olmamıştır. Oğuz Kaan'ın Hint ve Çin seferlerinde de görüleceği üzere Oğuz Kaan'ın Kızıl elma olarak adlandırdığı hedefin Pekin olduğu konusunda çoğu tarihçi hemfikirdir.
Osmanlı Döneminde Kızılelma
Kızılelma, İslamiyet sonrası Türklerde de sık kullanılan bir hedef sembolü olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu İslami gelenekler ile yücelmiş ve İslam birliğini hedefleyen bir Türk İmparatorluğu olmasının yanı sıra, Orta Asya'dan gelen Türk geleneklerini de İslam ile bütünleştirip uygulamış bir cihan devleti olmuştur. Etkileri günümüzde de hala Bu gelenek ve etkileri devam etmektedir.
Osmanlı İmparatorluğu kurulmasının ardından Osmanlı padişahları için en önemli Kızıl Elma o dönem Dünyanın merkezi kabul edilen ve bugün de önemini hiç azalmayan İstanbul olmuştur.
Bizans'ın sembolü Ayasofya önündeki sütunda Jüstinyanus'ün at üzerinde heykeli bulunmaktadır ve Hristiyan kaynaklarda bu şekilde yer alır. İnanışa göre Jüstinyanus bir elinde şehri istilalara karşı koruyan ve bir Tılsım yazılı olan küre tutar ve bu küre de Anadolu ile Kudüs'ü gösterecek konumda bulunurdu. Bu küre oldukça büyük bir şekilde Jüstinyanus'un elinde yer alır ve Hristiyan kaynaklara göre bu büyük Altın Küre Bizans imparatorlarına Uğur getirirdi. 14. yüzyılda bu kürenin düşmesi ile pek çok imparatorluğun doğudan gelecek istilalar ile yıkılacağına işaret sayılmıştır. Hatta Jüstinyanus'ün heykeli neden Anadolu'yu gösterdiğine dair "Beni yıkacak kavim buradan gelecek" dediği rivayet edilmektedir. Nitekim Tılsımın düşmesi ve Bizans'a uğursuzluk getireceği ile ilgili Kehanet İstanbul'un fethi ile gerçekleşmiş, Osmanlı'nın ilk Kızıl elması Ayasofya minarelerinden düşünülerek batıya taşınmıştır.
Kızıl Elma ülküsü Osmanlı İmparatorluğu'nda sürekli taşınmıştır. İstanbul en önemli Kızıl Elma sembolü olarak görülmüş ve fethedildikten sonra Osmanlı İmparatorluğu için Kızılelma Roma ve Macaristan'a taşınmıştır.
Evliya Çelebi Ayasofya'nın minarelerinde bulunan Kızıl Elma'nın İstanbul'un fethi ile düştüğünü eserlerinde çok güzel bir şekilde anlatmıştır. Evliya Çelebi Kızılelma'nın Ayasofya minarelerinden düşürdükten sonra 6 farklı noktaya taşınmış olduğu nu ifade eder Ve bu konuyla ilgili ve Peçevi ile atışmaları meşhurdur. Evliya Çelebi'ye göre Kızılelma Beç (Avusturya) şehridir. Ancak Evliya Çelebi bununla yetinmemiş eserlerinde Kızıl Elma'nın Nerede olduğu ile ilgili 6 Hedef belirtmiştir. Beç yani Viyana şehrinin Kızılelma olduğundan, Ayrıca bugün Almanya'nın Köln şehrinin Kızılelma olduğundan eserlerinde bahsetmiştir.
Kızılelma ülküsü yeniçeriler Üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Kızıl Elma yeniçerilerin Fethi isteklerini canlı tutar ve bir amaç uğruna birleştirirdi. Yeniçeriler üzerinde Kızılelma ülküsü ve Efsanesi oldukça yaygın bir inanış olup, " destiye Kurşun Atar, keçe Kılıç çalar, Kızılelma ya dek gideriz" sözü Yeniçeriler de oldukça meşhurdur.
1526 tarihinde dünyanın en kısa Meydan harplerinden biri olarak geçen ve Macarların Kanuni Sultan Süleyman tarafından büyük bir hezimete uğratıldığı Mohaç Meydan Muharebesi sonrasında Macaristan fethinin ardından o dönem Osmanlı eserlerinde Sultan Süleyman'ın Kızıl elmayı eline aldığı geçmiştir.
Osmanlı döneminde Türk milliyetçiliği için bir başka önemli Kızılelma, Roma olmuştur. Mustafa Ali' nin yazmış olduğu Kühnü'l Ahbar isimli eserde Frenklerin ücra köşesinde büyük bir kilise olarak Kızıl elma hedefi sembolize edilmiştir. Bu kilisenin daha sonradan Orhan Şaik Gökyay tarafından Roma'daki Saint Pierre Kilisesinin tarif edildiği söylenmiştir.
Mustafa Ali aynı eserinde yine Kızıl elmayı Portekiz ile ilişkilendirmiştir.
Piri Reis ise Fransa'nın Marsilya açıklarında bulunan adacıklara Kızılelma ismini verdiği eserlerinde görülmektedir.
Türklerin Kızıl elması genel olarak Roma ile ilişkilendirilmiştir. Bunun nedeninin çok eski bir Efsaneye dayandığı düşünülmektedir. Bu Efsaneye ise söyle gelişmiştir, Kızılelma İran hazinesini saklanmış ve ardından Roma'ya doğru kaçırılmıştır. Pek çok tarihi kaynakta geçen bu Kızılelma efsanesinin ardından Atilla da Roma üzerine sefere çıkmış, Atilla'dan sonra ise Osmanlı İmparatorluğu'nun en büyük kızıl elması Roma olmuştur. Fatih Sultan Mehmet'in İtalya seferleri bu Ülkü doğrultusunda gerçekleşmiştir. (Osman Turan )
Kızılelma Türklerin Kızıl Elma ülküsü batılı kaynaklarda da yer almaktadır.
Kızıl elma 3. Selim döneminde Moskova'yı işaret eden kaynaklara rastlanmaktadır.
Kızıl Elma sembolü ve öyküsü Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde ortaya çıkan farklı akımlar sebebiyle değişime uğramış ve Cihan İmparatorluğu sembolü olarak ifade edilirken 1900'lü yılların başından itibaren Kızılelma Turancılık fikrine dönüşmüştür. Yani tüm Türk yurtlarını Osmanlı sancağı altında birleştirmek ülküsüne dönüşerek, hedefine doğudaki Türk halklarını Aynı Çatı Altında toplama fikri ile sembolize olmuştur. Aslında Turan ideolojisi Tüm Türk halklarının aynı devlet içerisinde yaşadığı ütopik devlete verilen isim olmuştur.
Bu yıllardan itibaren Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulduğu ilk yıllar arasında geçen Kurtuluş Savaşı ve milliyetçilik değerlerinin Yükselişi ile Ağaoğlu Hikmet, Ziya Gökalp, Emrullah Efendi gibi isimlerin taşıdıkları düşünceyle şekillenen Türkçülük cereyanı ile Kızıl Elma ülküsü Ziya Gökalp tarafından farklı bir şekil alarak Turan ülküsü ile Kızılelma birleştirilmiştir. Ziya Gökalp tarafından Turancılık Fikri 3 aşamalı bir düşünce sistemi olarak öne sürülmüştür. Bunlar Turan, Oğuzculuk ve Türkiyecilik fikirleridir.
Yine Ömer Seyfettin de edebiyatımızın ön de gelen yazarlarından biri olarak Türkçülük akımının önemli temsilcilerinden biri olmuş ve Kızılelma isimli bir eseri de bulunmaktadır.
Kızıl Elma ülküsü Türklerde genel olarak Ulaşılması hedeflenen yer olarak betimlenmiş olsa da dönem dönem cihan'a hükmetmek, İslam Birliği ve eski Türklerde de bazı dönemlerde bir devlet kurma idealini sembolize etmiştir.
Kızılelma ülküsü ile ilgili Kanuni Sultan Süleyman Ordusu'ndan yeniçerilerin Kızılelmaya şeklinde bağırıştığını duyması üzerine sadrazam ve etrafındakilerin topladığı bir anlatım mevcuttur. Yer ve mekan farklı olarak anlatılsa da Avrupa'da bir sefer sırasında olduğu düşünülmektedir.
Kanuni Sultan Süleyman sadrazamların Kızıl Elma neresi diye sorduğunda net bir cevap alamaz ve bu sorunun cevabını oldukça merak eder. Vezirlerine gizlice 3 askeri getirmelerini emreder ve askerlere sıra ile Kızıl Elma neresi diye sorar. Askerlerden aldığı "Atınızın gittiği yer padişahım" ya da "Padişahım bizi nereye götürürse" cevabı oldukça onu memnun eder ve Kanuni Sultan Süleyman Kızılelma'nın Hakk'ın Onu nereye götüreceğini gönlüne yazdığı ve önüne geleceği şeklinde anladığı ifade edilmektedir.
Kızılelma ülküsü genel olarak hedeflenen coğrafi bölge olarak betimlenmiş ve bu Ülkü ilk olarak İstanbul daha sonra Roma, Macaristan, Viyana gibi bölgeler olmuştur. Yukarıda da değindiğimiz gibi 3. Selim döneminde Moskova Kızıl Elma ülküsü hedefi olarak Yer almıştır. Bundan yola çıkarak Türklerin Kızılelma hedefinin sürekli yenilendiğini ve ihtiyaca dayalı değiştiği görülmektedir. Bu sebepten Kızılelma'ya kısaca Türk milletinin tarihten gelen ülkelerini ifade eden bir kavram olarak isimlendirebiliriz.
Kızılelma , tarih boyunca yaklaştıkça uzaklaşan, uzaklaşınca da Daha çekici olan bir Ütopya şeklinde görebilmekteyiz.
Türk Dili ve Edebiyatı ansiklopedisi neye göre Kızılelma " Oğuzlar için hangi yöne giderlerse gitsinler ulaşacaklarıZafer ulaşılmadan önce Kızılelma'dır " olarak geçmektedir. Bu bir Paradoks olarak görünse de aslında Türklerde Ülkü birliğinin Kızılelma ismi ile sembolize edildiği anlaşılmaktadır. Kızıl elma'nın net bir hedefi olmamakla birlikte Türkler için tarihi boyunca değişkenlik gösterse de net Hedef Birliği anlamına gelmekte ve devletin ilerlemesi için Hedef Birliğini sembolize eden, bu uğurda kamçılayan bir güç olmuştur.
Kızıl elma ülküsü konusunda en değerli araştırmaları kaleme alan yukarıda da Kızılelma'nın Saint Pierre Kilisesi olduğunu ifade eden Şair Orhan Şaik Kızıl Elmayı " Türk cihan hakimiyeti idealini sembolik olarak ifade eden bir kavram" diyerek kısaca tarif etmektedir.
Güncelleme Tarihi: 25 Haziran 2019, 20:38