Milliyetçi Hareket Partisi Genel Sekreteri İsmet Büyükataman “ABD’li 27 Senatör’ün ABD Dışişleri Bakanı’na Yazdıkları Mektup” hakkında basın açıklaması yaptı.
MHP Genel Sekreteri İsmet Büyükataman'ın ifadeleri şu şekilde;
Yaşı, insanlığın tarihiyle eş olan büyük Türk milleti; diliyle, diniyle, kültürüyle, siyaset anlayışı ile kendi kaynaklarından beslendiği sürece kurduğu devleti yaşatmış; öz değerlerini terk edip dışarısının telkinleriyle hareket ettiğinde ise devletlini yıkılmaktan kurtaramamıştır.
Yeni Türk devletinin kurulması ile birlikte Gazi Mustafa Kemal Atatürk, derin Türk tarihi bilgisinin bir sonucu olarak “tam bağımsız Türkiye” şiarıyla Türkiye’yi kalkındırmanın mücadelesini vermiştir.
Büyük Gazi, savaş meydanlarında bedeller ödenerek kazanılan zaferin, bağımsızlık yolunda yalnızca bir başlangıç olduğunun bilinciyle ülkemizin alacağı kararlara dışarıdan müdahaleye müsamaha göstermemiştir. Böylece Türkiye, dünyadaki saygın yerini yeniden kazanmak için ekonomik ve askerî alanda da kalkınma hamlelerini başlatmıştır.
Az zamanda çok ve büyük işler başaran Türk devleti, geldiği noktada görünürde dünyanın jandarmalığına soyunan ancak gerçekte dünyadaki kaosun müsebbibi olan ülkelerin korkulu rüyası olmuştur. Bu ülkeler korkularında haklıdır çünkü bölgesinde önemli bir aktör olan Türkiye’nin bir sonraki hedefi şanlı ecdadımız gibi dünyaya yeniden gerçek adaleti yaymaktır.
Kaostan, kargaşadan, adaletsizlikten beslenen Türkiye düşmanlarının ana gündemi; Türkiye’yi yeniden güçsüz düşürmek ve kendi iç sorunlarıyla boğuşan bir ülke hâline getirmektir. Demokrasiyi kalkan olarak kullanan bu ülkeler; bir yandan Türkiye’de demokrasinin olmadığını iddia ederken diğer yandan terör örgütlerine askerî eğitim verecek, maddi yardımlar yapacak, ülkelerinde temsilcilikler açtıracak, bunlarla resmî temaslar kuracak kadar pişkindir.
Bundan daha garip olanı ise Türkiye’de siyasi partilerde, basın yayın organlarında ve diğer pek çok alanda kendilerine rahatlıkla yerli “işbirlikçiler” bulabilmeleridir. Dünün gizli mandacılarının aksine günümüzün işbirlikçileri açıkça ortadadır. Bu hain emelleri millî bir gaye olarak sunmaları, Kuvâ-yi Millîye ruhundan dem vurmaları ise gerçek millî vicdanlarda yer bulmamaktadır. Zaten millî duyguları ve Kuvâ-yi Millîye ruhunu sulandırmak da kendilerine tevdi edilen görevin bir parçasıdır.
ABD istihbarat teşkilatıyla bağlantılı yapılardan fonlanan çeşitli dernek ve gazetecilerin yaptıkları yayınlardan, IMF heyetleriyle otel odalarında basılan siyasetçilerin söylemlerinden bu işbirliğini görmek üzücü olduğu kadar ibretliktir de.
Hatırlayacağınız üzere şubat ayı başında ABD’li 54 senatör; 251 vatandaşımızın şehit düştüğü, 2 bin 196 vatandaşın da gazi olduğu 15 Temmuz kalkışmasını aklamaya teşebbüs etmiş ve ABD Başkanı Joe Biden’a bir mektup yazmışlardı. 54 senatör, FETÖ’nün sözcüsü Enes Kanter’e insan hakları savunucusu diyecek kadar insanlıktan uzaklaşmış; fonladıkları bir sözde gazeteci de büyük Türk devleti ile FETÖ’cü basketbolcuyu mukayese edecek kadar alçalmıştı.
ABD’li senatörlerin, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’e yazdığı mektupta geçen vahim ifade ve taleplerini de bu kapsamda değerlendirmek gerekmektedir.
Yazdıkları mektupta, Türkiye’nin ürettiği SİHA’ların dünyanın birçok bölgesinde istikrarsızlığa sebep olduğu; ABD’nin çıkarlarını, müttefiklerini ve partnerlerini tehdit ettiği iddia edilmektedir.
Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de ve Kafkasya’da etkin bir şekilde rol almasını, sınırlarının dibinde kurulmak istenen terör koridorunu yerle bir etmesini, Azerbaycan’ın işgal altındaki topraklarında hâkimiyet kurmasını istemiyoruz diyemeyen senatörler, bu yaşananları istikrarsızlık olarak tanımlayarak gerçek niyetlerini ortaya koymuştur. Bununla birlikte ABD; müttefiklerini ve partnerlerini terör örgütleri arasında seçmeye devam ettiği müddetçe ABD’nin partnerlerine çokça zarar vereceğimiz doğrudur.
Türkiye’nin SİHA üretimini durdurması için ABD yönetiminden Türkiye’ye baskı yapmasını, gerekiyorsa ambargo uygulamasını isteyen ABD’li Senatörler ya Türkiye’nin tarihini, yerini; büyük Türk milletinin bağımsızlığa adanmış ülkülerini bilmiyorlar ya da “dostları” tarafından fena oyuna getiriliyorlar.
Türkiye, ABD’nin kan gölüne çevirdiği bir Orta Doğu ülkesi değildir. Türkiye ne üreteceğine, ne üretmeyeceğine karar verebilecek bir ülkedir. Bu kararı verirken kirli ilişki ağlarının ortasında bulunan ABD’li Senatörlerden akıl alacak değildir. ABD’li Senatörler önce kendi ülkesinin ürettiği silahlarla alınan milyonlarca Müslüman’ın canının hesabını vererek temizlensin; ardından zaten terör örgütlerine ve Türk düşmanlarına hayat hakkı tanımayan SİHA’lar için Türkiye’ye teşekkür mektubu kaleme alacaklardır."