Millet eti gramla alıyor

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Emekliler size sesleniyorum; ben sizin bin liranın altında aylık aldığınızı biliyorum, sizin sorununuzun takipçisi olacağım. Bin lira en düşük emekli aylığı sağlanıncaya kadar ben ve milletvekili arkadaşlarım parlamentoda gerekli mücadeleyi vereceğiz." dedi.

Millet eti gramla alıyor
banner127

Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada, 16 Kasım sabaha karşı yapılan operasyonla bir grup akademisyenin gözaltına alındığını hatırlattı.

Bunların bir suç işlemediğini, bu nedenle kaçmayacaklarını savunan Kılıçdaroğlu, bu insanların emniyete ya da savcılığa davet edilmek yerine evlerine şafak baskın yapılmasının "biz sizi cezalandırıyoruz" demek olduğunu söyledi.

Kılıçdaroğlu, bu operasyon sonrasında Yiğit Aksakoğlu'nun tutuklandığını anımsattı.

Aksakoğlu'nun da büyük bir ihtimalle "Sabahın köründe bir sürü ev bastık, bari bir kişiyi tutuklayalım da niye ev bastığımızın gerekçesi olsun" diye tutuklandığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Eğer bunu yaptılarsa, böyle düşündülerse çok daha büyük bir ayıbın altına imza atmış olurlar." diye konuştu.

Osman Kavala'nın iddianame olmadan 13 aydır tek kişilik hücrede tutulduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, "Gezi olaylarından intikam almaya çalışıyorlar. Gezi olaylarından kimse intikam alamaz. Gezi olayları bu ülkenin demokrasi ve özgürlük sesidir. Gezi'de bu memleketin onurlu, yiğit gençleri bir diktatöre diz çöktürdüler, bunu bütün dünya gördü." dedi.

Eski CHP Milletvekili Eren Erdem, foto muhabiri İsminaz Temel, Avukat Selçuk Kozağaçlı ve Gazeteci Ece Sevim Öztürk'ün aylardır cezaevinde olduğunu anımsatan Kılıçdaroğlu, CHP'nin adaleti savunduğunu, adaletten yana tavır aldığını, kişilerin hukuk, adalet içinde yargılanmalarını istediğini vurguladı.

"Suçsuz insanları hapse atıp, sonra (Acaba nereden delil üreteceğiz) diye yola çıkıyorsanız, orada adalet yoktur. Orada kin ve intakım duygusu vardır." diyen Kılıçdaroğlu, kininden, öfkesinden ve intikam duygusundan yola çıkarak adalet dağıtanların, en büyük adaletsizliği yaptığını söyledi.

- "Ülke üretecek ki güçlü olsun"

Böyle bir durumda, korkunun egemen olacağını, üretimin duracağını, düşüncelerin ifade edilemeyeceğini, gazetecilerin özgürce yazamayacağını, ülkenin düşünen beyinlerinin yurt dışına gideceğini, yabancı sermayenin "Bu ülkede demokrasi yok" diye gelmeyeceğini ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Türkiye bugün sağlıklı, güçlü üretim yapamayan bir ülke konumundadır. Bunun en temel belirtisi de tarımda geldiğimiz noktadır. Eğer saman, mercimek, pirinç, nohut, canlı hayvan ithal ediyorsak, hemen hemen tarımın her şeyini, zeytini, zeytinyağını ithal ediyorsak, bu ülkede üretim durmuş, bu ülkede sorun var demektir. Oysa bir devlet politikası olarak Türkiye'nin demokrasi içinde üretimi özendirmesi lazım. Ülke üretecek ki güçlü olsun, ülke üretecek ki saygınlığı, itibarı artsın, ülke üretecek ki işsizlik olmasın, herkesin hayat standardı yükselsin, her tarafta barış, kardeşlik, mutluluk egemen olsun."

Tarım Kanunu'nun 21. maddesine göre, her yıl milli gelirin en az yüzde 1'i oranında çiftçiye destek verilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, bugüne kadar 278 milyar lirayı bulan bu paranın verilmediğini, verilen miktarın 123 milyar lirada kaldığını söyledi.

Korkudan kimsenin dava açamadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, "Zamlar arka arkaya geliyor, çiftçi henüz tam farkına varamadı. Yeme gelen zam yüzde 90, mazota gelen zam yüzde 26. 2019 bütçesi görüşülüyor, 'Tarıma 16 milyar lira destek ödemesi yapacağız' diyorlar. Çiftçinin kullandığı mazot için ödeyeceği para 19 milyar lira. Bütün teşvikten çok daha fazla mazota para verecek." dedi.

- "Özelleştirmeye niye karşı çıkmadın"

Kılıçdaroğlu, 14 Kasım 2016'da yapılan "Milli Tarım Projesi Toplantısı"nda Başbakan Binali Yıldırım'ın, "Gübre ve mazot konusunda sizlere çok daha destek vereceğiz. Mazot için de diyoruz ki deponun yarısı sizden, yarısı bizden, haydi hayırlı uğurlu olsun" dediğini anımsatarak, "Çiftçi kardeşim, deponun yarısı sizden oldu, yarısını hükümet doldurdu mu? Erdoğan doldurdu mu? (Deponun yarısı sizden, yarısı bizden...) Şimdi? (Deponun tamamı sizden, malı götürmek bizden.)" diye konuştu.

Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı çıktıklarını hatırlatan Kılıçdaroğlu, işçiler işten atılmayacak diye söz verilmesine rağmen Erzurum Şeker Fabrikası'nda çalışan işçilerin çıkarıldığını belirtti.

İktidarın söz verdiği şeyin aksini yaptığını savunan Kılıçdaroğlu, şimdi Bursa, Çorum, Aksaray, Kahramanmaraş'ta şeker pancarının toplanamadığını, 100 bin ton şeker pancarının karın altında kaldığını, çiftçinin mağdur olduğunu söyledi.

"O şeker fabrikaları özelleştirilirken niye karşı çıkmadın? Şimdi senin burnundan fitil fitil getiriyorlar." diyen Kılıçdaroğlu, onların hakkını da CHP'nin savunacağını vurguladı.

Bunun sonucunda çocukların GDO'lu mısırdan elde edilmiş nişasta bazlı şeker yemek zorunda kalarak hastalanacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin çıkmaz yolun içinde olduğunu kaydetti.

- "Millet eti gramla alıyor"

Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin buğday ve arpa ithal ettiğini anımsatarak, "Tarım Bakanı'nın ilginç bir açıklaması var, (Eti biraz daha az yersek bu iş çözülecek, diyetisyenler de bunu öneriyor) diye. Bu sözün üzerine ne denir? Millet eti gramla alıyor. Sarayın sofrasına oturanlar, saraydan beslenenler, yani bu haramzadeler milletin hangi tabloyla karşı karşıya olduğunu bilmiyorlar. Sanki millet günün 24 saati et tüketiyor. Gramla et alıyor." diye konuştu.

Özelleştirmenin Türkiye'ye hiçbir yarar getirmediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, en son İstanbul Deniz Otobüsleri İşletmesi'nin (İDO) 861 milyon dolara özelleştirildiğini, bu parayla Sarıyer, Beykoz ve Silivri'ye metro yapılacağının söylendiğini hatırlattı.

İstanbullulardan "861 milyon dolarla ne yaptınız?" diye sormalarını isteyen Kılıçdaroğlu, bu bölgelere hala metronun yapılmadığına dikkati çekti.

Kılıçdaroğlu, 20 yıldır İstanbul'un sorunlarının büyütüldüğünü, hiçbir sorunun çözülmediğini savunarak, İDO'da da özelleştirmeden dolayı yüzlerce işçinin işsiz kalabileceğine işaret etti.

- "Bir tek fabrika yaptınız mı"

"AK Parti demek enflasyon, yolsuzluk, işsizlik, hayat pahalılığı demektir. Geldiğimiz nokta bu." diyen Kılıçdaroğlu, şeker, çimento, kağıt fabrikalarının özelleştirildiğini, et kombinalarının kapatıldığını, Telekom'un, bankaların, Bitlis'in sigara fabrikasının satıldığını, Adıyaman'ın tütününün yok edildiğini söyledi.

"Fabrikaları, bankaları, arsaları, arazileri sattınız, bir tek fabrika yaptınız mı?" diye soran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Özelleştirme yaparak hapishane yapan dünyadaki tek hükümet bunlar. Bununla da övünüyorlar (Size modern hapishaneler yapıyoruz) diyorlar. Enflasyon aldı başını gidiyor, enflasyonla mücadele yerine esnafla mücadele ediyorlar. (Vay efendim esnaf pahalı satıyor.) Zabıtayı, valileri, kaymakamları gönderiyor (esnafa ceza kesin.) Esnaf sattığının yerine yenisini alamıyor. Esnaf kardeşime de sesleniyorum; eğer Türkiye'nin gerçeklerini görüyorsan, eğer canın yanıyorsa önümüzde seçimler var, bir ders verme imkanın var. O dersi vereceksin."

Ankara'da Ostim ve Siteler'e, İnegöl'e, İstanbul'da Kapalı Çarşı'ya gidildiğinde esnafın kan ağladığının görüldüğünü belirten Kılıçdaroğlu, "Kapalı Çarşı'daki, Siteler'deki esnafa da İnegöl'e de Ostim'deki sanayicilere de KOBİ'lere de sesleniyorum; sen gerçekten onurunla, haysiyetinle üretmek, çalışmak, işçi istihdam etmek istiyorsan, yönünü halktan, üretimden yana CHP'ye döneceksin kardeşim." dedi.

- "Kara delik gibi oldu"

İktidarın israfta ve yolsuzlukta "tam gaz gittiğini" savunan Kılıçdaroğlu, "Ne bulurlarsa yiyorlar, kara delik gibi oldu maşallah." ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, AK Partili bir belediyedeki bir otomobilin kilometrede 63 lira mazot yaktığının ortaya çıktığını savunarak, "Peki aradaki para nereye gidiyor? Kim cukkalıyor bu paraları? (Din, iman, ahlak) diyorlar, Allah aşkına bunu yapanlarda din, iman, ahlak var mı? Kul hakkı yemek ne zamandan beri din, iman, ahlak oldu?" diye sordu.

Üretmeyen ülkelerde işsizliğin olacağına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

"Üreteceksiniz, fabrika kuracaksınız ki istihdam yaratacaksınız, çiftçi ekecek, biçecek ki istihdam yaratılsın. Fabrikaların tek tek kapılarına kilitler vurulmaya başlandı ama henüz yolun başındayız. Daha reel sektöre tam yansımadı. Göreceksiniz, önümüzdeki günlerde çok daha ağır tablolarla karşı karşıya kalacağız. 2004 yılında üniversite mezunu 308 bin işsizimiz vardı. Şimdi 2018 Ağustos ayı itibariyle üniversite mezunu işsiz sayımız 1 milyon 110 bin. Yarın çıkıp millete (Efendim bizim ülkemizde biz bütün işsizleri üniversite mezunu yaptık, bununla da gurur duyuyoruz) derlerse hiç şaşırmayın. Saray ve çevresinde işsizlik yok. Orada sofralar tamtakır, her şey var. Efuliden tut, ejder meyvesine kadar. Hiç kimsenin çocuğu da işsiz değil, herkesin bir eli yağda, bir eli balda. Etrafa bakıyorlar, etrafta herkesin durumu iyi. Sonra da soruyorlar birbirlerine (Bu Kılıçdaroğlu nereden çıkarıyor bu işsizliği?) Çünkü onlar halktan koptular."

İşsizlikten dolayı intihara kalkışanların kullandıkları ifadeleri grup toplantısında okuyan Kılıçdaroğlu, iktidar sahiplerinin bunların durumunu düşünmediğini savundu.

- "Üç sorunun yanıtını bekliyorum"

Kılıçdaroğlu, TBMM'nin Halkla İlişkiler Binası'nın çatısına çıkarak intihara kalkışan kişiyi, bir AK Parti Milletvekilinin "İntihar etme, sana 10 bin lira vereceğim." diyerek ikna ettiğini belirterek, "Bu bir insanın onuruyla oynamaktır. O insan dilenci değil, iş istiyor. Alınteriyle kazanmak istiyor." dedi.

Bursa'da bir iş adamının fabrikasını kapatmasına ilişkin sosyal medya paylaşımlarını da okuyan Kılıçdaroğlu, Suriyelilerin vergi vermediğini, kayıt dışı çalıştığını, hastanelerde para ödemediğini, her türlü sorunlarının çözüldüğünü kaydetti.

Kılıçdaroğlu, daha önce sorduğu üç sorunun yanıtını beklediğini belirterek, şunları ifade etti:

"Eğer cevap vermezlerse her ortamda, her grup toplantısında bu soruları soracağım. Bir, Cemal Kaşıkçı Türkiye'de öldürüldü, ses kayıtları elindeydi, katilleri ne için serbest bıraktın? Bunun cevabını bekliyoruz. Kimin talimatını yerine getirdin? İki, 3 Ağustos 2018'de bir toplantı yaptılar, 100 gün için birçok taahhütte bulundular. (Hiçbir emeklinin aylığı bin liranın altında olmayacak, bunu 100 günde yapacağız) dediler. 100 gün geçti, ne oldu bu bin lira? Niye yapmıyorsunuz, kim engel, kim size talimat verdi? Hani verdiğiniz sözü tutuyordunuz? Emekliler, size sesleniyorum, ben sizin bin liranın altında aylık aldığınızı biliyorum, sizin sorunununuzun takipçisi olacağım. Bin lira en düşük emekli aylığı sağlanıncaya kadar ben ve milletvekili arkadaşlarım Parlamentoda gerekli mücadeleyi vereceğiz. Üç, 15 Temmuz şehit yakınları ve gaziler için para toplanmıştı, bu paranın miktarı ne kadar, bu parayı kime ödediniz, bu para nerede? Şehit yakınlarının, gazilerin hakkını biz savunuyoruz. Bu parayı ne yaptınız? Yoksa onu da mı götürdünüz? Eğer onu da götürdüyseniz sizin yatacak yeriniz yoktur ne bu dünyada ne öbür dünyada."

Öte yandan grup toplantısı başlarken Kılıçdaroğlu, Çankaya Belediyesi Görme Engelliler Spor Kulübünden Dünya Halter Şampiyonasında derece alan sporcularla buluştu. Silifkeli yörük kadınlar tarafından da Kılıçdaroğlu'na Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün fotoğrafı hediye edildi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30