CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.
Zor bir dönemden geçildiğini belirten Kılıçdaroğlu, bu dönemin kavga değil uzlaşma dönemi olması gerektiğini söyledi. Ancak yaşanan sorunların da dile getirilmesi gerektiğine işaret eden Kılıçdaroğlu, üniversiteleri korumak ve var olan sorunlarını çözmenin hem iktidarın hem muhalefetin hem de parlamentonun ve toplumun ortak görevi olduğunu vurguladı.
İstanbul Şehir Üniversitesinin kapatılmasına ilişkin kararı değerlendiren Kılıçdaroğlu, üniversitenin yeni kurulduğuna dikkati çekerek, "Pırıl pırıl öğrenciler, dinamik, her görüşten akademik kadrosu ile göz kamaştıran üniversite durumundaydı, genç, çalışkan bir üniversiteydi. Ama intikam almak için üniversiteyi kapattılar. Kimden? Sayın Ahmet Davutoğlu'ndan. Niçin ayrıldın, niçin demokrasi, hak, hukuk, adalet, üniversite diyorsun? Bu nedenle kapatıldı. " diye konuştu.
Geçen hafta en çok tartışılan konulardan birinin Z kuşağı olduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, gençlerin iradeleriyle oynandığını ifade etti.
Kovid-19 nedeniyle üniversite sınavının ertelendiğini, buna kimsenin itiraz etmediğini, kararı haklı bulduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, ancak bir süre sonra turizm dolayısıyla sınavın erkene alındığını savundu.
Kılıçdaroğlu, gençlerin kendi seçimleriyle oynanmamasını, seçimleri ve tercihlerine karışılmamasını talep ettiğine dikkati çekti.
Kılıçdaroğlu, gençlerin baskı değil adalet, fırsat eşitliği ve saygı görmek istediğini söyledi.
Z kuşağının, geleceğin rüyasını gören ve o rüyanın gerçekleşmesi için çaba harcayan bir kuşak olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Siyaset kurumu olarak sen gençleri anlayabildin mi? Gençlerin önüne oturduğun zaman gençlerin senin her söylediğini samimi bulmadıklarını anlamadın mı? Z kuşağından oy istiyorsan samimi olacaksın, dürüst olacaksın. Gençlerin her söylediğine kulak kabartacaksın. Z kuşağı sınava girdi ama onlar ailelerinin olmadığı şehirde bir üniversiteyi kazanırlarsa önlerine çıkan ilk sorun yurt sorun olacak. Bu gençler dönüp sana '18 yıldır iktidardasın 1 yılda çözülecek sorunu 18 yıldır çözemeyene ben asla oy vermeyeceğim' diyecektir. Gençler, bizden daha iyisini inşa edecekler. Bundan en ufak bir endişen yok. Çünkü bu ülkenin geleceği sadece gençlere emanet edilmiştir."
"TARSİM'in yeniden düzenlenmesi gerekiyor"
Kılıçdaroğlu, gençlerin tarım alanından çekildiğine dikkati çekerek, yeni bir tarım politikasıyla gençlerin tarıma tekrar yönlendirilebileceğini vurguladı.
Mayıs ayında aşırı sıcak ve ardından ani soğuk nedeniyle birçok tarım üründe verim ve kalite sorunu yaşandığını dile getiren Kılıçdaroğlu, bunun üzerine partisinin 58 milletvekilini sorunun yaşandığı bütün illere gönderdiğini bildirdi.
Tarım alanlarının önemli bir kısmının TARSİM'in kapsamı dışında olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, TARSİM'in yeniden düzenlenmesi ve çiftçinin sigorta priminin en az yüzde 80'inin devlet tarafından ödenmesi gerektiğini söyledi.
"Bu teklife hep birlikte karşı çıkacağız"
Kılıçdaroğlu, hakim, savcı ve avukatların olmadığı yerde adaletten söz edilemeyeceğini, bu kuralın tüm ülkeler için geçerli olduğunu belirtti.
Barolara ilişkin kanun teklifine tepki gösteren Kılıçdaroğlu, düzenlemeye karşı çıkarak Ankara'ya yürüyüş başlatan baro başkanlarına yönelik tutumu da eleştirdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye seslenen Kılıçdaroğlu, "Eğer bu ülkenin bekasından söz ediyorsan, yarın etnik kimlik bağlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın? Yarın inanç bağlamında bölünen bir baroyu nasıl savunacaksın?" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, düzenlemenin, ülkeyi parçalamak yolunda atılan adımlardan biri olduğunu ve ileride olumsuz tablolar doğurabileceğini öne sürerek, "Barolar dernek değildir. 50 tane dernek kurabilirsin, avukatlar da istiyorlarsa dernek kurabilirler. Nitekim pek çok avukatların ayrı ayrı dernekleri var. Bir ülkede iki tane odalar ve borsalar birliği başkanlığı olur mu? Bir tane olur. Ama TÜSİAD vardır, MÜSİAD vardır, Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu vardır. Bunlar olur ama tüzel kişiliğe sahip bir tane Türkiye Odalar Borsalar Birliği olur." değerlendirmesinde bulundu.
TBMM Başkanlığına sunulan Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'ne ilişkin CHP grubundaki tüm milletvekillerine görev düştüğünü söyleyen Kılıçdaroğlu, "Bu ucube, Türkiye'yi bölmeyi amaçlayan, Türkiye'yi kutuplaştıran bu teklife hep birlikte karşı çıkacağız." dedi.
Kılıçdaroğlu, yargının özgür şekilde karar alamadığını, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) sürecinde belediyelerin başlattığı yardım kampanyasının İçişleri Bakanlığının genelgesi nedeniyle yapılamadığını savundu.
"Bütün belediye başkanlarımız bütün baskılara rağmen ülkede tarih yazmaya devam ettiler ve edecekler" diyen Kılıçdaroğlu, şu bilgileri paylaştı:
"29 Haziran itibarıyla belediyelerimiz, 6 milyon 211 bin 978 aileye ayni yardım yapmışlar. 290 bin 976 aileye nakdi yardım yapılmış. 254 bin 27 hanenin suyu açılmış, 21 bin 147 belediye iş yerinin kirası ertelenmiş. Bazı belediye başkanlarımız kira almama yönünde karar aldılar. 156 bin 940 kişiye evde bakım hizmeti yapılmış, yapılmaya devam ediliyor. 47 milyon 788 bin 539 yani yaklaşık 50 milyon dezenfektan, maske vesaire dağıtımı yapılmış. 9 bin 114 sağlık çalışanına konaklama imkanı sağlanmış. 2 milyon 406 bin 942 bina ve araç dezenfekte edilmiş."
Kılıçdaroğlu, Çorlu'da 25 kişinin hayatını kaybettiği tren kazasına ilişkin davanın iki yıldır devam ettiğine dikkati çekti ve "kazanın sorumlusunun kim olduğunu" sordu.
Sakarya'daki tren kazasının ardından "İki tane makinist bulurlar, onları sorumlu yaparlar" dediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "gerçekten de iki makinistin suçlu bulunduğunu" kaydetti. Çorlu'da da benzerinin olacağını savunan Kılıçdaroğlu, asıl suçlu olanların, hesap vermesi gerekenlerin mahkemede tanık olduklarını ifade etti. Türkiye'de adaletin böyle işlediğini söyleyen Kılıçdaroğlu, Çorlu'da yakınlarını kaybeden ailelerin yanında olacaklarını, onların hakkını sonuna kadar savunacaklarını dile getirdi.
Kıdem tazminatı
Kılıçdaroğlu, darbe dönemlerinin en büyük özelliğinin emeğiyle geçinenlerin demokratik ortamda edindikleri hakların ellerinden alınması olduğunu vurgulayarak, "12 Eylül, 12 Mart darbesi bunun tipik örneğidir. Grev hakları ellerinden alındı, pek çok hakları ellerinden alındı. Şimdi 20 Temmuz sivil darbe sürecini yaşıyoruz. Ne diyorlar? 'İşçilerin ellerinden kıdem tazminatını alalım' diyorlar. Darbe dönemine özgü bir davranış." dedi.
Türk-İş'in 26 Haziran 2020'deki Başkanlar Kurulunun ardından yayınlanan bildirideki "Kıdem tazminatı Türkiye işçi sınıfının ve Türk-İş'in kırmızı çizgisidir. İş ve gelecek güvencesidir. Milyonlarca çalışanı ilgilendiren kıdem tazminatı hakkından hiçbir şekilde vazgeçilemez. Kıdem tazminatının fona devredilmesi, süresinin azaltılması gibi bu hakkın tasfiyesine ve zayıflatılmasına yönelik her türlü girişim karşısında işçinin haklı tepkisi ve talepleri kararlılıkla savunulacaktır." ve "Türk-iş Başkanlar Kurulu bugün çalışanlar ve gelecekte çalışanlar için kıdem tazminatının mevcut haliyle korunmasından yanadır. Kıdem tazminatının özüne yönelik hiçbir düzenlemeye katılım ve onay verilmeyecektir." maddelerini okuyan Kılıçdaroğlu, kıdem tazminatına sahip çıktıkları sürece Türk-İş'in, DİSK'in ve Hak-İş'in parlamentodaki temsilcisi olacaklarını söyledi.
Maden kazalarında hayatını kaybedenler
Kılıçdaroğlu, TBMM'de bugün CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz'ın, maden kazalarında hayatını kaybedenlerin yakınlarının da şehitlere sağlanan imkanlardan yararlandırılmasına ilişkin kanun teklifinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergenin görüşüleceğini belirtti.
Maden kazalarında hayatını kaybedenlerin "maden şehidi" olmasını istediklerini ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Şimdi Zonguldak'a sesleniyorum. Özellikle de Zonguldak'ta MHP'ye oy veren kardeşlerime, Zonguldak'ın ülkücülerine sesleniyorum. Sizin alın terinize değer veren, hayatınızı kaybettiğiniz zaman en azından şehit çocukları gibi çocuklarınıza, yakınlarınıza devletin bir imkan sağlamasını öngören bu kanuna MHP evet mi diyecektir, hayır mı diyecektir, bunu izleyin. Hayır diyorsa geldiklerinde 'Niye hayır dedin?' diye sorarsınız. Evet diyorlarsa başımın üzerinde yeri var. Oyunuzu gidin seve seve verin. Çünkü Zonguldak'ta yerin metrelerce altında çalışan işçinin çocuğuna hakkını teslim ettiniz, ailesine hakkını teslim ettiniz. Aksi halde, başkalarına tanınan hak, yeni kaza sonucu hayatını kaybeden maden işçilerine tanınmayacak."
Kılıçdaroğlu, Savunma Sanayii Başkanının 9 Kasım 2018'de "ilk Altay tankının 18 ay sonra Kara Kuvvetleri Komutanlığına teslim edileceği"ne ilişkin tweet attığını belirterek, "Kaç 18 ay geçti? Nerede bu tank? Nerede bu tankın motoru?" diye sordu.
Güncelleme Tarihi: 30 Haziran 2020, 17:55