Bahçeli paylaşımlarında şu ifadelere yer verdi;
"Bazı acılar vardır, hiç unutulmaz, hiç de unutulamaz; hatta asırlar geçse de inanmış gönülleri, insanım diyen her vicdanı yakar kavurur. Hicri 10 Muharrem 61’de Kerbela’da yaşanan vahşet böyle bir acıdır, asla da hatırdan ve hafıza kayıtlarından çıkmamış, çıkmayacaktır.
Kerbela’da dökülen tertemiz kanlar, kastedilen ve katledilen ihlaslı ve imanlı canlar hepimizin ortak yürek yarasıdır. Bir yanda zalimler diğer yanda masumlar, bir yanda caniler diğer yanda cesaret timsalleri Kerbela’yı matemin simgesi haline getirmişlerdir.
Efendimizin “Reyhanım” diyerek sevip kucakladığı aziz torunu Hz.Hüseyin ve aralarında Ehl-i Beyt’in muhterem mensuplarının da bulunduğu 70’i aşkın kişi Kerbela’da hunharca şehit edilmiştir. Mümin kalpler bu şehadetlerle yüzyıllarca matem yerine dönmüştür.
Kerbela’da devleşen Hüseyni ahlak, küçülüp yerin yedi kat dibine geçen Yezidi adavettir. Hz.Hüseyin şehit olmuştur, ama insanlık ve İslam nezdinden masumiyetin ve mazlumiyetin simgesi haline gelmiştir. Hz.Hüseyin hasret ve saygıyla anılırken, Yezid ve çetesi lanetlenmiştir.
Kerbela Vakası’nı doğru okumak, bununla kalmayıp gerekli ders ve sonuçları dosdoğru çıkarmak İslam toplumlarının geleceği açısından acil ve mecburi bir ihtiyaçtır. Kerbela Vakası aynı zamanda dik duruşun, adaletle duyuşun, nefse direncin, kahramanca direnişin sembolüdür.
Bugünkü zaman diliminde Kerbela’dan ibret alınmadığı açık bir gerçektir. Hala masumların kanı dökülmektedir. Ne üzücüdür ki, hak ve hakkaniyet örselenirken haksızlık ve hayâsızlık serpilip sivrilmektedir. Her yer Kerbela, her taraf zulüm tasallutundadır.
Elbette Yezid ile su içmektense Hz.Hüseyin gibi susuz kalıp onurlu ve imanlı şekilde mücadele etmek, sonunda feryat figan da olsa temel tercihimizdir. Hüseyni bakış adalettir, cesarettir, fazilettir, vefadır, vicdandır, birlik ve beraberliğin kaynağı ve kaderidir.
Şehadetiyle muzaffer olan, duruşuyla İslam aleminin iftiharı ve iffetin nişanesi mertebesine yükselen Hz.Hüseyin taviz vermeyen, saltanat hesaplarına aldanmayan, inandığı yoldan geri dönmeyen asalet ve ahlaki zirvedir. Nitekim demişti ki: “Zilleti kabul edenlere yazıklar olsun.”
Siyasi hırslar, bölgesel ayak oyunları, haksızlık ve adaletsizlikler törpülenip tasfiye edilecekse Kerbela’nın mesajlarını isabetle ve iradeyle analiz etmek şarttır. Maalesef henüz bu aşamaya gelinemediği, dahası bir arpa boyu mesafe bile alınamadığı hazin bir gerçektir.
Kerbela, ihanete boyun eğmeyen, hedeflerinden vazgeçmeyen, varlığını muhafaza etmek için pazarlığa heveslenmeyen, korkuya ve tehditlere teslim olmayan rahmani gönüllerin şirke batmış şeytani hesapları şaşkına çevirmesi, hezimete uğratmasıdır. Kerbela Hz.Hüseyin’dir.
Fırat’ın doğusuna yuvalanmış teröristleri Hüseyni mücadele ruhuyla tesirsiz hale getirip milli bekamızı güvenceye kavuşturmak önümüzdeki en temel gündemdir. Güvenli bölge, ortak devriye derken insanlık düşmanlarına hala silah sevkiyatı yapan ABD ise samimiyetsizdir.
Kerbela’dan sızan kanı dindirmenin yolu, bölgesel huzur ve güvenliğin sağlanması kahramanca ve korkusuzca harekete geçmeye bağlıdır. Yezid’in kaybetmesi için Hz.Hüseyin’in birlik ve beraberlik çağrısı Türk milletinin müdahalesiyle tesis ve temin edilmelidir.
Öncelikle Efendimiz Hz. Muhammed’e, şehadetinin 1380.yılında Hz. Hüseyin’e, Kerbela şehitlerine, Ehl-i Beyt’in aziz büyüklerine selat-ü selam olsun diyor, mukaddes anılarını hürmet ve rahmetle yad ediyorum.
Ayrıca bugün Irak’ın Kerbela kentinde, Aşure merasiminde yaşanan izdiham sonucunda hayatlarını kaybedenlere Allah’tan rahmet, yaralılara şifa diliyorum. Niyaz ediyorum ki, zulüm bitsin, ortak akıl ve iman sancağı altında muazzam bir diriliş şuuruyla birliktelik sağlansın."
Güncelleme Tarihi: 10 Eylül 2019, 18:33