CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Merkez'de gerçekleştirilen Parti Meclisi toplantısının açılışında yaptığı konuşmada, 37. Olağan Kurultay'da "2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi"nin oy birliğiyle kabul edildiğini söyledi.
Beyannamenin içeriğine dair bilgi veren Kılıçdaroğlu, metnin oy birliği ile kabul edilmesinin her partiliye sorumluluk yüklediğine dikkati çekti. Kılıçdaroğlu, "Bu sorumluluğun birinci aktörü benim, ikinci aktörü MYK üyeleri, üçüncü aktörü de sizler olacaksınız yani Parti Meclisi üyelerimiz olacak. 2. Yüzyıla Çağrı Beyannamesi'ni toplumun her kesimine hiçbir ayrım yapmadan gidip aktarmamız gerekiyor" dedi.
Çağrı beyannamesinin ana omurgasını ilk Anayasa'nın birinci maddesi olan "Egemenlik milletindir" sözünün oluşturduğunu aktaran Kılıçdaroğlu, hiçbir kişiye, sınıfa, zümreye egemenliğin verilmesini asla kabul etmediklerini vurguladı.
Kılıçdaroğlu, yüzde 41,6'sı yenilenen Parti Meclisinin, 39'u erkek 21'i kadın 60 kişiden oluştuğunu, yaş ortalamasının ise 48 olduğunu bildirdi.
"SORUNU ÇÖZMEYE BİRİLERİ TALİP OLMALI"
Kılıçdaroğlu, toplantıyı televizyon, sosyal medya ve radyodan takip eden vatandaşlara da seslenerek, şunları söyledi:
"Biz toplumun her kesimini kapsayan bir siyaseti hayata geçirmek istiyoruz, bunun mücadelesini veriyoruz. Eğer sorun ortaksa o sorunu çözmeye birileri talip olmalı. Biz Cumhuriyet Halk Partisinin Parti Meclisi üyeleri olarak Türkiye'nin 18 yıldır çözülemeyen, belki de onlarca yıldır çözülemeyen sorunlarının çözümüne talibiz. Bu kadar açık, bu kadar net söylüyoruz. Kişinin kimliği, inancı, yaşamı farklı olabilir, Türkiye'nin herhangi bir coğrafyasında yaşabilir, köyde, kentte, kasabada, ilçede yaşayabilir ama bir sorunu varsa o sorunun çözümüne talip olan bir partiyiz. Biz yeni Parti Meclisi olarak bu sorunları çözmeye talip olduğumuzu herkese anlatmak zorundayız."
Cumhuriyet Halk Partililerin siyaseti bir zenginleşme aracı olarak görmediğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Siyaset bana ne verecek?" düşüncesinde olmadıklarını, "Biz siyasete hangi katkılarda bulunabiliriz?" dediklerini ifade etti.
"SİYASETİ TEMİZ, AHLAKLI ZEMİNDE YÜRÜTMEK ZORUNDAYIZ"
Kılıçdaroğlu, iktidar partilerinin siyaseti zengileşme aracı olarak gördüğünü ileri sürerek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Biz siyaseti halka hizmet aracı olarak görüyoruz. Bu nedenle biz siyaset yaparken zenginleşmiyoruz aslında mal varlığımızı açıklıyoruz ama onlar korkularından mal varlıklarını bile açıklayamıyorlar. Hatta yeri, zamanı gelince herhangi bir ülkenin devlet başkanı çıkıp 'Mal varlığını açıklarım ha' diye tehdit edince sesleri dahi çıkmıyor. O nedenle siyaseti temiz zeminde, ahlaklı zeminde yürütmek zorundayız."
Siyasetin, var olan sorunları görme ve "Sorunları nasıl çözeceğiz?" düşüncesini içselleştirme olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Aslında bugün Türkiye'deki bütün sorunları 83 milyonumuz yaşıyoruz, hep beraber yaşıyoruz. Bu sorunlar nasıl çözülecek, kiminle çözülecek, kimlerle çözülecek? Hükümet dediğiniz organ kimlerden oluşuyor? Bir kişiden mi, bakanlardan mı? Yoksa bir kişi her şeye kadir mi, her şeye muktedir mi? O bir kişi bütün bu yetkileri toplamasına karşın neden sorunları çözemiyor? Özellikle iktidar partisine oy veren ve iktidar partisini destekleyen partilere ya da partilere oy veren vatandaşlarıma seslenmek isterim. 18 yıldır yönetiyorlar, Türkiye'nin hangi sorununu çözdüler? Bana bir Allah'ın kulu çıkıp desin ki 'Ben Türkiye'nin şu sorunu vardı ve ben bu sorunu çözdüm.' Hangi sorunu? Yok böyle bir şey.
Ayrıca siyaset geleceği öngörme sanatıdır. Geleceği öngörürsünüz. Dünya nereye gidiyor? Türkiye nereye gidiyor? Biz çağdaş dünyadan kopuyor muyuz, yoksa orayı aşıp daha ileriye gitme gibi bir hedef mi ortaya koyduk? Eğer siyaset dar alana sıkışmış ve kendi fasit dairesi içinde politika üretmeye çalışıyorsa onun Türkiye'ye de dünyaya da hiçbir yararı olmaz. Yarar sağlamak istiyorsa o fasit dairenin dışına çıkıp, her düşünceyi rahatlıkta oturup, dinlemesi gerekiyor."
"YERİ GELDİĞİNDE EVİMİZİ OTEL GİBİ KULLANIRIZ"
Kılıçdaroğlu, siyasetin bir özveri alanı olduğuna da değinerek, "Siyaset kolay bir şey değildir. Siyaset yapan arkadaşlarımın doğru dürüst aile hayatları bile yoktur. Yeri geldiğinde evimizi otel gibi kullanırız. Sabah, öğle, akşam bazen dışarıda, bazen başka ülkede, bazen falan ilde, köyde, kırsalda çalışırız, 24 saat. Sorun varsa, soruna kilitleniyorsan, sorunun kaynağına gidiyorsan, sorunu yaşayanları dinliyorsan, onlar hangi sorunlarla karşılaştılar ve o sorun onlar için ne tür maliyetler ortaya çıkardı, bunu görüyorsan o zaman sen gerçekten temiz bir siyasetçisin, düzgün bir siyasetçisin, özveride bulunan bir siyasetçisin. Ayak ayak üstüne atıp 'Efendim işte ben gideceğim, 6 ay tatil yapacağım' demeyeceksiniz, diyemezsiniz. Siyasete giriyorsanız 24 saat telefonunuz açık olacak" ifadelerini kullandı.
Siyasetin aynı zamanda topluma adanmışlık olduğunu da aktaran Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"İçinde yaşadığınız toplumun daha görkemli bir yaşam sürmesini sağlarsınız, onu amaçlarsınız, hedefiniz o olması lazım. Herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye'yi düşünün. Bizim idealimiz herkesin huzur içinde yaşadığı bir Türkiye, herkesin mutlu olduğu bir Türkiye, kavgalarını olmadığı bir Türkiye. Böyle bakmak gerekiyor. O nedenle siyaset bir çatışma alanı değildir, bir uzlaşma alanıdır. Siyaseti çatışma alanından, kavga alanından çekip sorunları çözmek için bir uzlaşma alanına dönüştürürseniz bundan karlı çıkan sadece ülke olur. Hepimiz karlı çıkarız, bu işin zararlısı olmaz. Kavga alanı yaratıp, 'Kendi tabanımı bloke edeceğim, başka bir yere gitmesin' diye özel bir çaba içine girerseniz, ülkeyi ayrıştırırsınız ve bölersiniz ve insanların sağlıklı düşünmesini engellersiniz."
"YETKİN KADROLARLA ÇALIŞMAK ZORUNDASINIZ"
Kılıçdaroğlu, oy vermeyen vatandaşa da saygı duyulması gerektiğini, insanları kaybetmenin değil kazanmanın önemli olduğunu belirtti.
Siyasetin yetkin kadrolarla çalışma alanı olduğunu söyleyen Kılıçdaroğlu, "İster iktidar ister muhalefet siyasete giriyorsanız yetkin kadrolarla çalışmak zorundasınız. İşini bilen kadrolarla çalışmak zorundasınız. 21'inci yüzyılda hiç kimse 'Ben her şeyi biliyorum' diyemez. Hiç kimse her şeyi biliyor olamaz. 21'inci yüzyılda gelişmişliğin tanımı nedir? Gelişmişliğin tanımı şudur; küçük ayrıntılarda iş bölümüne giden ülke gelişmiş ülkedir. Yetkin insanlarla çalışmak siyasetçinin topluma güven vermesi açısından da son derece değerlidir" diye konuştu.
Çözülemeyen sorunların çözümüne talibiz
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, parti olarak toplumun her kesimini kapsayan bir siyaseti hayata geçirmek istediklerini ve bunun mücadelesini verdiklerini söyledi.
YORUM EKLE
1
Otomobilin çarptığı at telef oldu
2
Öğrencilere iki yeni çalışma seti
3
Belçika'da 5G protestosu
4
1 askerimiz şehit oldu
5
1172 yeni vaka tespit edildi
6
Kuaföre giden gelin hayatını kaybetti!
7
beIN Sports, Melih Şendil'i kınadı
8
Puan silme ve küme düşürülme cezaları kapıda!
9
Kargoları fırlatan PTT çalışanı kovuldu
10
Denize çıplak giren kişi gözaltına alındı
ANKETTüm Anketler