Türk dizilerini hayranlıkla izleyen Arjantinli Mabel Cury (64), iki kız kardeşiyle Türk dizilerini takip ettiğini belirterek, "İlk kardeşlerimle Binbir Gece'yi izlemeye başladık. O zamana kadar Türkiye'nin benim için dünyadaki diğer ülkelerden bir farkı yoktu. Bu diziyle bir bağlantı kurduk ve daha fazla diziler araştırmaya başladık. Zamanla diziler sayesinde aynı hisleri paylaştığımızı fark ettik. Bunları izlerken birbirimize mesaj atıyorduk 'duygulandın mı, ağlıyor musun' gibi." diye konuştu.
Kardeşlerinin Arjantin'in başka eyaletlerinde olduğunu söyleyen Cury, "1300 kilometre uzaktan aynı diziyi izliyor ve duyguları yaşıyorduk. Arjantin, Kolombiya, Meksika, Brezilya dizilerini çok izledim, fakat niçin Türk dizileriyle aynı duyguları paylaştığımızı merak ediyorduk." diye konuştu.
Cury, şu ana kadar 45'ten fazla Türk dizisi ve filmi izlediğini belirterek, "Türk dizilerinin içeriğini anlatma konusunda özel bir yöntemi olduğuna inanıyorum. Mesela, aşka kutsal bir bakış açışları var, neredeyse bütün dizilerde ailenin birliği ve gücü anlatılıyor, çok güçlü bir arkadaşlık mesajı veriliyor. Aynı şekilde yaşlılara karşı çok büyük bir değer verildiğini görüyorum. Bu bizi çok duygulandırıyor." ifadelerini kullandı.
Dizilerde kendine dair şeyleri bulduğunu dile getiren Cury, "Mesela; İstanbullu Gelin dizisinde başroldeki kız psikoloğa gidiyordu ve onun gördüğü terapiler, bizim de işimize yarıyordu. Oyuncular çok kaliteli, Kenan İmirzalıoğlu, Kıvanç Tatlıtuğ Halit Ergenç... Bu şekilde Türk dizileri, Türk müziğine ve Türk şiirine merak salmamıza neden oldu, bunları araştırmaya başladım ve daha sonra da kız kardeşlerim ve ben kendimizi daha önce tanımadığımız bir kültürün ve hala ziyaret edemediğimiz bir ülkenin merakı içinde bulduk." dedi.
"Türkiye dizilerle dünyayı fethediyor"
Cury, "Karadayı'yı 3, İstanbullu Gelin'i ve Kuzey Güney'i 2 kere izledim. Her dizi bizde daha fazla merak uyandırıyor ve bizi daha mutlu ediyordu ve biz diziler Arjantin kanallarına düşmeden çok önce onları internetten buluyorduk. Şurası gerçek ki, diziyi senaristler yazıp yönetmenler yönetiyor ama diziyi mükemmelleştiren oyuncuları. Dizilerin vermek istediği mesaj oyuncuların üzerinden iletiliyor." diye konuştu.
Türk dizilerinin dünyaya yayıldığını vurgulayan Cury, şunları kaydetti:
"Türkiye yüzyıllar önce büyük savaşçılarla dünyanın dörtte üçünü fethetti Osmanlı İmparatorluğuyla. Günümüzde erkek ve kadınlarla, aile, arkadaşlık ve sevgi mesajıyla bütün dünyayı fethediyor. Bu mesajın verilmesi gerekiyor, çünkü bütün gezegende ahlaki bir krizin yaşandığı şu dönemde, bu çok yerinde ve önemli bir mesaj. Yaşlıların önemsendiği, aşkın oldukça kutsal sayıldığı dizileri görmek bence bütün dünya için çok önemli. Umarım Türk halkı bunun farkına varır, oyuncularının değerini bilir ve dünyaya verdiği mesajla gurur duyar."
"En büyük hayallerimden biri İstanbul'a gitmek"
Cury, Türk dizilerinin diğerlerinden farkını, "Vermek istediği mesaj, bunu anlatma şekli, saygı, birçok dizide sevginin intikamın önüne geçmesi, bence bunlar herkese hitap eden şeyler. Tabii oyuncuların yeteneği de çok önemli, bu olmadan bir şey anlayamazdık." diye konuştu.
İstanbul'ı görmeyi çok istediğini söyleyen Cury, "En büyük hayallerimden biri kız kardeşlerimle İstanbul'a gitmek. Umarım bir gün bu oyunculardan birini görürüm. Sadece basit bir şekilde 'teşekkürler' demek için, çünkü bizi çok duygulandırdınız." dedi.
"Türk dizileriyle Türk halkını tanıdım"
Cury, Türk dizilerinin ülkeye turistik ilgiyi artırdığını belirterek, "Diziler sayesinde Türkiye'ye giden birçok kişi tanıyorum. İngilizce bilmiyorum ama Türkçe öğreniyorum, birçok şey öğrendim. 4 yaşındaki torunum bana 'seni seviyorum, görüşürüz' diyor. Türkiye'ye gitmek için de Türkçe öğrenen birçok kişi tanıyorum. Sadece bu da değil, Binbir Gece dizisinden sonra, Arjantinli çocuklara Onur, Şehrazad gibi isimler verildi." ifadelerini kullandı.
Cury, Türk dizilerinin halkı ve kültürü tanıtmada büyük rol oynadığını söyleyerek, şunları söyledi:
"Dizilerden önce Türkiye'de sadece güzel yerlerin olduğunu biliyordum ama dizilerle halkını daha fazla tanıdım. Yani Boğazı, Kapadokya'yı biliyordum ama Türk halkının nasıl olduğunu bana diziler gösterdi. Artık bilgim var ve 29 Ekim'lerde Türk yemeği pişiriyorum. Köfte, karnıyarık, cacık, Türk kahvem var, yapıyorum. Türk müziğine ve şiirine çok ilgiliyim, Mevlana Celaleddin-i Rumi'yi okudum. Suavi, Tarkan ve Özcan Deniz'in birçok şarkısını dinledim. Bunları araştırdım çünkü bende çok büyük merak uyandırıyordu. Dizileri izlemek ve Türkiye'den bir şeyler duymak beni çok mutlu ediyor."