Türkiye veremle savaşta galip

Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Öcal, "Türkiye veremle savaşta çok büyük ilerleme kaydetmiştir. Yani 'Türkiye veremle olan savaşta galip' diyebiliriz." dedi.

Türkiye veremle savaşta galip
banner127

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Nesrin Öcal, Türkiye'nin veremle savaşta çok büyük ilerleme kaydettiğini belirterek, "Yani 'Türkiye veremle olan savaşta galip' diyebiliriz. Son 10 yılda Sağlık Bakanlığımıza bağlı Tüberküloz Dairesi Başkanlığı ve bünyesindeki Verem Savaş Dispanserlerinin özverili çalışmaları sayesinde tüberküloz sıklığı pek çok gelişmiş Avrupa ülkesi ile benzer bir seviyeye düşürülmüştür." dedi.

Dünya Tüberküloz Haftası dolayısıyla AA muhabirinin sorularını yanıtlayan Öcal, insanlık tarihinde en büyük ölümcül salgınlara neden olan tüberkülozun (verem) günümüzde etkili ilaçların keşfiyle eskisi kadar korkutucu olmaktan çıktığını söyledi.

"Eskiden 'ince hastalık' olarak da bilinen tüberküloz, mycobacterium tuberculosis isimli bir mikrobun sebep olduğu bir hastalıktır." diyen Öcal, verem mikrobunun hasta kişiden diğer insanlara sıklıkla hava yoluyla yayılarak vücutta yeni enfeksiyon odakları oluşturduğunu, en çok akciğer enfeksiyonu oluşturmakla beraber, kalp zarı, santral sinir sistemi, göz, sindirim, üreme sistemleri, kemikler gibi pek çok organda ortaya çıkabildiğini anlattı.

Doç. Dr. Öcal, veremin tüm dünyadaki etkili verem savaş çalışmalarına rağmen önemini koruduğuna işaret ederek, Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) yıllık tüberküloz raporuna göre veremin, dünyadaki tüm ölüm nedenleri içinde hala ilk 10 hastalık arasında yer aldığını, ayrıca tek bir enfeksiyon etkenine bağlı ölümler içinde AIDS'in bile önüne geçerek birinci sırayı işgal ettiğini dile getirdi.

Öcal, "Bildirimi zorunlu olan bu hastalığa dünya genelinde her yıl milyonlarca yeni hasta eklenmektedir. Rakamlara bakacak olursak DSÖ verilerine göre 2017'de dünyada 1 milyonu çocuk olmak üzere 10 milyon yeni tüberküloz hastası bildirilmiştir. Aynı yıl yaklaşık 1,6 milyon kişi ise tüberküloz nedeniyle ölmüştür." diye konuştu.

Verem konusunda Türkiye'deki durumu da değerlerine Öcal, şu bilgileri verdi:

"Türkiye veremle savaşta çok büyük ilerleme kaydetmiştir. Yani Türkiye veremle olan savaşta galip diyebiliriz. Son 10 yılda Sağlık Bakanlığımıza bağlı Tüberküloz Dairesi Başkanlığı ve bünyesindeki Verem Savaş Dispanserlerinin özverili çalışmaları sayesinde tüberküloz sıklığı pek çok gelişmiş Avrupa ülkesi ile benzer bir seviyeye düşürülmüştür. Türkiye'de 2006'dan beri hastalar Doğrudan Gözetimli Tedavi Stratejisi ile tedavi edilmektedir. Yani hastaların tüberküloz ilaçlarını kullanmaları ücretsiz olarak uygulanan günlük ilaç desteği ile sağlanmaktadır. Böylece hem hasta ilacına kolayca ve ücretsiz ulaşabilmekte hem de hekim hastanın ilacı içtiğini gözlemlemiş olmaktadır.

Zaten bildirimi zorunlu olan bu hastalıktaki en önemli savaş stratejisi olan bulaştırıcılığa engel olmak ve etkili bir tedaviyle dirençli hastalığın önüne geçilmek noktasında çok önemli bir adım atılmıştır. Sağlık Bakanlığımız veremle savaş konusundaki kararlılığını 2018'de bir adım daha öteye götürerek tedavisine düzenli devam eden ihtiyaç sahibi verem hastalarına aylık maaş uygulaması başlattı. Bu sayede hasta uyumu artmış oldu. Ayrıca tedavisi sırasında çalışamayan hastalara da ekonomik açıdan destek sağlanmış oldu. Tüm bu özverili çalışmaların meyvesi de Türkiye'de tüberküloz görülme sıklığındaki belirgin düşüş oldu."

Doç. Dr. Nesrin Öcal, Tüberküloz Daire Başkanlığı tarafından her yeni yılın başında "Türkiye'de Verem Savaşı Raporu" yayınladığını dile getirerek, son olarak bu yılın başında 2018'e ait raporun yayınlandığını, raporda, 2017 tüberküloz kontrol faaliyetlerinin, 2016 tüberküloz hasta verilerinin, 2015 tüberküloz hastalarının tedavi sonuçlarının yer aldığını belirtti.

Rapora göre 2005'te 100 bin kişide 29,4 olan tüberküloz hasta sıklığının 2016'da 100 binde 15,3'e gerilediğini, bu azalmanın DSÖ'nün veremle mücadelede hedef gösterdiği değerlere doğru hızla ilerlendiğinin bir kanıtı olarak kabul edildiğini vurgulayan Öcal, şöyle devam etti:

"Diğer yandan tüberküloz tamamen ortadan kalkana kadar hala toplum sağlığı için bir tehdit oluşturmaktadır. Hem bağışıklık baskılayıcı tedavi yöntemlerinin yaygınlaşması hem de küreselleşen dünyada Türkiye'nin de yüksek tüberküloz riski olan ülkelerden göçler alması nedeniyle bu konu halen çok büyük önem arz etmektedir. Bu sebeple verem ile mücadelede toplumun risk faktörlerini, hastalığın yayılım şekilleri ve bulgularını iyi bilmesi önemlidir."

Türkiye genelinde her üç kişiden birinin tüberküloz mikrobuyla hayatının bir döneminde temas ettiğinin bilindiğini ifade eden Öcal, tüberkülozla mücadelenin en önemli noktasının bulaştırıcılığın önüne geçilmesi olduğunu söyledi.

İlk basamak aşılama

Öcal, bir tüberküloz hastasına tanı konulup uygun tedavi başladıktan yaklaşık 3 hafta sonra bulaştırıcılığın büyük oranda ortadan kalktığını anlatarak, verem bulgularına ilişkin şu bilgileri verdi:

"Üç haftadan uzun süren öksürük, kan tükürme, yüksek ateş, geceleri çamaşır değiştirecek kadar çok olan terleme, iştahsızlık ve kilo kaybı, yorgunluk, halsizlik gibi şikayetleri olan hastaların mutlaka bir göğüs hastalıkları uzmanına başvurmaları gerekir. Eğer bireyin yaşadığı evde, öğrenciyse sınıfında, askerse kışlasında tüberküloz tanısı konulan bir hasta varsa bu bulgular olmasa bile yaşadıkları semtteki Verem Savaş Dispanserinde temaslı muayenesini yaptırması gerekmektedir. Bebekler ve çocuklar, yaşlı insanlar, vücut direncini düşüren kanser, şeker, kronik böbrek hastalığı gibi sorunları olanlar, HIV/AIDS hastaları, ağır beslenme bozukluğu ve düşük vücut ağırlığı olanlar, uzun süreli bağışıklık baskılayıcı ilaç kullanımı söz konusu olan bireyler riskli grupta yer almaktadır."

Doç. Dr. Nesrin Öcal, tüberküloz şüphesi oluşan kişilerde akciğer filmiyle bulguların araştırıldığını, kesin tanı için balgamda tüberküloz mikrobunun araştırılması için test yapıldığını dile getirdi.

"Verem ile mücadelede ilk basamak aşılamadır. Sağlık Bakanlığı, ilk 2 ayını tamamlamış yani 3. ayına girmiş tüm sağlıklı bebeklere BCG aşısının yaptırılmasını önermektedir." diyen Öcal, hastalıktan korunmak için yaşanılan ortamların bol güneş ışığı almasına ve iyi havalanmasına dikkat edilmesi gerektiğini, teşhis alan hastalara temas edenlerin Verem Savaş Dispanserine başvurmasını, bağışıklık baskılayıcı tedavi uygulananların da verem taramalarını ve kontrollerini düzenli yaptırmaları gerektiğini önerdi.

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30