Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kardiyoloji Eğitim Görevlisi Prof. Dr. Mehmet Yunus Emiroğlu yaptığı açıklamada, gribin her yıl milyonlarca insanı etkilediğini ve yüz binlerce insanın ölümüne neden olduğunu söyledi.
Bazı kronik hastalıkları olan bireylerde hastalığın akciğer dokusuna da yayılabildiğini ve ölümcül olabilen ağır solunum yetersizliklerine yol açtığını vurgulayan Emiroğlu, genç ve sağlıklı bireylerde rahatlıkla atlatılabilen gribin riskli gruplarda ciddiye alınması gerektiğini bildirdi.
Prof. Dr. Emiroğlu, "Solunum yolu hastalıklarına ilaveten, influenza virüsünden kaynaklanan iltihabın kanda pıhtılaşma eğilimini arttırdığı ve damarlardaki plakları hassas hale getirebileceği ve yırtılmalarına sebep olabileceği öne sürülmüştür. Böylece grip kalp krizini de tetikleyen bir faktör olarak karşımıza çıkar." diye konuştu.
Risk altındaki hastalarda bağışıklık sisteminin zayıflaması nedeniyle hastalıklarla mücadele gücünün azaldığına işaret eden Emiroğlu, şu bilgileri verdi:
"Basit bir üst solunum yolu enfeksiyonu olarak seyretmesi beklenen hastalığın zatürreye yol açarak akciğerlere yayılması ve ikincil hastalıkların da tabloya eklenmesi ile hastalık ağırlaşabilir ve özellikle çocuklar, yaşlılar, diyabetliler, astımlılar, kalp ve kanser hastalarında ölüme neden olabilir. Antiviral ilaçların etkinliklerinin sınırlı ve yetersiz olması, hastalıktan korunmanın önemini daha da artırmaktadır. Risk altında olan yani hastalığın ağır seyretmesi beklenen hastalara aşı uygulanmalıdır. Bu hastalar, 65 yaş üstü bireyler, bakımevinde kalan ve kronik hastalığı olanlar, astım, kronik bronşit, amfizem, bronşektazi gibi kronik akciğer, kalp damar, kalp kapak hastalıkları veya başka bir sebeple kalp cerrahisi geçiren ve altta yatan etyopatolojinin devam ettiği hastalar (örneğin bayas ameliyatı ile hastanın tıkalı damarları açılmıştır ancak aterosklerotik hastalık zemini tamamen ortadan kalkmaz, risk devam eder), ayrıca damarlarına stent konanlar, doğumsal kalp hastalığı olanlar, kalp, böbrek yetmezliği, bağışıklık sisteminin baskılandığı AIDS ve kemik iliği kan yapım yetersizliği olanlar, bazı romatolojik hastalıkları olanlar olarak sayılabilir."
"Aşının sonbahara girerken yapılması o yıl süresince korunma sağlayacaktır"
Emiroğlu, "Kalp hastalığı bulunan kimselerin genellikle orta ve üzeri yaşlarda oldukları göz önüne alındığında, bu grubun aşı ile korunmaya ihtiyacı vardır. Toplum hizmeti gören, kalabalık ortamlarda çalışmak zorunda olan kimselerde ve özellikle her an hastalarla muhatap olan sağlık personelinin, bireysel riskleri düşük olsa bile yüksek bulaşma riski altında olduklarından aşılanmaları gereklidir. Özellikle pandemi döneminde grip aşısı sağlıklı genç erişkinlere de önerilmektedir. Pandemi virüsü ile grip virüsü eş zamanlı enfeksiyona neden olabilmekte ve bu kişinin sağlığını olumsuz etkileyebilmektedir. Bunun dışında sağlıklı erişkinlere girip aşısı zorunlu olmayıp yapılması durumunda kişinin işgücü kaybını engelleyecektir." değerlendirmesinde bulundu.
Prof. Dr. Emiroğlu, ateşli hastalığı olanlarda ateşli dönemde aşı uygulanmaması gerektiğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Grip aşısının koruyuculuğu yüzde 80 civarındadır. Yani aşılanma sonrasında da bireysel ve sosyal hijyene dikkat edilmelidir. Ancak aşılanan bireylere hastalık bulaşsa bile daha hafif seyretmektedir. Aşının ciddi bir yan etkisi yoktur. Grip sonbahar ve kış aylarında sık görüldüğünden, aşının sonbahara girerken yapılması o yıl süresince korunma sağlayacaktır. Virüsler bir sonraki yıla kadar antijen yapılarını değiştirecekleri için aşının her sene tekrarlanması gerekir."