Prof. Dr. Elif Doyuk Kartal, gribin gerekli önlemler alınmadığında toplumda çok sayıda kişide önemli sağlık sorunları oluşturduğunu belirtti. Gribin burun, boğaz ve bazen de akciğerleri enfekte eden, influenza virüslerinin neden olduğu bulaşıcı bir solunum yolu enfeksiyonu olduğunu aktaran Kartal, "Yüksek ateş, öksürük, şiddetli baş ağrısı, kas-eklem ağrıları, vücutta kırgınlık ile seyreder. Ardından bakteriyel akciğer, kulak ve sinüs enfeksiyonları gibi komplikasyonları olabilir. Ayrıca kalp hastalarında kalp yetmezliği ve miyokard enfarktüsünü, kronik böbrek hastalığı olanlarda böbrek yetmezliğini, şeker hastalarında şeker komasını tetikleyebilir. Virüs hasta insanın solunum yollarından özellikle hapşırma ve aksırma ile damlacıklar içinde yaklaşık 1,5 metrelik mesafede etrafa saçılır. Virüs damlacıkların bu alan içinde olan kişinin genellikle burun ve ağzına direkt teması ile ya da daha az oranda ise virüs bulaşıcı olan yüzeylere el ile temas edilmesi sonrasında elin ağız, burun ve göze dokunması ve tokalaşma ile bulaşabilmektedir. Bulaştırıcılık hastalık belirtileri başlamadan bir gün önce başlar ve hastalık periyodu boyunca 1 hafta sürer. Temas eden kişide ortalama 2 gün sonra hastalık belirtileri başlar" dedi.
"Aşı ideal olarak grip yayılmadan önce yapılmalıdır"
Gripten korunmak için aşının önemine dikkat çeken Kartal, "Gripten korunmak için özellikle; 65 yaş üzerindekiler; yüksek tansiyon, kalp hastalığı, böbrek hastalığı, şeker gibi kronik hastalığı olanlar, bağışıklığı baskılanmış olanlar, bakımevinde kalanlar, onlara hizmet verenler, sağlık personeli ve gebeler gibi risk grubunun aşılanması gereklidir. Aşı canlı ya da inaktif olabilir. Ülkemizde inaktif aşılar bulunmaktadır. İnaktif aşı virüse ait her yıl değişikliğe uğrayan, canlı olmayan, zararsız bazı parçaları ile bağışıklık sistemimizi uyararak etkisini oluşturur. Bu nedenle yaş ve kişinin immun durumu önemlidir. Aşı içeriğini Dünya Sağlık Örgütü belirlemektedir. Piyasada 3 ve 4 virüs içerikli aşılar bulunmaktadır. Her ikisi de uygulanabilir. Aşı içeriğindeki maddelere alerjisi olanlara aşı yapılması önerilmez. Aşı ideal olarak toplumda grip yayılmadan önce yapılmalıdır. Ekim, kasım ayları uygundur. Ocak ayı sonuna kadar uygulanması önerilmektedir. Aşılanan bireylerde doktora başvurunun yüzde 40-60 oranında azaldığı görülmüştür. Genç bireylerde iş gücü kaybı ve antibiyotik kullanımı, yaşlı bireylerde ise koruyuculuğu gençlere göre daha düşük olmakla birlikte hastaneye yatış ve ölüm oranları önemli oranda azalmaktadır. Gribe karşı en iyi korumayı aşı sağlamakla birlikte, bu mevsimde ortamda aşısı olmayan solunum yolu enfeksiyon etkeni ile başka virüs ve bakteriler de bulunmaktadır" diye konuştu.
"Aşılı olsak bile diğer korunma yollarına da özen göstermeliyiz"
Son olarak grip olmamak için yapılması gerekenleri anlatan Kartal, "Aşılı olsak bile diğer korunma yollarına da özen göstermeliyiz. Gripten korunmak için hasta kişilerle yakın temastan kaçının, hasta olduğunuz zaman evde kalın, öksürük ve hapşırık sırasında kağıt mendil ile ağız ve burnunuzu örtün, mendili hemen çöpe atın, ellerinizi sık yıkayın, gözlerinize, burnunuza veya ağzınıza dokunmaktan kaçının. Evde, işte, okulda bir hasta olduğunda sık dokunulan yüzeyleri temizleyin ve dezenfekte edin, ortamı sık sık havalandırın, sağlıklı yaşam bilinci oluşturun, yeterince uyuyun, fiziksel olarak aktif olun, stresinizi yönetin, bol sıvı tüketin ve besleyici yiyecekler yiyin" şeklinde konuştu.