Bu kapsamda Tepebaşı Belediyesi 23 Nisan Çocuk Sanat ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Çocuk ve Dil: Erken Çocukluk Döneminde İkinci/Yabancı Dil Öğrenimi” konulu ikinci derse, Tepebaşı Belediye Başkan Yardımcısı Melih Savaş’ın yanı sıra çok sayıda anne ve baba katıldı.
Boğaziçi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Yabancı Diller Eğitimi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Belma Haznedar tarafından, aynı beyinde iki ya da daha fazla dil öğreniminin nasıl ortaya çıktığı ve iki ya da daha fazla dil bilmenin çocuğa katacağı bilişsel, sosyal ve psikolojik faydaların aktarıldığı derste, çocukların dil öğreniminde kullanılabilecek farklı yaklaşımlar hakkında bilgi verildi.
“Çocuk söyleneni anlamaya konuşma sürecinden önce başlıyor”
İnsan beyninin dil öğrenme konusunda herhangi bir sınırı olmadığını vurgulayan Haznedar, iki ya da daha fazla dile maruz kalan çocukların konuşma sürecinde gecikme olmasının normal olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Haznedar, “İki ya da daha fazla dile maruz kalan çocuğun işlemesi gereken bilgi hem daha fazla hem de daha kompleks, bu nedenle bu gecikme çok normal. Kaç dilli olursa olsun her çocuk söyleneni anlamaya konuşma sürecinden önce başlıyor. Örneğin 13 aylık bir çocuk ortalama 10-15 kelime kullanabilir ama 100 civarında kelimeyi anlar” dedi.
“Dil işlemleme süreci doğumdan önce başlar”
Dil işlemleme sürecinin doğumdan önce başladığını belirten Prof. Dr. Belma Haznedar, yeni doğan bir bebeğin bile annesinin sesini ayırt edebildiğini ifade ederek, “Dilin prozodisi (ezgisi) anne karnında ayırt edilmeye başlanıyor ve 2 aylık bir bebek bile çevresinde konuşulan dilin diğerlerinden farklı olduğunu ayırt edebiliyor. Bu doğrultuda anadiline ve diğer dillere farklı tepkiler veriyor. İki ya da daha fazla dile maruz kalmak çocuğun kafasını karıştırmaz, çocuk kullanma olanağına sahip olduğu sürece dilleri kolaylıkla birbirinden ayırabilir” diye konuştu.
Haznedar, iki ya da daha çok dil bilen bireylerin bilgiyi algılama, işleme ve kullanma konusunda daha esnek ve kavram geliştirmede daha başarılı olduğunun altını çizerek, erken yaşta dil öğrenmenin problem çözmeye katkısının olduğunu da vurguladı. Ayrıca Haznedar, erken yaşta dil öğrenen çocukların ileride de akademik ve sosyal anlamda daha başarılı olduklarının gözlemlendiğini de aktardı.
Türkiye’deki yabancı dil eğitimine dair gözlemlerini paylaşan Haznedar, şöyle devam etti:
“Bugün okullarda verilen eğitim kelime odaklı ve dilin fonksiyonel anlamda kullanılmasını sağlamıyor, üniteler arasındaki bağlantılar zayıf. Bugünkü haliyle ilkokul 2. sınıfta yabancı dil öğrenmeye başlayan 7-8 yaşındaki bir öğrenci, 2-3-4. sınıflarda aldığı üç yıl süreli yabancı dil bilgisiyle geçen hafta ya da dün yaptığı bir eylemi ifade edemeyecek durumda. Çünkü okullarda kullanılan kitapların içeriği bunu mümkün kılmıyor. Malzemeler içerik temelli hazırlanmalı ve diğer derslerle örtüşen konular yabancı dil derslerinde de ele alınarak pekiştirme sağlanmalı.”
Son olarak Eskişehir’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Haznedar, bu etkinliğin Eskişehirlilerle buluşturmasını sağlayan Tepebaşı Belediye Başkanı Dt. Ahmet Ataç’a teşekkürlerini iletti.
Etkinlik, Haznedar’ın katılımcıların sorularını cevaplandırmasıyla sona erdi.
Açık Ders etkinlikleri “Çocuk ve Hikayeler” konusu ile devam edecek. Halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilen etkinlikler, 12 Mart Perşembe günü Boğaziçi Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Feyza Çorapçı’nın “Çocuk ve Hikayeler” konulu dersi ile devam edecek. Çocukların gelişiminde kitapların öneminin ve paylaşımlı kitap okuma tekniğinin çocuklara faydalarının anlatılacağı ders, saat 14.00’te Tepebaşı Belediyesi 23 Nisan Çocuk Sanat ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek.
