Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kartal Koşuyolu Yüksek İhtisas Eğitim ve Araştırma Hastanesi Pediatrik Kardiyoloji Uzmanı Doç. Dr. Ayşe Yıldırım yaptığı açıklamada, son 20 yılda tüm dünyada obez ve kilolu çocuk sayısında artış gözlendiğini söyledi.
Bu artışın büyük kısmını şehirlerde yaşayan okul çağı çocuklarının oluşturduğunu ifade eden Yıldırım, "Kilo alımı ve obezitenin en önemli nedenleri arasında kalorisi yüksek yiyecek ve içecek tüketimi ile sedanter yaşam yer alıyor. Çocuklar evde, okulda ve arabada daha fazla oturarak zaman geçiriyorlar. Bilgisayar, tablet, cep telefonu kullanımı, uzun televizyon izleme süresi gibi birçok neden, hareketsiz geçirilen zaman miktarını arttırmaktadır." diye konuştu.
Yıldırım, fiziksel aktivitenin, sağlıklı büyüme ve kardiyak-metabolik risklerin azaltılması için gerekli olduğunu, şeker ve yağ metabolizması üzerinde olumlu etkileri bulunduğunu hatırlattı.
"Fiziksel aktivitenin birçok faydalı psikolojik etkileri de bulunmaktadır"
Fiziksel aktivitenin, vücuttaki yağ dokusunu azalttığını, bel çevresindeki incelmenin bunun en iyi göstergesi olduğunu belirten Yıldırım, şunları kaydetti:
"Fiziksel aktivitenin çocuğa yararlı biyolojik etkilerinin yanı sıra birçok faydalı psikolojik etkileri de bulunmaktadır. Çocuğu depresyondan ve anksiyeteden korur, kendine güven duymasını, çevreden saygı görmesini sağlar. Ayrıca çocuğun kötü alışkanlıklar edinmesine engel olur. Düzenli yapılan fiziksel aktivite çocuğun okul başarısını da arttırır. Sağlıklı yaşayabilmek için, ilerde gelişecek kalp damar ve şeker gibi metabolik hastalıklardan korunmak için 5 ile 18 yaş arasındaki okul çağı çocuklarının en az orta şiddette olmak üzere 1 saat düzenli fiziksel aktivite yapmalarını öneriyoruz. Fiziksel aktivite sırasında çocuğun terleyerek, yorularak efor harcaması gerekiyor. Çocuklar günde en az 1 saat bisiklete binmek, oyun alanı aktiviteleri gibi orta şiddetli, koşmak ve tenis oynamak gibi daha ağır şiddetli aktiviteler yapmalıdır. Haftada 3 kez yüzme, tenis ve jimnastik gibi daha ağır fiziksel aktiviteler çocuğun güçlü kemik ve kas yapısına sahip olmasını sağlar. Oyun alanlarında bulunan aletlerle yapılan hoplamalı, zıplamalı, atlamalı, tırmanmalı aktiviteler de haftada 3 kez yapılabilir. Bu aktiviteler de kemik ve kas gelişimi açısından önemlidir."
"Sabah kahvaltısı çok önemli"
Yıldırım, çocuklarda azalmış fiziksel aktivitenin yanı sıra kötü beslenme alışkanlığının da ileride kalp damar hastalığına yol açabileceğini vurgulayarak, şöyle devam etti:
"Bundan korunmak için özellikle doğumdan itibaren anne ve babalar çocuklarına dengeli beslenme alışkanlığı kazandırmaya çalışmalıdır. Ebeveynler çocukları sofraya oturmaya başladığı andan itibaren günün en önemli öğünü olan sabah kahvaltısını yaptırmalıdır. Sabah kahvaltısını yapmayan çocuklarda kilo alımı ve obezite daha fazla görülmektedir. Ayrıca sofradaki tuz tüketimine de dikkat edilmeli, çocuklar aşırı tuz kullanımından uzak tutulmalıdır. Unutulmamalıdır ki çocukluk çağında başlayan aşırı tuz kullanımı, ilerde kan basıncında artmalara ve hipertansiyon hastalığına neden olacaktır. Genetik açıdan kalp damar hastalığına yatkın olan ebeveynler daha fazla dikkat etmeli düzenli fiziksel aktivite ve sağlıklı besleme alışkanlıklarını çocuklarına mutlaka kazandırmaya çalışmalıdır."
Kilolu çocukların yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kronik sağlık sorunları ile karşılaşabileceğini anımsatan Yıldırım, obezitenin Tip 2 diyabet, kalp damar hastalıkları, uyku bozuklukları, hipertansiyon ve eklem hastalıklarına da neden olabileceğini söyledi.
Yıldırım, kalp hastası çocuk sahibi ebeveynlerin aşırı koruyucu davrandığını, çocukların normal fiziksel aktivitelerini bile kısıtlayabildiğini belirterek, "Bu durum çocukların sosyal ortamlardan uzaklaşmalarına, yalnız kalmalarına neden olmaktadır. Doğumsal kalp hastalıkları oldukça geniş bir yelpazeye sahiptir. Hastalığın şiddeti çocuktan çocuğa değişmekle birlikte hastalık zaman içinde de değişiklikler gösterebilir. Her çocuğun kendine ait farklı bir kalp hastalığı bulunur, bu nedenle her çocuk kendi özelinde değerlendirilmelidir. Yapılacak fiziksel aktivitenin tipi ve şiddeti, kalp hastalığının durumuna göre değişmekle birlikte çoğu kalp hastası şiddeti değişen oranlarda ve farklı kategorilerde bir fiziksel aktiviteyi yapabilir. Seçilecek fiziksel aktivitenin ayrıntılarını belirlemek için çocuk kardiyoloji uzmanı ile karar vermek uygun olacaktır." değerlendirmesinde bulundu.
Bazı kalp ritim sorunlarında, kalp yetersizliğinde, önemli kalp kapak ve kalp kası hastalıklarında çocukların fiziksel aktivite yapmalarına izin verilmediğini söyleyen Yıldırım, fiziksel aktivite yapan kalp hastası çocukların kalp sağlıklarının, yapmayanlara göre çok daha iyi durumda olduğunu kaydetti.
"Sağlıklı beslenme alışkanlığı yaşam tarzı olarak benimsenmeli"
Çocuklara fiziksel aktivite yapma alışkanlığı kazandırılması gerektiğini vurgulayan Yıldırım, şunları söyledi:
"Sağlıklı bir nesil için çocukların oturarak geçirecekleri zamanı azaltmaya yönelik girişimlerde bulunmalıyız. Fiziksel aktivite yapabilecekleri seçenekler sunmalı ve oyun oynayabilecekleri alanlar sağlamalıyız. Sağlıklı beslenme alışkanlığını da yaşam tarzı olarak benimsemeleri için çaba göstermeliyiz. Ana öğünlerde sandviç, fast food, abur-cubur yerine ev yemekleri tercih etmesi, yüksek kalorili ve asitli içeceklerden uzak durması, doğal meyvelerden hazırlanmış ev tipi içecekler ve günde en az 2 litre su tüketmesi için özen göstermeliyiz. Televizyon izleme, tablet, bilgisayar gibi elektronik cihazların kullanım süreleri azaltılmalı, bu sırada yiyecek ve şekerli içeceklerden uzak durulmalıdır. Çocukların okula araba ya da servisle gitmeleri yerine yürüyerek ya da bisikletle gitmeleri sağlanmalı, bisiklet kullanımı yaygınlaştırılmalıdır. Çocukları ilerde oluşabilecek kalp damar hastalıkları, hipertansiyon ve şeker hastalıklarından korumak için bugünden gereken önlemleri almalıyız. Aksi taktirde sağlık sorunlarında ciddi artışlar, çalışan ve üreten genç bireylerde ağır kalp damar hastalıkları ve ölümler görülebilir. Sağlıklı nesiller için el ele vermeli toplumca çaba göstermeliyiz."