Gaziantep’te konuşan Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce şu ifadeleri kullandı;
“Türkiye eskisi gibi üretmiyor. Buğday son 14 yılda en düşük üretim. Arpa son 32 yılda en düşük üretim. Bizim çiftçimize buğdayda 2 bin 250 tl veriyorlar. Dışarıdan ithal ettiklerine 3 bin 130 tl veriyorlar. Arpada bizim çiftçimize bin 750 tl veriyorlar. İthal ettiklerine 2 bin 740 tl veriyorlar. Üreticinin maliyeti yüzde 80 artmış. Ama fiyatlar yüzde 25 artmış. Biz zengin toprakların yoksul çocukları olmayacağız. Biz bunu hak etmiyoruz. Biz zenginliği ve refahı hak ediyoruz.”
Bizim arkamızda millet var, millet. Milletle birlikte başaracağız bunu. Sloganımız çok basit. Ne cumhur ne millet, tek yol memleket.
Türkiye bu yoksulluk girdabından kurtulmak zorundadır. Türkiye üreten bir Türkiye olmalıdır. Konuşan bir Türkiye olmalıdır. Türkiye'de siyasi partilerin hepsi birbirine benzedi. Hepsinin tüzüklerini inceleyin. Hepsi tek adam partisi. Sadece Memleket Partisi'nde genel başkanı da Cumhurbaşkanı adayını da delegeler değil üyeler seçiyor. Türkiye'de bir ilk bu.
Yarısı asgari ücretli bir toplumun mutlu olması mümkün değildir. Refah içinde olması mümkün değildir. Sarayın bahçesindeki hurmalar bile alttan ısıtmalı ama Enerji Bakanı tasarruf yapın diyor. Diyor ki: “evinizi 23 derece değil, 22 derece ısıtın. Faturanızdan yüzde 7 tasarruf edin.” Faturayı yüzde yüz azaltmak istiyor musunuz? Ampulü söndüreceksiniz.
Türkiye'de yalanlar 3'e ayrılıyor. Bir yalan, iki kuyruklu yalan, üç TÜİK istatistikleri. Enflasyon kaçmış? Yüzde 19,8 miş. Yalandan kim ölmüş. Türkiye'de enflasyon yüzde 50. Bakın 3 sene önce miting yaptığım bu yorgun Erdoğan seçilirse dolar 8-10 lira olur demiştim. Oldu mu? Oldu! Şimdi söylüyorum. Erdoğan giderse dolar 5 tl olur.
Biz Memleket Partisi olarak kendi gücüne güvenen, milletin gönlüne güvenen, sokaklara inmiş, Türkiye'yi karış karış dolaşan bir partiyiz. Yepyeni bir parti. Atatürkçü yurtsever bir parti. Biz bu makus talihi yeneceğiz. Buna inanıyorum. İnsanlarımıza güveniyorum.
Türkiye'nin yeniden büyümesi, üretebilmesi, özgürleşebilmesi için gençlere sesleniyorum. Size bir abiniz olarak sesleniyorum. Okumak için gidin yurtdışına, gidin ama geri gelin. Bu memleketin ormanlarını biz koruyacağız, bu memleketin sokaklarını biz temizleyeceğiz. Bu sokaklar, bu caddeler bizim. Bu memleket bizim, hiçbir yere gitmek yok.
Anketçilere sesleniyorum. Seçimden sonra evimin bahçesinde yemeğe davetlisiniz. Ama yaptığınız anketleri tabağın önüne koyacağım. Bakalım gönlünüz razı olacak mı?”