CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu grup toplantısında konuştu. Kılıçdaroğlu, Ramazan ayı boyunca CHP'li belediyelerin yaptığı yardımları açıklarken, "1 milyon 578 bin 116 haneye 498 bin 697 haneye nakdi yardım yapıldı" dedi. Ümraniye'deki ekmek büfesi tartışmasına değinen CHP lideri, "Sen veremiyorsun bari o versin. Türkiye böyle bir tabloyla hiç karşılaşmamıştı. Hayretler içerisindeyim. Senin sevinmen lazım, yer tahsis etmen lazım. Engel oluyorlar. Bir dilim ekmeğe savaş açtılar. Tam bir ibret tablosu ama bunları aşacağız" diye konuştu.
"SİZ GETİRİN BİZ DESTEK VERECEĞİZ"
Koronavirüs tedbirlerine değinen CHP lideri, "3 hafta tam kapanmaya gidiyorlar. Ama yeterli mi? Gündelikçiler var, nasıl geçinecekler? Bir sosyal programı Erdoğan'ın açıklamasını bekliyoruz. Doğru, insanların hayatı her şeyin üzerindedir ama o insanların beslenmeye, yaşamaya ihtiyacı var. İcra takiplerinin tamamının durdurulması lazım. Siz getirin biz destek vereceğiz" dedi.
Kılıçdaroğlu, İkizdere'deki protestolara da değinirken, "Rize İkizdere ilçesinde Cevizli köyü eylem içerisinde. 'Toprağını, taşını vermeyiz, köyümüz ranta teslim etmeyiz' diyorlar. O köylülere kucak dolusu sevgilerimizi, saygılarımızı gönderiyoruz" diye konuştu.
1915 OLAYLARI VE BIDEN'IN AÇIKLAMASI
1915 olayları konusunda konuşan CHP lideri şunları söyledi:
"Biden'ın 'soykırım'ı sözcüğünü kullanmasının doğru olmadığını, bu işin tarihçilerin görevi olması gerektiğini anlattım. Parti Sözcümüz aynı şekilde bizim söylediklerimize vurgu yaptı. Biden açıklama yaptı ve soykırım sözcüğünü iki kez kullandı. Bu Türkiye açısından çok büyük bir talihsizlik. Bugüne kadar pek çok iktidar geldi gitti, ama hiçbir ABD Başkanı 1915 olaylarını bir soykırım olarak tanımlamadı.
1915 olayları bizimle Ermeniler arasında ciddi travmalara yol açtığı gerçektir. Siyasetçilere düşen görev, geçmişin acılarını bugünün siyaset malzemesi yapmamalarıdır. Geleceği barış ve kardeşlik üzerine inşa etmektir. 1915 olayları acıdır, incelenmelidir bunu tarihçiler yapmalıdır. Kini ve öfkeyi siyasetin malzemesi yaparsanız, bunu gelecek kuşaklara taşırsınız.
1915 olaylarını tartışmayacağım. Ama eğer 19 Mayıs 1985 tarihinde New York Times ve Washington Post gazeteleri görülseydi belki bu açıklama hiç yapılmayacaktı. O tarihte çok sayıda tarihçiler 1915 olaylarının bir soykırım olarak görülmeyeceğini ilan ediyorlardı. Ama o zaman bir devlet vardı, bir başbakan vardı, dışişleri bürokrasisi vardı. Burada acı olaylar var, tarihçiler incelesin ama bugünün siyasetine malzeme etmek doğru değildir. Beceriksiz bir yönetimin Türkiye'yi getirdiği noktadır bu.
Erdoğan 3 gün sustu. Erdoğan konuştu ama kedi gibi bir miyavlama sesi geldi. Kendi ülkesinin çıkarlarını savunmaktan aciz olan bir kişiyle karşı karşıyayız, Türkiye yönetilmiyor, Türkiye savruluyor. Neden şimdi 'soykırım' olarak tanımlandı? Biden'a kızmaya gerek yok, o kendi iç politikasının gereğini yapıyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin dış politikası nedir? Dış politikada iktidar muhalefet ayrımı yoktu, Türkiye'nin çıkarları birlikte savunulur."
DIŞ POLİTİKA ELEŞTİRİSİ
Türkiye'nin dış politikasını eleştiren CHP lideri şunları söyledi:
"Ortadoğu politikasında ülkelerin iç işlerine karıştık. Böylece Ortadoğu'daki devletlerin iç işlerine karışmama ilkesini terk ettik. İran-Irak savaşı 8 yıl sürdü; Türkiye tarafsızlığını sağladı. Siz günlük söylemler geliştirirseniz, oy kaygısıyla hareket ederseniz Türkiye'yi bu noktaya getirmiş olursunuz. Dış politika sıradan bir politika değildir.
Dış politika ile iç politika çok farklıdır. Kavga edebiliriz, farklı görüşlerimiz olabilir ama üç gün sonra barışırız. Dış politikada yaptığınız bir hata toplumların belleğinde yerleşir ve kalır. En tipik örneği Cezayir'dir, BM'de biz ret oyu verdik. Aradan yıllar geçti, Özal Cezayir'e gittiğinde halktan özür diledi. Bunlar dünyadan bihaberler.
Erdoğan'ın şahsım hükümeti, 'Ben Türkiye Cumhuriyeti Devletini aile şirketi gibi yöneteceğim' diyor. 83 milyonu yok sayıyor, partileri yok sayıyor. Bu bizi nereye taşıdı? İhvan endeksli dış politikayı Türkiye'ye getirdi. Mazlumlara, İslam dünyasına örnek olan, Milli Kurtuluş Savaşı veren biziz, dış politikanı İhvan endeksli yapıyorsun. Dışişleri Bakanlığı'nın bürokratlarını aşağıladılar. Dışişleri Bakanlığı bürokrasisini tamamen devre dışı bıraktılar."
"Türkiye dış politakada eksen kayması yaşadı" diyen Kılıçdaroğlu, "Bu eksen kayması Türkiye'nin başını belaya soktu" diye konuştu.
CHP lideri Kılıçdaroğlu, "Türkiye çağdaş dünyanın bir parçasıydı. Avrupa Birliği'ne üye olacaktık, mazlum milletlere örnek olacaktık. Şimdi totaliter bir ülke olarak tanımlanıyor Türkiye. Öyle bir noktaya geldik ki, yabancı bir devletin başkanı Türkiye Cumhuriyeti'nin başındaki adama 'Aptal olma' diyor, tık yok. Buna en büyük desteği veren de sözde milliyetçi geçinen Bahçeli. Bir de kalktı, Trump bir daha seçilsin diye seçim kampanyasına destek verdi" diye konuştu.
Yunanistan ile ilişkileri değerlendiren CHP lideri, "Öyle bir noktaya geldik ki, şahsım hükümeti döneminde Lozan'a göre silahtan arındırılması gereken Ege adaları silahlandırıldı. Adamlar orduyu teftiş ediyor. Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne meydan okuyor. Düne kadar kimsenin yüreği yetmezdi. Benim ağrıma gidiyor" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, "Bunlar devleti yönetemiyorlar. AK Parti'ye ve MHP'ye geçmişte oy veren kardeşlerime seslenmek istiyorum. Bu dediklerimin içinde 'şu cümle yanlış' diyorsan özür dileyeceğim. Bu ülke 84 milyonun ülkesidir, hepimizin sahip çıkması lazım. Sıradan bir ülke değil, tarihsel derinliği olan bir ülkedir. Birileri gelip, 'Ben istediğim gibi yönetirim' diyorsa dur demek senin hakkın" dedi.
128 MİLYAR DOLAR TARTIŞMASI
CHP lideri Kılıçdaroğlu, 128 milyar dolar tartışması hakkında eleştirilerini sürdürürken, "Biz bir pankart astık. 128 milyar dolar nerede" diye. 128 milyar dolar sorusunun anlamı nedir biliyor musunuz? Türkiye Cumhuriyeti devletinin Merkez Bankası'nda kendisine ait 1 doları bile yok demektir. Kime verdiniz? Herkes bağırıp çağırıyor, herkes Türkiye aleyhine konuşuyor ve Erdoğan sesini kesmiş oturuyor. Biz '128 milyar dolar nerede' derken Türkiye'nin itibarını savunuyoruz. 128 milyar dolar kime peşkeş çekildi? Kime sattın? Malı kim götürdü? Niye cevap yok, sizin babanızın parası mı? O para 83 milyonun parası. Yok ettiniz o paraları. O nedenle Yunanistan Dışişleri Bakanı, Türkiye'de Türkiye Cumhuriyeti'ni eleştirme gücünü buluyor" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü:
"Merkez Bankası'nın şu anki döviz rezervi eksi 60 milyar dolar. Başkalarından borç aldığı, swapla aldığı 60 milyar dolar var ama 1 doları kendisinin değil. 128 milyar dolar el değiştirdi ama kime gitti bu para? Ama sandıkta hesabını soracağız. Bunlar ne biçim milliyetçi? Kendi ülkesinde, kendi vatandaşından dolarla borçlanıyor. Kendi ülkesinde neden Türkiye, kendi vatandaşından dolarla borçlanır? Türk Lirası yok mu? Ekonomide öyle bir noktaya geldik ki, dünyanın en yüksek faiziyle borçlanan ülkeyiz. Tam bir sömürü çarkı. 83 milyonu Londra'daki bir avuç tefeciye mahkum ettiler."
Kılıçdaroğlu, "Washington'a büyükelçi gönderdiler, 3 aydır Dışişleri'nin yetim çocuğu gibi ortalıkta dolaşıyor. Güven mektubunu verebilmiş değil. Erdoğan, Türkiye Cumhuriyeti Devleti için artık bir milli güvenlik sorunu haline gelmiştir" ifadelerini kullandı.
Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2021, 21:45