CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu'nu parti genel merkezinde ziyaret etti. Yaklaşık 1 saat 20 dakika saat süren görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenlendi.
Türkiye'nin hem iç hem dış sorunlarının çözümleri üzerinde durduklarını anlatan Kılıçdaroğlu, ülkenin çözülemeyecek hiçbir sorunu olmadığını vurguladı.
"Yeter ki halkın çıkarlarını, ülkenin çıkarlarını hedef alan, o çıkarları koruyan bir politikayı hayata geçirmiş olalım." diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Belli konularda görüş birliğimiz olabilir, belli konularda farklı düşünebiliriz ama ortak konularımız var. Türkiye'nin çıkarları, bayrağımız, vatanımız, memlekette huzur olsun gibi, huzur içinde hep beraber yaşayalım gibi, herkes kazansın hiç kimse yoksul kalmasın bu güzel topraklarda, bunlar bizim ortak hedeflerimiz, ortak çabalarımız. Bu çerçevede görüş teatisinde bulunduk."
Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Kılıçdaroğlu, yeni anayasa çalışmaları konusunun görüşmede ele alınıp alınmadığı sorusu üzerine, Türkiye'nin gerçek gündeminin, "pahalılık, işsizlik, yoksulluk, intiharlar ve kutuplaşma" olduğunu, önce bu gündemlerden çıkılması gerektiğini savundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yeni anayasa tartışmasının başlatıldığını hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Bu tartışmayı başlatabilmeniz için öncelikle sizin var olan anayasaya uymanız gerekir. Var olan anayasada Sayın Cumhurbaşkanının tarafsızlığı esas mı, esas. Tarafsızlığı üzerine namusu ve şerefi üzerine yemin edildi mi, edildi. Buna uyuyor mu, uyumuyor. Peki o zaman biz nasıl mevcut anayasaya dahi uymayan kişinin verdiği söze ya da davete inanacağız ve güveneceğiz." şeklinde konuştu.
Anayasa Mahkemesi kararlarının da uygulanmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Evet ülkenin güzel, toplumsal uzlaşma ile kabul edilmiş bir anayasaya ihtiyacı var, biliyoruz. Bunun için de güçlendirilmiş parlamenter sistem diyoruz, bunun için güçlü bir başbakanlık diyoruz. Bunun için cumhurbaşkanına, bir kişiye bu kadar büyük yetkilerin verilmemesi gerektiğini savunuyoruz, bunun için kuvvetler ayrılığı diyoruz." değerlendirmesinde bulundu.
Kuvvetler ayrılığının özünün "insan hakları" olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Dolayısıyla hak arama ve adalet kavramı üzerinden yeni bir düşünceyi, bir zihniyet değişikliğini gerçekleştirmek zorundayız. Erdoğan, bunu kabul eder mi, edeceğini sanmıyorum." diye konuştu.
"Yasalara göre kurulmuş bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak doğru değildir"
Kılıçdaroğlu, "muhalefetin, CHP'nin yanına HDP'yi koymaya çalışılan bir tablo" ortaya koyduğuna ilişkin soru üzerine, yasalara göre kurulan bütün siyasi partilerin zaman zaman bir araya gelmek, oturup konuşmak, Türkiye'nin sorunlarını tartışmak durumunda olduklarını, bunun demokrasinin gereği olduğunu anımsattı.
Siyasi partilerin, demokrasinin vazgeçilmez unsurları olduğunu vurgulayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Kim söylüyor, anayasa var, yasalar var, bunlar söylüyorlar. Biz bunu kabul etmişiz zaten dolayısıyla bir siyasi partiyi, yasalara göre kurulmuş bir siyasi partiyi düşmanlaştırmak doğru değildir, ahlaki de değildir. Düşüncelerini, politikalarını, izlediği yolu, yöntemi beğenmeyebilirsiniz ama düşmanlaştırmak asla doğru değil. Düşmanlaştırmak aslında demokrasiye karşı çıkmak anlamına gelir. HDP bir siyasi partidir, bizimle görüşmek isterse gelir görüşürüz, düşüncelerimizi karşılıklı paylaşırız. Onlar ayrı, biz ayrı partiyiz, dolayısıyla herhangi bir sorunumuz yok." ifadelerini kullandı.
Düşünce ayrılıkları varsa bunları da parlamento ve parlamento dışında da açık ve net bir şekilde dile getirdiklerini anlatan Kılıçdaroğlu, "Şu aşamada bir ittifak söz konusu değil, ittifak arayışı da söz konusu değil." dedi.
Saadet Partisi yetkilileriyle bugün yaptıkları görüşmeye değinen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Zaten Sayın Genel Başkan ile yaptığımız görüşmede, arkadaşlarla birlikte yaptığımız görüşmede de bir ittifak arayışı ya da 'oturalım bir ittifakı nasıl gerçekleştiririz' diye bir düşünce tartışılmadı, görüşülmedi. Türkiye'nin sorunları var, biz bu sorunları nasıl aşabiliriz sorunları aşmak için bizim izlediğimiz yol yöntem, Saadet Partisi'nin izlediği yol yöntem, bunları oturduk, konuştuk. Çünkü sorunları biliyoruz, sorunların çözümü konusunda bizim düşüncelerimiz, kendilerinin düşünceleri elbette değerlidir, oturacağız, konuşacağı, tartışacağız bir yol yöntemde buluşacağız. Ne zaman ittifak görüşmeleri gündeme gelir, seçim dönemi olur, seçim dönemi olduktan sonra siyasi partiler bir araya gelirler, ittifak görüşmesi yaparlar veya yapmazlar o ayrı bir şey ama bugünden toplumun siyasi partileri belli ittifaklar içinde görüp ve o çerçevede değerlendirmeyi çok doğru bulmuyorum."
Kılıçdaroğlu, anayasa değişikliğinde önemli olanın var olana uyup, onu daha mükemmel hale getirmek olduğunu belirtti.
"Boğaziçi Üniversitesine yapılan atama bütün teamüllere aykırı bir atamadır"
Boğaziçi Üniversitesinde yaşanan olaylara katılanlara, "Türkiye'nin evlatları" demesi, buna ilişkin olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları sorulan Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin evlatları, bütün evlatlar bizim evlatlarımızdır. Babasının görüşü ne olursa olsun, kimliği, inancı ne olursa olsun. Bütün evlatlarımızın da çok iyi koşullarda yetişmelerini isteriz, üniversiteye gitmelerini isteriz, üniversiteyi bitirdikten sonra arzu ettikleri işlerde çalışmalarını, iyi gelir elde etmelerini isteriz. Boğaziçi Üniversitesine yapılan atama bütün teamüllere aykırı bir atamadır ve doğru değildir. Orada hocalar, öğrenciler, eski mezunlar karşı çıkıyor." diye konuştu.
Üniversitenin "Bu atanan kişi bizim üniversitenin standartlarına göre zaten burada profesör olamaz." dediğini savunan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Profesör olamayacak kişiyi, siz de rektör olarak atıyorsunuz. Hepimizin oturup sağduyuyla düşünmesi lazım. Öğrenciler ne yaptılar Allah aşkına? Cam, çerçeve mi kırdılar, bir yerimi tahrip ettiler, Hayır, toplantı ve gösteri yaptılar. Bir anayasal hak mı? Evet, bir anayasal hak. Üstelik izin alınmadan toplantı ve gösteri yapma hakkı tanınmıştır anayasada herkese. Esnaf da manav da yapabilir, bireysel olarak insanlar da yapabilir. Gösteri ve yürüyüş yapıyorlar bunlar, cam, çerçeve kırmadan haklarını arıyorlar bunlar. Bir hakkın iadesini istiyorlar, kendi üniversitelerinin hakkını savunmak istiyorlar. Kim savunuyor sadece öğrenciler mi? Eski mezunlar da orada ki akademisyenler de savunuyorlar, 'İstemiyoruz bunu.' diyorlar. Kardeşim sen de ayrıl oradan, bir büyüklük yap, kendini fazla yıpratma. Bir büyüklük yap, ayrıl. De ki 'Ben buradan ayrılacağım...'"
"Terörist dediler tamamı serbest bırakıldı"
Kılıçdaroğlu, öğrencilere yönelik açıklamasına ilişkin olarak da "Bu çocuklara ben memleketimizin evlatları dedim. Evet, bunlar memleketimizin evlatları. 'Terörist' diyorlar, suç. Bir kişinin terörist sayılabilmesi için mahkeme kararı lazım. Devleti yöneten devletin en tepesindeki kişinin ağzından çıkan sözü tartması lazım. 'Terörist' diyor, ne yaptı, eline silah aldı, adam mı dövdü, adamı öldürdü, birilerini mi taradı? Hayır, anayasanın verdiği hakkı kullanıyor. Anayasanın verdiği hakkı kullandı diye bir insan nasıl terörist ilan edilir? Hem suçtur, dava açılırsa tazminat ödemek zorundadırlar." değerlendirmesini yaptı.
Çocukların, gençlerin kazanılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Gençler bazen bizim düşündüğümüzden daha aşırı hareketler de yapabilirler ama bunları anlayışla karşılamamız lazım. 'Terörist' dediler tamamı serbest bırakıldı. Ne oldu, şimdi kaybeden kim? 'Terörist' lafını kullanan. Yazıktır, günahtır bu çocukları suçlamamak lazım, çocukları dinlemek lazım, çocuklarla konuşmak lazım. Bunlar bizim ülkemizin gerçekten yetiştirdiği çok değerli evlatlar. Bunlara bakmak lazım, yetiştirmek lazım büyütmek lazım onların düşüncelerini almak lazım. Emin olun gençler bizden daha iyi düşünür, gençler bizden daha iyi dünyayı okuyor. Siz, gençleri düşmanlaştırıyorsunuz, terörize ediyorsunuz, doğru değil." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, AYM'nin Enis Berberoğlu kararı ile ilgili olarak da "Karar uygulanacak yani Anayasa Mahkemesi kararının uygulanmaması söz konusu değil. 3 ayrı yere de gönderildi Anayasa Mahkemesi kararı. Zaten anayasada açık net hüküm var, 'Anayasa Mahkemesi kararları yasama, yargı, yürütmeyi, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar.' diyor. Emrediyor çünkü bağlayabilir değil bağlar diyor. Uyacaksınız yani seçeneği yok bunun." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın il kongrelerini kapalı mekanlarda yapmasına ilişkin bir soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Biz devlete hep liyakat deriz, Sağlık Bakanı da bir doktor, toplantıların nasıl yapılması gerektiğini en iyi bilen kişilerden birisi. Kovid-19'un bulaşmaması açısında önlem alınması gerekiyor ama maalesef bu önlem alınmıyor. Önlem alınmadığı ve oraya kalabalık bir grubun geldiği için de ayrıca Erdoğan tarafından kutlanması da trajikomik bir olaydır." şeklinde konuştu.
"Zihniyet değişimi" vurgusu
Karamollaoğlu da ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Son gelişmelerle ilgili olarak, hem arkadaşlarla hem de baş başa bazı konuları istişare ettik. Genelde ülkemizin gidişatından endişelerimiz birbirine benziyor. Elbette bu gelişmeler karşısında birtakım adımlar da atılacak ille de herkes aynı adımları atacak manasına da bu gelmiyor, fakat bir dayanışmanın, dirsek temasının olması da elbette tabiidir diye düşünüyorum." şeklinde konuştu.
Yeni anayasa çalışmalarına ilişkin bir soru üzerine Karamollaoğlu, "Bizim önümüzdeki hafta ilk taslağımız hazır olur diye ümit ediyorum. Bilahare görüş teatisinde bulunuruz mutlaka." dedi.
Temel Karamollaoğlu, görüşmeye ilişkin olarak bir diyalogun başlamış olmasının hangi niyetle yapılırsa yapılsın, "iyi" olduğuna işaret ederek, "Farklı görüşlerde, kanaatlerde bulunan siyasi parti yöneticilerinin bir araya gelip meseleleri görüşebilmeleri ilk adımdır ve en önemli adımdır." değerlendirmesi yaptı.
Meseleleri görüşebilmenin, Türkiye'nin problemlerinin çözümünde ilk ve en önemli adım olduğunu aktaran Karamollaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bundan dolayı hangi niyetle yapılırsa yapılsın ben, bize gelen ister AK Parti olsun, ister HDP olsun onlarla da oturup elbette bu meseleleri görüşmeyi işin tabiatı gereği olarak normal karşılıyorum. Burada esas olan zihniyetler. Anayasadan da diğer yasalardan da önce zihniyetlerin değişmesine ihtiyaç var. Ondan sonra anayasayı düzeltirsiniz, ondan sonra yasalarda değişiklik yapabilirsiniz, daha güzelini müzakere edebilirsiniz ama zihniyet değişmeden hiçbir görüşmenin de aslında faydası olmaz."
"Hiçbir zaman teröre bulaşmış insanlarla da bir araya gelmedik"
HDP Sözcüsü Ebru Günay'ın Abdullah Öcalan'a ilişkin açıklamalarının HDP yaptıkları görüşmede gündeme gelip gelmediği sorusu üzerine Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu, böyle bir konunun gündeme gelmediğini belirtti.
"Biz hiçbir zaman teröre bulaşmış olan kesimleri aklayacak bir ifade kullanmadık, kullanmayız." diyen Karamollaoğlu, şöyle devam etti:
"Meclis Başkan vekilliklerinden birisinin vazifesini üslenmiş olan, şu anda meşru kabul edilen bir siyasi parti bizi ziyaret etmek istediler, geldiler, ziyarette bulundular ve ayrıldılar. Meclis'te nasıl bir araya gelebiliyorlarsa bize gelmelerini de ben bir o kadar tabii gördüm. Tekraren söylüyorum, hiçbir zaman teröre bulaşmış insanlarla da bir araya gelmedik."
Cumhurbaşkanlığı seçiminde yüzde 50+1 oy oranına ilişkin tartışmaların sorulması üzerine Karamollaoğlu, şunları kaydetti:
"Bunlar doğrudan doğruya gündemi değiştirmeye matuf girişimler. Meclis'te bu çoğunluğu bulamayacakları neredeyse kesinken, milleti meşgul ediyorlar. Onun için ben tekrar anayasa, kanunlar, yönetmeliklerde yapılacak değişikliklerden önce zihniyet değişikliğine ihtiyaç var memlekette. Zihniyet değişmeden hiçbir şeyin düzelmesi mümkün değil."