Buna göre, Demirtaş’ın tahliye talebi, “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olması”, “sanığın savunmasını tamamlamamış olması”, “adli kontrol hükümlerinin yetersiz olacağı” ve “ihlal kararını veren AİHM 2. Dairenin hükmünün nihai nitelikte olmadığı” gerekçesiyle yerinde görülmedi.
Ayrıca sanığın tutukluluk halinin devamı için “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin olması” gerekçesinin, AİHM tarafından da kabul edildiği vurgulandı.
Hakkında 31 fezleke ile birleşen bir dosya bulunan Demirtaş’ın bunlardan sadece 9’u hakkında savunma yaptığına dikkat çekilen kararda, sanığın iddianamedeki suçlamaların tamamına ilişkin sorgusunun tamamlanmadığı belirtildi.
“SANIK SAVUNMA YAPMADI”
“Sorgu aşaması bitmeden delillerin değerlendirilmesine geçilemeyeceği” hükmünün hatırlatıldığı kararda, Demirtaş’a yeterli imkan ve zaman tanınmasına rağmen savunmasını bitirmediği vurgulandı.
AİHM içtihatlarında, “Kişinin yargılama sürecine engel olmaması gerektiği” hükmüne dikkat çekilen kararda, Demirtaş’ın savunmasını hazırlayamadığı gerekçesiyle 18 Temmuz’daki duruşmanın ertelendiği belirtildi.
Sanık avukatlarının gelmemesi nedeniyle 28 Ağustos’taki duruşmanın da görülemediği, davanın 3 ve 4 Ekim’deki duruşmalarda ise Demirtaş’ın savunmasına devam etmediği bildirilen kararda, “AİHS 6. maddesinde taraf devletlere yüklenen davayı makul sürede bitirme yükümlülüğü kapsamında sanığa gerekli sürenin tanındığı ancak mahkemeden kaynaklanmayan nedenlerle sanığın savunma yapmadığı” bilgisine yer verildi.
“KARAR BAŞLAYICI DEĞİL”
Sanık Demirtaş’ın partisinin Meclis grup toplantısında, “HDP’nin hiçbir milletvekilinin kendi rızasıyla ifade vermeyeceğini açıkça beyan ettiğine” dikkat çekilen kararda, soruşturma aşamasında yetkili savcılarca 12 Temmuz 2016, 15 Temmuz 2016, 28 Temmuz 2016, 12 Ağustos 2016, 6 Eylül 2016 ve 11 Eylül 2016’da davetiye çıkarılmasına rağmen Demirtaş’ın ifade vermeye gitmediği vurgulandı.
Ayrıca sanığın duruşmalarda adli kontrol hükümlerine uyacağına dair beyanda bulunmadığı, bu nedenle adli kontrol hükümlerinin yetersiz kalacağı değerlendirilen kararda, Demirtaş lehine ihlal kararı veren 2. Dairenin hükmünün, AİHM’in kararları gibi nihai nitelikte olmadığı, bu nedenle gelinen aşamada Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi için bağlayıcı özellik taşımadığının altı çizildi.