Bazı kanser hastalarının ilk tedavi olarak kulaktan dolma tavsiyelerle bitkisel otları kullanması büyük tehlike oluşturabiliyor. Hasta, yakınlarından veya çevresinden edindiği yöntemlerle tıbbi tedavi yerine, bitkisel ürünleri alıp kullanması halinde kanser evresini arttırabileceği gibi tedavilerin gecikmesine de neden olabiliyor.
Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Eskişehir Özel GürLife Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Enver İhtiyar, kanser hastalarının kulaktan dolma tedavi yöntemleriyle hastalıklarının sürecini uzattıklarını belirtti. Prof. Dr. İhtiyar, “Maalesef tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’mizde de kanser olgularında bir artma var. Özellikle meme ve tiroit kanserleri olmak üzere. Tabii bunun yanında akciğer, gastroıntestınal ve kalın bağırsak kanserlerinde de artma var. Hastaların şikâyetleri mevcut ise ilk başvuru adresinin hekimleri olması gerekir. Hekim tanıyı koyduktan sonra hastalık erken evrede ise cerrahi tedavi görmeleri gerekir. Cerrahinin ardından ilaç tedavisi veya ışın tedavisi olması gerekir. Yöntem budur. Ancak geç kalmışlarsa, o zaman bir müddet ilaç tedavisi ya da radyoterapi gerekir. Ama maalesef; hastalarımızdan bazıları doktora, hastaneye gideceğine bir takım aktarlara gidiyorlar. Onlardan aldıkları 2-3 gram otlarla tedavilerini görüyorlar ve tamamen iş işten geçiyor. Özellikle erken dönem kanser hastaları bunlara gittiği zaman bu ottan tedavilerle geç kalıp, hastalık süreci evre atlıyor. O zaman da tıbbın yapacağı bir şey kalmıyor. Hastalarımız hangi ottan ne kadar dozda kullanılacağını da bilmeden, kulaktan dolma bilgilerle bu otları kullanmaktadır. Bunun sonucunda zaman zaman zehirlenme vakaları ile karşılaşılmaktadır. Unutmayalım ki ’İlaç ile zehir arasındaki fark dozudur’” ifadelerini kullandı.
“İlk akla gelecek olan tıbbı tedavidir”
Ayrıca Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Enver İhtiyar, kullanılan otların kesinlikle ilk tedavi yöntemleri olmadığına vurgu yaparak, “Bu otlardan bazıları immün sistemi güçlendiren otlardır, ama bunlar kesinlikle ilk tedavi modeli olamaz. Bunlar daha sonra hastalık inoperable olmuşsa, tedaviye cevap vermiyorsa, belki hastayı rahatlatmak açısından bu işi yapan bilimsel hocalarımızın tavsiyesi üzerine bir takım ilaçlar kullanılabilir. Ama kesinlikle ilk akla gelen ilaçlar değildir. Halkımız bu açıdan uyanık olmalı ve geç kalmamalıdır. Hasta yakınlarına da buradan bir mesajımız olsun, lütfen ilk akla gelecek olan tıbbı tedavidir. Bu tıbbi tedavilere hastaları yönlendirmeleri gerekir. Herkes aklınca konuşmasın. Bu tedavi yöntemlerine başvurup da geç kalmış çok hastalarımız oldu. Halkımız bu konuda duyarlı olsun özellikle kanser hastalığında. Kanser korkulacak bir şey değil, geç kalmaktan kork” dedi.