İlker Püren, “Akhisarspor bizle oynamadan önce son 5 maçında da mağlup olmamıştı. Bizde son 3 maçta kazanamıştık. Kazanmayı çok istiyorduk. Bu maça çok önem veriyorduk. Ligin devamı için bizim için çok önemli bir maçtı. Karşılaşmadan önce bizi çok zor bir maç bekliyorduk. Çok çok iyi bir şekilde hazırlandık. Galip geleceğimizi biliyordum ama 6-0’lık sonucu ben de beklemiyordum. İlk gol gelene kadar da bizi zorlayan bir Akhisarspor vardı. Biz öne geçince rakibimiz defansı riske ederek oynamaya başladı ve devreye 3-0 önde girdik. İkinci yarıda ciddiyetimizi koruduk ve oyunun devamında kimsenin beklemediği bir skor gerçekleşti. Skordan ziyade bizi oynanan futbol çok daha mutlu etti.
Biz ayağa pas yaparak futbol oynamaya çalışan bir takımız. Bugünlere kadar da bunların negatif yönlerini yaşayarak geldik. Bu sistemi oturtmaya çalışmak biraz zaman aldı. Yaptığımız hatalar nedeniyle puanlar kaybettik. Yapılan hatalar nedeniyle özgüven kaybı olmasın diye çok mücadele ettik. Rakip ne kadar baskı yaparsa yapsın bu sistemden vazgeçmeyeceğiz diye konuştuk. Bu sistem bizim çok kaliteli bir takım olmamızı sağlıyor. TFF 1.Lig’de çok yüksek bütçeli kadrolar kurdular. Ama ben sistemi ve taktiği olan takımların, bütçeli olan takımlara göre daha başarılı olduğuna inananlardanım. Bugün ligde 3. sıradaysak da bunu bir sistemimiz olmasına bağlıyorum. Biz doğru yoldayız. Mesaimizi bu sistem daha da iyi olsun diye harcıyoruz. Biz bu ligde tüm maçlara sahaya kazanmak için çıkıyoruz. Hata yapmaktan korkmayan bir takıma sahibim. Doğrulara odaklandık ki takım olarak daha iyiye gidelim. Hedefimiz play off veye ilk 2 sırada yer almak. Üzerimizde bir baskı yok. Bizim kendimizce doğrularımız var ve doğrularımız ile hareket ediyoruz.
Üzerimizde şampiyonluk baskısı yok. Maçlara taraftar alınmıyor. Yüksek bütçelerle kurulmuş bir kadromuz yok. Baskı oluşturacak unsurlar yok. Baskı bazen olumlu bazende olumsuz yansıyabilir. Daha önce camia kulüplerinde de çalıştım. İstediğiniz kadar şampiyonluktan bahsetmeyin ister istemez üzerinizde bir baskı oluyor. Ankara Keçiörengücü kurumsal bir kulüp. Burada çalışmak çok daha kolay.
Kulübüm ile 3 yıllık bir sözleşmem var. Sözleşme devam ederken hem genç futbolcuları Türk futboluna kazandırmış, hem de Süper Lig’e yükselmiş oluruz. Kulübümle önemli başarılara imza atmak istiyorum. Her antrenörün bir hedefi olmalı. Hedefsiz insanlar başarılı olamazlar. Hedef bizi işimizin içinde her zaman canlı tutmaya yarayan unsurlardır. Süper Lig’de çalışmak istiyorum. Birgün Türk Milli Takımını çalıştırmak isterim. Avrupa’da bir kulüpte Teknik Direktörlük yapmak isterim. Çalışmalarımızı da bu hedefler doğrultusunda gerçekleştiriyoruz.
Ülkemizde pro lisans kursları ikişer yıl ara ile yapılıyor. Bu kurslara da toplamda 20’şer kişi katılabiliyor. 4-5 yıl önce başvuru yaptım, halen katılmayı bekliyorum. 16 yıldır bu sektörün içerisindeyim. Önümüzdeki kursta 20 kişiden birisi olamazsam 2 sene daha beklemem gerekecek. Şartlar maalesef böyle. Pro lisansımız yok diye bu işi yapmayacak değiliz. Kulüpler bize bu konuda güvenip takım emanet ediyorlar. Aktif olarak çalışan antrenörlerin, liglerde başarılı olmuş, maç sayısı yüksek antrenörlerin bu kurslara katılımı sağlanması konusunda bir öncelik sağlanmalı.”