Yan etkileri olduğunu düşünerek yeni tip koronavirüs (Kovid-19) aşısı olmaktan çekinenleri bilimsel dayanaktan uzak bilgilere itibar etmemeleri konusunda uyaran uzmanlar, hastalığı önlemenin tek şartının aşı yaptırmak dikkati çekiyor.
Sakarya Üniversitesi (SAÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Anesteziyoloji Reanimasyon ve Yoğun Bakım Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ali Fuat Erdem özellikle aşılanmamış veya yeterli dozda aşı yaptırmamış kişilerin ciddi oranda yoğun bakım ünitesine yatışının yapıldığını anlattı.
Bunun kendilerini tedirgin ettiğini vurgulayan Erdem, "29, 37, 44 yaşında hiç aşılanmamış, yoğun bakımda solunum sıkıntısı çeken, görüştüğümüzde 'Ah keşke aşılansaydım.' diyen, son çırpınışlarını yapan insanlarla uğraşıyoruz." dedi.
Ellerindeki aşıların en büyük özelliğinin, ikinci ve üçüncü dozdan sonra hastanelerde yoğun bakıma yatışı azaltması olduğuna dikkati çeken Erdem, şunları kaydetti:
"Bunu da biz görüyoruz. Aşılanmamış insanlar, hastaneye daha fazla gelmeye başladı. Eğer kişi ikinci ve üçüncü dozu olduysa, hastalığı hafif atlatacaktır ya da belirti göstermeden atlatacak, daha rahat geçirecek ama aşı olmayanların yoğun bakıma gelme ihtimalleri çok fazla. Özellikle yoğun bakıma ve hastaneye yatışları azaltması adına lütfen aşı olalım."
"Şu anda elimizde aşıdan başka güçlü silah yok"
Erdem, aşının içerik ve yan etkilerine yönelik eleştirilerin hiçbir bilimsel dayanağı bulunmayan kulaktan dolma bilgiler olduğunu dile getirerek, "Aşı olunmadığı zaman yaşanacak sıkıntılar var. Biz de bu tür bilgiler duyuyoruz; 'Aşı oldu, bir gün sonra kalp krizi geçirdi.' gibi. Bunların hiçbir dayanağı yok. Toplumun da bu hastalıkları geçirme oranları, denk gelme ihtimalleri var." değerlendirmesinde bulundu.
Özellikle gençlerin aşı olması gerektiğini vurgulayan Erdem, "Çünkü gençlerde bu hastalık, özellikle Delta varyantı çok ciddi seyrediyor, yoğun bakıma düşürüyor. Aşı olmayı lütfen ihmal etmesinler." diye konuştu.
Prof. Dr. Ali Fuat Erdem, ellerindeki en güçlü silahın aşı olduğunun altını çizerek, "Bu, bizim tek silahımız. Bireylerin değil, toplumun hassasiyeti çok önemli. Yani toplumda 3-5 kişinin aşı olması yetmiyor, hepimizin aşı olması lazım. Aşı olunduğu zaman, 'Tamam ben aşı oldum, kesin korunacağım, hasta olmayacağım.' dememeli. Aşı, hastaneye ve yoğun bakıma yatışımızı azaltıyor. Bu da son derece önemli." ifadelerini kullandı.
"Türkiye, aşı konusunda çok duyarlı oldu"
Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi (BAİBÜ) Eğitim ve Araştırma Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Bölümü Uzmanı Prof. Dr. Fatma Sırmatel de tarih boyunca bakıldığında enfeksiyon hastalıklarının aşıyla beraber kontrol altına alındığına dikkati çekti.
Globalleşen dünyada temasın çok hızlı olduğunu vurgulayan Sırmatel, şöyle devam etti:
"Aşı karşıtı olanları anlamakta zorlanıyorum. Kim ne derse desin, ülkemiz bu konuda çok duyarlı oldu. Gerçekten Çin'den çok büyük aşılar getirildi. 'Aşı yok.' falan denildi. Hayır, aşı var. Enfeksiyonu önlemek ancak aşıyla olur. Yoğun bakımlara ağır hastalar gelmiyor. Nefes alamayan, ölümcül seyreden vakalarımız yok. Neden? Aşı sayesinde. Aşının tabii ki yan etkileri olacak. Yüzde 100 hiçbir şeyi tedavi edemesiniz. Tıpta iki kere iki dört etmez. Milyonda bir, 50 bin de bir, 100 bin de birçok hafif yan etkileri var. Üşüme, titreme, ateş, aşının yapıldığı yerde ağrı, kızarıklık, bir iki hafta içerisinde aşırı halsizlik, yorgunluk... Hiçbir zaman bu enfeksiyonun yaptığı ağır tabloyu, aşılamada göremiyoruz."
Sırmatel, vaka sayılarında son günlerde artışların yaşandığına dikkati çekerek, "Samimiyeti çok fazla seven insanlarız. Öpüşmeler, tokalaşmalar, ağız ağıza konuşmalar yapılmamalı. Toplu taşımalarda maske mutlaka kullanılmalı. Artık yaşam değişti. Hayatımız değişecek. O kalabalık ortamlar yok artık." diye uyardı.