AK Parti İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Binali Yıldırım, İstanbul seçimleriyle ilgili ilk etapta seçmenin kafasının karıştığını; ancak durumu izah ettikçe kuşkunun ortadan kalktığını söyledi. Yıldırım, CHP Adayı Ekrem İmamoğlu ile canlı yayına çıkma konusunu ise prensipte olumlu karşıladığını ifade etti.
Binali Yıldırım, NTV'de gündeme ilişkin soruları cevapladı. Açıklanan bir takım anket sonuçlarıyla ilgili konuşan Yıldırım, kendisi için en iyi anketin sandık olduğunu, yayınlanan anketlerin yönlendirme amaçlı kullanıldığını bunun da seçmenin iradesine saygısızlık olarak gördüğünü söyledi.
İşte Yıldırım'ın açıklamalarından bazı satır başları:
"Seçimlerin yenilenme kararıyla ilgili vatandaşların ilk günlerde biraz kafası karışıktı doğrusunu söylemek gerekirse. Ancak konuştukça, meseleyi izah ettikçe kuşkunun ortadan kalktığını gördük. Sokağın gündeminde değil bu. Adaylardan ne yapacak, ne vaatleri var, bunları bekliyor.
İstanbul seçimlerindeki usulsüzlük
İptal edilen oy aradaki farktan on kat fazla. Biz bir usulsüzlük olduğu kanaatine vardık ve itiraz ettik. Fark 16 bin lehimize azaldı. Burada kuşkularımız arttı. Hemen hemen eşit oy almış iki aday var. Eğer yeniden sayımda oy kazanımı varsa bunun da dengeli olması gerekir. Bir ben kazanırsam bir de rakibin kazanması lazım. Fakat böyle olmuyor. Bu normal bir şey mi?
Bu anormal bir durum. Çalınan bir oy yoksa bu oylar nereden geldi kardeşim? Bu oylar nasıl geri geldi, birisinin cevabını vermesi lazım. Sadece yüzde onunu saydırabildik. Bunu görünce tamamı sayılmalı dedik. Yüzde onda fark yarıya düşerse, bir on daha saysak öne geçeceğiz, hepsini saysak fark olacak.
Biz 19 bin sandıkta iddiada bulunduk, 755 sandığı kabul etti. 755 sandık 232 bin oy ediyor yaklaşık. Bununla da yetinmedi, kritik 108 sandık tespit etti. Bu sandıklar oy sayım tutanaklarının bir kısmında hiç rakam yok, bir kısmında hiç imza yok. Bunların toplamı da 30 bin. Fark ne kadar? 13 bin 729 Dolayısıyla seçimin sonucunu, ikisini topladığımız zaman 260 binin üzerinde bir oy ediyor. Seçimin sonucunu değiştirecek bir şey.
YSK'nın bütün içtihatları şöyle; tek başına kanunsuz bir işlem seçimi iptal etmeye yeterli değil. Mutlaka bu kanunsuzluğun seçim sonucunu değiştirmeye müeesir olması. Hem gerek şart hem yeter şart burada gerçekleşiyor ve seçimin tekrarı kararını veriyor. Esasında bu seçimin mağduru 8.5 milyon oy veren İstanbulludur. Mağduriyet algısı, tabii insanlar bize, bizim temasta olduğumuz insanlar genellikle bu konuları anlatınca yaşananların insanın içine sinmediğini kabul ediyorlar. Mağdur ne rakibim ne ben; birinci derecede mağdur İstanbulludur.
İmamoğlu'nun belediye ile ilgili iddiaları
İsraf tabii ki dinimizde haramdır. İsraf hiçbir şekilde, hele hele kamu adına iş yapanların müsaade etmemesi gereken bir şeydir. Şimdi iddialarda bulunuyor arkadaş ama iddiada bulunduğu arkadaşlar memur. Kendini savunma şansı yok. Hatta bir tanesi için, çok canım sıkıldı, sordum. Diyor ki "Bir genel sekreterin üç tane arabası vardı". Yazlık, kışlık, bir de baharlık mı ne, öyle bir şey. Herhalde yaz kış lastiğiyle karıştırdı arkadaş. Adamın bir tane arabası var. Çoğu kere de Fatih'te oturduğu için yürüyerek gidip geliyormuş işe. Yani bu kadar çarpıtma olamaz. Bu arkadaşın yaptığı en güzel iş, söylenenleri değiştirerek sosyal medyada köpürtmek veya hiç söylenmeyeni söylenmiş gibi takdim ederek, onun üzerinden saldırmak.
Hani derler ya; aşağı mahllede bir yalan uydurdum, yukarı mahalleye geldim, kendim de inandım. Bak birkaç tipik örnek vereyim. Mesela seçimlerle ilgili itiraz sürecinin başladığı ilk günlerde "Bütün oyların sayılmasını istedik, CHP engelledi" dedik. Buna "Hayır, biz itiraz etmedik" dedi. Halbuki ben biliyorum, iki, üç kez itiraz ettiklerini. Ne dedi, "YSK benim en güvendiğim tek kurum, sonuna kadar güveniyorum" dedi. Daha sonra sordular, "Kınıyorum YSK'yı, şöyle kötü, böyle kötü" dedi, "Çete" dedi genel başkanları. "Yok ben böyle bir şey söylemedim" dedi.
İSPARK zarar mı ediyor?
Mesela en son şeyi ellerine doladılar. (Bir yayındaki "İSPARK nasıl zarar eder ben de anlayamadım" ifadesi hakkında) Doğru. Onu kabul etti işte, zarar ettiğini söyledi... O cümlenin devamı da var. "Bir baktıralım rakamlara" dedim. Efendim şimdi İspark hiç zarar etmemiş. Geçen yılın karı İBB'ye para ödüyor. Yani kazandıklarından bugüne kadar 300 milyon para ödemiş. Onlarla da otopark yapılmış. Buna rağmen bu ödemelerden sonra da her yıl kar ediyor.
İSPARK bir belediye iştirak şirketi. Bu bütün hesapları kamuya açık, yüzde yüz devlete ait bir anonim şirket. 'BİT' diyorlar bunlara. Hatta ilçe belediyelerinin de var. 2005'ten beri hiçbir zaman eksiye düşmemiş. Sürekli kar eden bir kuruluş. Zaten mantığı da yok. Niye zarar edecekler? Dolayısıyla tamamen algı oluşturmaya yönelik saçmasapan bir şey. O kadar insan burada çalışıyor. 2 milyar ciro yapılmış, 845 milyon SGK, damga vergisi, kurumlar vergisi olarak ödenmiş. Bu kadar yalan dolan ancak nerede olur, neyse söylemiyeyim.
İmamoğlu'nun Kur'an-ı Kerim okuması
Kampanyamızın esası dedikleri, biz AK Parti seçmeninden bir oy devşirmesi yapabilir miyiz, bunun üzerine kurulu. Kur'an-ı Kerim okuması, partisinin adını ağzına almaması, parti liderlerini, parti mensuplarını kampanyasına dahil etmemesi size ne çağrıştırıyor? Bu bile başlı başına bir ölçüdür. Bir aday partisiyle anlam ifade eder.
Partini yoksayamazsın, parti kimliğini yok sayamazsın. Partinle vatandaşın önüne çıkmalısın. Benim kanaatim o. Zaten aday rakibim, genellikle benim gördüğüm beni kopyalıyor. İşte halkla daha sıcak ilişkiler içerisinde, halkın içinden ayrılmadığı görünümünü veriyor ama taklitimden sakınmalarını ben tavsiye ediyorum vatandaşlara.
"Bütün kesimlerden destek istiyorum"
İstanbul'da yaşayan, İstanbul'un zorluklarını göğüslemeye çalışan, geleceğini İstanbul'da arayan herkesten oy istiyorum. Buna CHP seçmeni de dahil. Buna HDP'ye oy veren ya da vermeyen Kürt hemşehrilerimiz de dahil. Buna Saadet Partisi tabanı da dahil. Bütün kesimlerden destek istiyorum. Çünkü ben siyaseti hizmet aracı olarak görmüşüm. Hayatım boyunca da rozetini çıkarıp herkese hizmet götürmüş birisiyim. Anadolu'nun her köşesine bakarsanız, bölünmüş yollara bakarsanız, tünellere bakarsanız, internet ağlarına bakarsanız, havaalanlarına bakarsanız, tren yollarına bakarsanız, hastanelere bakarsanız bunu görürsünüz. Biz İstanbul'a hangi hizmeti yaptıysak Hakkari'ye de aynı hizmeti yaptık. Veya İzmir'e daha fazlasını yaptık. Orası bize oy vermiyor diye, öyle bir anlayış bizim siyasetimizde yoktur."
İmamoğlu ile canlı yayın teklifi
Biz karşılıklı bir yayına çıkma konusunda prensip olarak tamam dedik. Hatta bizim bu kampanyadan sorumlu genel başkan yardımcımız, CHP'deki arkadaşlarla temasa geçecek ve bunun altyapısını hazırlayacaklar".
Güncelleme Tarihi: 03 Haziran 2019, 03:02