Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, dünya liderlerinin katılacağı en büyük diplomasi platformu Birleşmiş Milletler (BM) 74. Genel Kurulu görüşmelerine katılmak üzere gideceği ABD'ye hareketinden önce Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'nde basın toplantısı düzenledi.
Erdoğan, Genel Kurul'a bu yıl 150 civarında ülkenin devlet, hükümet başkanı, 40 kadar ülkenin de bakan düzeyinde katılmasının beklendiğini söyledi.
Bu yıl görüşmelerin yoksulluğun giderilmesi, kaliteli eğitim, iklim eylemi ve kapsayıcılık için çok taraflı gayretlerin canlandırılması temasıyla icra edileceğini kaydeden Erdoğan, "Gündemde iklim, sürdürülebilir kalkınma ve sağlık konuları ağırlıklı olarak yer tutuyor. Bu kapsamda Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri tarafından düzenlenen iklim eylemi zirvesiyle sürdürülebilir kalkınma amaçları zirvesi liderleri diyaloğuna da iştirak edeceğim. Türkiye'nin Kenya ve Birleşmiş Milletler habitatla eş başkanlığını yaptığı altyapı şehirler ve yerel iklim eylemi çalışma grubunun geliştirdiği projeleri tanıtacağız." diye konuştu.
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri ve dünya liderleriyle ikili görüşmeler yapacağını vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"New York'ta ayrıca Türkiye, Malezya, Pakistan 3'lü zirvesini tertipleyeceğiz. Pakistan Başbakanı kardeşim İmran Khan ile beraber nefret söylemiyle mücadele konulu üst düzey bir etkinliğe de ev sahipliği yapacağız. Görüşmelerin ilk gününde 24 Eylül Salı günü BM Genel Kuruluna hitap edeceğim. Hitabımda BM gündeminde yer alan uluslararası barış ve güvenliğe ilişkin temel meselelere dair görüşlerimizi dile getireceğiz. Türkiye'nin çok taraflılığa olan güçlü desteğini özellikle vurgulayacağım."
"Volkan Bozkır'ı aday gösterdik"
Erdoğan, 2020 Eylül - 2021 Eylül dönemini kapsayacak olan BM 75. Genel Kurul Başkanlığı görevine Büyükelçi Volkan Bozkır'ı aday gösterdiklerini de belirterek, "Tecrübeli bir diplomat ve siyasetçi olan Bozkır'ın BM Genel Kurul Başkanlığı görevini layıkıyla yürüteceğine inanıyorum." dedi.
New York'ta bulunduğu süre zarfında ABD'deki Türk Amerikan soydaş ve Müslüman toplumu temsilcileri ve New York civarında yaşayan Musevi vatandaşlarıyla da bir araya geleceğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ayrıca geçen yıl aramızdan ayrılan fotoğraf sanatçımız Ara Güler'in fotoğraflarını dünyaya taşıdığımız dünya başkentlerinde Ara Güler sergisi başlıklı projeyi Cumhurbaşkanlığı himayesinde yürütüyoruz. Kyoto, Londra ve Paris'in ardından sergiyi şimdi de New Yorkluların beğenisine sunacağız. Bunun yanında Türk ve Amerikan iş dünyasının temsilcileriyle ikili ve toplu olarak toplantılarımız olacak. Türk Amerikan İş Konseyi tarafından düzenlenecek 10. Türkiye Yatırım Konferansını, ziyaretimiz çerçevesinde gerçekleştireceğiz. Ziyaretimizin ülkemiz, milletimiz ve tüm insanlık için hayırlı sonuçlara vesile olmasını temenni ediyorum."
'Kılıçdaroğlu önce Arifiye satılmış mı satılmamış mı bunu ispat etmesi lazım'
Fox TV muhabirinin Arifiye'deki tank palet fabrikasıyla ilgili CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun "gizli kararname çıkarıldı" iddiasına ilişkin sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:
"Fox TV'yi bir yalan medya olmaktan çıkarın. Bir defa dürüst olun. Kılıçdaroğlu, hayatını yalan üzerine düzenlemiş olan bir siyasidir. Türkiye'nin Cumhurbaşkanı, buranın satın alma veya satma böyle bir şey olmadığını söylüyor. Hukukta bir kaide var, önce bunu öğreneceksiniz. Müddei, iddiasını ispatla mükelleftir. Müddei kim burada? Kılıçdaroğlu. Kılıçdaroğlu önce Arifiye satılmış mı satılmamış mı bunu ispat etmesi lazım. Burası kira ile bu gruba verilmiştir. 50 milyon dolar buranın bütün bakımı, tamiri bunlara da ayrıca bu harcamanın yapılmasıyla ilgili 25 yıl süreyle de buraya kiralanmıştır. Biz, bir işi yaptığımız zaman ülkemiz bundan ne kazanır buna bakarak yaparız. Buradan ne işçi çıkarılmıştır, ne memur çıkarılmıştır. Fakat Bay Kemal hayatını bu tür yalanlar üzerine bina ettiği için 'Acaba bu yalan bana ne getirir' bunu düşünüyor."
Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanları ile yaptığı toplantıda "Belediyelerden kimse çıkarılmayacak. Eğer belediyelerden birileri çıkarılırsa bana gelsinler" dediğini hatırlatan Erdoğan, "Şimdi tüm belediyelerde işçiler kapıya konuyor. Ne oldu? Bunlarla ilgili Fox acaba bir haber yapıyor mu? İşçi emekçi kardeşlerimin arkasında duruyor mu? Bunlara yönelik bir gayreti var mı? Murdoch sattı burayı dedik ki herhalde bundan sonra buranın havası değişir, ama hiçbir şey değişmedi. Önce bu yayın politikasını bir defa Fox'un değiştirmesi lazım ki partimin sözcüsü Kılıçdaroğlu'na gereken cevabı verdi. Ama aynı yerde yine tökezleyip duruyor. Çünkü bütün siyasetini yalan politikalar üzerine bina etmiş de onun için." değerlendirmesini yaptı.
"Şoför de içemeyecek, arkada oturanlar da"
Erdoğan, sigara yasağının genişletilmesine ilişkin soru üzerineyse, "Bakıyorum aracı kullanan sigara içiyor. Bazen ben de işaret ediyorum, ayıptır diyorum. Yazılı kayda girmek suretiyle, şoför de içemeyecek, arkada oturanlar da sigara içemeyecek. Şimdi bunun üzerindeyiz." dedi.
Futbol oynadığı gençlik yıllarında kulübün tavanının sigara dumanından adeta kızardığını anlatan Erdoğan, "Kim bunlar? Sporcu. Kim bunlar? Kulübün üyeleri. Bir taraftan oyun oynarlar, bir taraftan sigara dumanları tavanın rengini değiştirir. Biz de geçer arka tarafta bilardo oynardık. Şimdi bakıyorsun batı ülkelerinin bir kısmı dışarıda bile sigarayı yasakladı. Biz, insanımızın sağlığını ön plana çıkarmayacak mıyız? Önce insan demeyecek miyiz?" ifadelerini kullandı.
Şu anda çalışmayı İçişleri Bakanlığı ile Sağlık Bakanlığı'nın yürüttüğünü aktaran Erdoğan, "Kapalı mekanlarda bir defa asla, dışarıda bile belli yerlerde, balkonlarda da hassasiyetlerimiz geliyor. Bu işin üzerine çok daha sıkı bir şekilde gideceğiz. Para cezası, ne gerekiyorsa bunların hepsi olacak. Ben hala paket toplamayı bırakmadım. Camide bile bazen bakıyorsun unutuyor. Benim sigara karşıtı olduğumu bilenler, dışarıda sigarayı bırakıyor. Bazılarının dalgınlığına geliyor, sigara ön cepte duruyor, çekip alıyorum. Medyanın bize yardımcı olması lazım. Hep beraber bu işle mücadelemizi devam ettirelim." dedi.
Elektronik sigara konusuna da değinen Erdoğan, "Sanki elektronik sigara neymiş? 'Dudak alışkanlığı var ya ondan dolayı, yoksa zararı yok.' Hepsi hikaye, onda da nikotin var, onda da aynı numara var. Onda bir de gümrükte bazı sıkıntılar vardı. Orada da İçişleri Bakanlığı ile Gümrük Muhafaza çok daha yoğun bir savaş içine girip, onun ülkemize girişini yasaklamak ve vergi olayında da ciddi vergiler koymak durumu ile işi çözeceğiz." diye konuştu.
Nargile konusunda da mücadeleyi sürdüreceklerini ifade eden Erdoğan, "Nargile sigaradan az zararlıdır diyenler saflığa yatıyor. Öyle bir şey yok. Tam aksine, nargile sigaradan daha zararlıdır." dedi.
Diyarbakır'daki annelerin evlat nöbeti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'da nöbet tutan ailelere verilen desteği yeterli görüp görmediğine ilişkin soruya, bugün itibarıyla 44-45 ailenin Diyarbakır'da nöbette olduğunu söyledi.
Bu mücadelenin sırrının ucu açık bir mücadele olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
"Burada bindirilmiş kıtalarla bir mücadele yapılmasından yana değiliz. Zaman zaman bazı tehditler var biliyorsunuz. Bu konuda İçişleri Bakanlığımız, istihbarat bu tehdidi yapanları yakalayıp alıyor. Mesela, dün bir tanesi alındı. Tehdit etmişler bir bayanı. 4,5 yıl falan, maalesef kaçırılmış ama daha sonra terör örgütünün elinden kaçarak kurtulmuş olan bir bayan. Kadıncağız anlatmaya başlayınca, bu terör örgütünü rahatsız etti. Tehdit yoluna başvurdular. Ama yakalandı, alındı. Bu mücadelemiz bu şekilde devam edecek. Bu aslında bir ilktir, çıkıştır, ama burada kalması bunun mümkün değildir. Biz asıl mücadeleyi Gabar'da, Cudi'de, Bestler Deresi'nde, Tendürek'te, buralarda sürdürüyoruz. Birkaç gün içerisinde 15 kişi, terör örgütünden etkisiz hale getirildi. Bu daha fazla olacak. Bu kısa süre içerisinde olanlar. Üzerine üzerine bunun gidiyoruz, gideceğiz. Şimdi bu Kuzey Irak'taki atılan adımlar çok çok önemli adımlar. Oradaki mücadele çok farklı bir mücadele, ama Suriye'nin kuzeyi ve kuzeydoğu, bu bölgedeki atılacak adımlarda inanıyorum ki terör örgütünün belini ciddi manada kıracaktır."
'ABD ile karşı karşıya gelmek gibi bir arzumuz yok'
Toplantıda basın mensuplarının gündeme ilişkin sorularını da yanıtlayan Erdoğan, "Bir Pentagon yetkilisi ABD'nin Suriye Demokratik Güçlerine silah, araç ve mühimmat sağlamaya devam ettiğini söyledi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz? Güvenli bölge konusunda talebinizi dile getirdiniz. Bu ziyaretinizde mevkidaşlarınıza nasıl mesajlar vereceksiniz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:
"Sınır boylarında bütün hazırlıklarımız tamamlanmış vaziyette. ABD malum stratejik ortağımız. NATO'da beraberiz, uzun yıllar bu stratejik ortaklığımızı her halükarda devam ettirmişiz. Biz şu anda da aynı noktadayız. ABD ile karşı karşıya gelmek gibi bir arzumuz yok. Ancak ABD'nin de davetli olmadığı bir yerde şu anda terör örgütlerine vermiş olduğu desteği bizim de görmemezlikten gelme gibi bir lüksümüz olamaz. Yani YPG/PKK gibi terör örgütlerine verdikleri destek apaçık ortadadır. Ben bunu defaatle Sayın Trump'la paylaştım. Dedim 'Bakın buraya siz o zaman binlerceydi ama şimdi on binlerce tır buraya mühimmat, araç gereç vesaire bunlar geliyor. Biz paramızla sizden bu tür mühimmat, araç, gereç bunları alamıyoruz ama siz bilabedel ücretsiz olarak bu terör örgütlerine DEAŞ'la mücadele adı altında bu tür destekleri veriyorsunuz. Biz El Bab'ta üç bin kadar DEAŞ'lıyı derdest ettik. Bizimle ilgili ne yazık ki yalan propagandalarla DEAŞ'a karşı tavrımızın olmadığı hep söylendi. Halbuki biz bu mücadelemizi onlarla açık net yaptık. Şu anda da bölgede zaten DEAŞ da adeta yok noktasına gelmiş vaziyette."
"Uydurma bir örgüt çıkarıldı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Şimdiyse uydurma bir örgütü çıkarıldı. Açılımı Suriye Demokratik Güçleri yani SDG. Aslında bu bir aldatmaca. Yani bir kılıf bu. Bunun da PYD ve YPG'den hiçbir farkı yok. Buna bir çadır terör örgütü de diyebiliriz. Yani onları gölgeleyen, örten bir başka terör örgütü." diyerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Onunla bunu yapıyorlar ve diyorlar ki 'Bunun PKK ile felan alakası yok.' Hepsi de iç içe. Sayın Trump'la bundan bir hafta, 10 gün önce malum telefonla bir görüşmemiz olmuştu. Şimdi de ikili bir görüşmemizin olması söz konusu. Orada da bunları tabii masaya yatıracağız, bunları tekrar görüşeceğiz. Çünkü Sayın Trump, Fırat'ın doğusundan Amerikalı askerlerin çekilmesine yönelik bir açıklamayı yapmıştı. Ama bu gerçekleşti mi? Gerçekleşmedi. Aylar oldu bu açıklama yapılalı ama uygulamaya gelince bu maalesef olmadı.
Şimdi bu gerçekleri bizim görmemezlikten gelmemiz mümkün değil, El Bab'ta, Cerablus'ta, Afrin'de nasıl kendi göbeğimizi kendimiz kestiysek şimdi de biz özellikle Suriye'nin kuzeyindeki 422 kilometre batıdan doğuya, derinliğine ise Sayın Trump'ın ifadesiyle 20 mil, yani bu 20 kilometre olabilir, 30 kilometre olabilir bu civarda bir derinlik söz konusu. Bu derinlikte bizim bir defa bir defa buradaki terör örgütlerinden bölgeyi arındırarak burayı gerçek sahiplerine teslim etmemiz gerekiyor ki buranın gerçek sahipleri de büyük oranda, yüzde 85-90 gibi Araplardır. Bu adımı atmak suretiyle bizi taciz eden, bize bölgemizde sıkıntı veren bu terör örgütlerinden de biz buraları arındırmış olacağız, temizlemiş olacağız. İnancımız budur."
'F-35'leri bir kenara koymamız mümkün değil'
Erdoğan, bir gazetecinin "Trump ile yüz yüze bir görüşmeniz olacak. Bundan sonraki süreçte patriot konusuyla ilgili yeni bir başlangıç olabilir mi?" sorusuna, "Tabii bu masadan kalkmış bir konu değil." yanıtını vererek, şöyle devam etti:
"Patriotlar konusunda Sayın Trump telefon görüşmemizde; 'Bu hala gündemimizde mi?' diye söylediğinde ben kendisine telefonda 'Evet' dedim. Biz S-400'leri şu anda nasıl aldıysak ve kısa bir süre sonra da bunların ülkemiz genelindeki yerleşim planları gerçekleşiyor. Ama bize patriot noktasında da şartlar itibarıyla özellikle ortak üretim, kredi, yani buna benzer önemli şartlar var, bunlar eğer oluyorsa olacaksa biz sizden bunları alabiliriz dedik. Şu anda o da zaten bunların gündeminde. Bunları hallederken F-35'leri bir kenara koymamız mümkün değil. Çünkü F-35'lerle ilgili biz 1 milyar 350 milyon dolar şu ana kadar ön ödeme yaptık. F-35'lerde de biz müşteri değiliz, F-35'lerde üreticiyiz. Bunun bir kısım parçaları malum bizde üretiliyor ki bu bir ofset kapsamında atılmış bir adımdır. Bunları yapan bir ülkeye böyle bir uygulama, adil bir uygulama değildir. Tüm bunlar tabii karşılıklı bir anlaşma çerçevesinde yürütülürse bizim aykırı düşünmemiz de mümkün değil."
"1948'deki İsrail aynı toprakları olarak söylüyorum aynı İsrail midir?"
Bir gazetecinin "Dünya 5'ten büyüktür" söylemini hatırlatarak, BM'nin karar yapısının değişimiyle ilgili temasların olup olmayacağını sorması üzerine Erdoğan, "Dünya 5'ten büyük o bizim artık vazgeçilemez bir adeta ön koşulumuzdur." ifadelerini kullandı. Erdoğan, bunun aslında sadece Türkiye'nin değil, tüm insanlığın, tüm Birleşmiş Milletler Genel Kurul üyelerinin ön koşulu olması gerektiğini söyledi.
Erdoğan, bunun sadece Türkiye'nin meselesi olmadığını vurgulayarak, "Niçin 5 ülkenin dudakları arasında? Şu anda Birleşmiş Milletler'de 196 üye görünüyor, niye onların dudakları arasına sıkışsın da 191 ülke oradan çıkacak bir cevabı beklesin? İşte bakın birçok sorun çözülebiliyor mu?" değerlendirmesinde bulundu.
Suriye, Filistin, Kudüs, Arakan, Keşmir sorunlarının çözülemediğini dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hepsi arka arkaya. Bakıyorsunuz Birleşmiş Milletler bu işleri çözme makamı olduğu halde çözemiyor. Bir İsrail meselesini çözemiyor. Sene 1948 geldiğimiz yer ortada ki gündemime de gelecek bu. Bakın bir İsrail konusunu Birleşmiş Milletler hala çözememiştir. Birleşmiş Milletler'in aldığı kararları İsrail kabul etmiyor, bitiyor iş. Bunun cevabını versinler bize. 1948'deki İsrail aynı toprakları olarak söylüyorum aynı İsrail midir? O zamanki İsrail, şu andaki Filistin'dir, şu andaki Filistin de maalesef her an burayı bile kaybetme durumuyla karşı karşıyadır. İşte şimdi de biliyorsunuz malum seçimde de durumu kaybetmiş olan zat ne yaptı? Batı Şeria ile ilgili uyduruk bir kampanya yürüttü ve bu kampanyanın bedeli de ortaya çıktı. Öyle bir şey olamaz. Bunu işte Birleşmiş Milletler'in çok kararlı bir şekilde uygulamaya koyması lazım. İsrail'in ağzından bir laf çıktığı zaman o Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinde kabul görmemeli. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de beşte 5 icabında böyle bir kararı reddetmeli, etmeli ama bir tanesi savunduğu zaman mesele bitiyor."
İdlip konusu
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir gazetecinin "Rusya ve Çin'in, BM Güvenlik Konseyi'nde İdlip tasarısını veto etmesiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?" sorusuna da şu yanıtı verdi:
"İdlip tasarısında şu anda böyle bir ret bizim aramızda yaptığımız görüşmelerde söz konusu değil. BM Güvenlik Konseyi'nde yeni bir gelişme olduysa bilemiyorum ama bizim Ankara Zirvesi'nde Sayın Putin, İran üçlü olarak bizler orada açıklamamızı yaptık. İdlip ile ilgili yapmış olduğumuz açıklama tamamiyle bir ateşkese dayalı bir açıklamaydı. Yani bu konuda da Çin'in bizim bu zirve açıklamasına aykırı bir açıklama yapacağına ihtimal vermiyorum. Buradaki dayanışmamız farklı ve Amerika'nın dahi buraya aykırı bir şey yapacağını düşünmüyorum. Koalisyon güçlerinin buraya aykırı bir beyanda bulunacağına ihtimal vermiyorum. Çünkü yaptığımız ön görüşmelerde, biliyorsunuz yine bir İstanbul Zirvesi yaptık. Makron, Merkel, Putin, ben dörtlü yaptığımız zirve bunların hepsi son Ankara Zirvesi ile mütenasip uyumlu olan müzakerelerdir. Sayın Putin ile Ankara'da görüştük ama diğerleriyle de Amerika'da görüşmelerimiz olacak. Böyle bir sıkıntı yaşayacağımıza ihtimal vermiyorum."
Cumhurbaşkanı Erdoğan ABD'ye gitti
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Havalimanı Devlet Konukevi'ndeki basın toplantısının ardından, saat 14.15'te "TC-TRK" uçağıyla New York'a hareket etti.
Erdoğan'ı, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mustafa Varank, Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Fatma Betül Sayan Kaya, İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul Emniyet Müdürü Mustafa Çalışkan, AK Parti Milletvekili Ahmet Hamdi Çamlı, AK Parti İstanbul İl Başkanı Bayram Şenocak ve diğer ilgililer uğurladı.
Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan, İletişim Başkanı Fahrettin Altun ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın da ABD'ye gitti.
Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2019, 22:59