‘Cennet çocukları’ olarak görürüz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, engelli vatandaşların ve devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi kura töreninde yaptığı konuşmada, “Vatandaşını güven ve huzur içinde tutmayan, çalışması, üretmesi, refahını yükseltmesi için imkân sağlamayan devlet bizim nazarımızda devlet değildir. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla, her vatandaşımıza, ama özellikle engelli, yaşlı, çocuk, kadın gibi dezavantajlı kesimlere tüm gücümüzle, tüm imkânımızla sahip çıkıyoruz” dedi.

‘Cennet çocukları’ olarak görürüz
banner127

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, engelli vatandaşların ve devlet korumasından yararlanmış gençlerin kamu kurumlarına yerleştirilmesi kapsamında düzenlenen kura törenine katıldı. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen törende Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir konuşma yaptı.

Yapılan kura ile ataması gerçekleştirilen 2504 engelli ve 3274 devlet korumasından yararlanmış gence, görev yerlerinin hayırlı olması temennisinde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu yerleştirmede ilk defa devlet korumasındaki gençlerin; öğretmenlik, mühendislik ve hemşirelik gibi unvanlara da atandığına dikkat çekti.

“ENGELLİ KAMU GÖREVLİSİ SAYISI 56 BİNİ AŞTI”

Bugünkü atamayla birlikte engelli kamu görevlisi sayısının 56 bini aştığını, atanan engelli çalışanların özel durumları sebebiyle kurum içinde ve iller arasında yer değiştirmelerinin sağlandığını aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, engelli çocukları olan kamu çalışanlarına çocuk yardımının yüzde 50 artırımlı ödendiğini söyledi.

Geçmişte sıkıntı ve şikâyet kaynağı olan engelli raporları konusundaki sorunları çözdüklerini ve kamuya ve özel sektöre ait merkezlerde 23 bin engelli bireye yatılı bakım hizmeti sunulduğunu da sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Biz engelli evlatlarımızı ‘cennet çocukları’ olarak görürüz. Engellerin evlatlarımızın zihinlerinde veya uzuvlarında değil, onları eksik olarak gören kalplerde olduğuna inanıyoruz” diye konuştu.

Devlet korumasından yararlanan çocuklara en iyi bakımı ailelerinin yapacağı anlayışından hareketle, 122 bin çocuğun bakımı için ailelerine 826 lira, koruyucu aile yanında bakılan 6423 çocuğun her biri için 1350 lira destek sağlandığı bilgisini veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, toplamda 143 bin çocuğun devlet korumasında büyümesinin, eğitim görmesinin ve hayata atılmasının sağlandığını hatırlattı.

“SAHİPSİZ KALMIŞ HER ÇOCUĞUN ANNESİ DE BABASI DA DEVLETTİR”

Çocuklara daha iyi hizmet verebilmek için Mobil Sosyal Hizmet Birimleri projesini hayata geçirerek artık çocukların sorunlarına daha hızlı ve daha etkin, bir şekilde müdahale edilebileceğini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Her ne şekilde olursa olsun, bu ülkede sahipsiz kalmış her çocuğun annesi de, babası da devlettir” diye ekledi.

“GARİBİNE VE MAĞDURUNA SAHİP ÇIKMAYAN DEVLET, DEVLET DEĞİLDİR”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin devamında şunları söyledi: “Esasen, bizim kültürümüzde devletin babalığına dair de, analığına dair de çok güçlü vurgular vardır. ‘Devlet Baba’ gücü ve kudretiyle, ‘Devlet Ana’ da şefkatiyle merhametiyle vatandaşını sarar, sarmalar, korur, yaşatır. Yetimine, garibine, mağduruna, mazlumuna sahip çıkmayan devlet, bizim gözümüzde devlet değildir. Aynı şekilde, vatandaşını güven ve huzur içinde tutmayan, çalışması, üretmesi, refahını yükseltmesi için imkân sağlamayan devlet de bizim nazarımızda devlet değildir. ‘İnsanı yaşat ki devlet yaşasın’ anlayışıyla, her vatandaşımıza, ama özellikle engelli, yaşlı, çocuk, kadın gibi dezavantajlı kesimlere tüm gücümüzle, tüm imkânımızla sahip çıkıyoruz. Engellilerini, öksüzlerini, yetimlerini, kimsesizlerini hoşnut edenlerin, aynı zamanda Rabbimizi de hoşnut ettiğine inanıyoruz.”

‘Önce insan’ anlayışıyla hayata geçirdikleri reformlar sayesinde, bugün Türkiye’nin, dünyanın en gelişmiş sosyal güvenlik sistemine, sosyal hizmetlerine ve sosyal yardım şemsiyesine sahip devletlerinden biri hâline geldiğini kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, önümüzdeki dönemde, ülkede tek bir sahipsiz vatandaş, muhtaç insan kalmayıncaya kadar çalışmalarını sürdüreceklerini belirtti.

“KENDİMİZLE BİRLİKTE DOSTLARIMIZ VE KARDEŞLERİMİZİN DE SORUMLULUĞUNU TAŞIYORUZ”

Türkiye’nin geçen 16 yıldaki başarı hikâyesinin, sadece milletin kazanım hanesine yazılmakla kalmadığını; bu başarının bölgede ve dünyada yüzlerce milyon insan için de bir umut olduğunu vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Zalimlerin pençesi altında inleyen mazlumlar, Türkiye’nin dik duruşuna, yükselişine, vakarına bakarak bir silkiniş, bir diriliş heyecanına kapılmışlardır. Yokluk, yoksulluk, yoksunluk içinde kıvranan garipler, ülkemizin geldiği refah seviyesini kendilerine örnek almışlardır” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, özgürlük kavgası veren pek çok toplumun, Türkiye’nin yedi düvele karşı yürüttüğü mücadeleden aldıkları feyzle cesaretlendiğini söyledi ve şunları ekledi: “Medeniyetleri ve kültürleri sürekli örselenen nice halklar, milletimizin kendi özünü koruyarak küresel düzeyde kendini gösterebilme kabiliyetini görerek rahatlamışlardır. Türkiye’nin ‘Dünya 5’ten büyüktür’ itirazı, uluslararası platformlarda oluşan statü karşısında kendini çaresiz hisseden ülkelere özgüven aşılamıştır. Siyasetten ticarete, teknolojiden sanata kadar tüm alanlarda attığımız her yeni adımla, kendimizle birlikte dostlarımızın ve kardeşlerimizin de sorumluluğunu üzerimizde taşıdığımıza inanıyoruz.”

Bu sorumluluğun gereğini yerine getirmenin ilk şartının; ‘kim olduğunu unutmamak’, ikinci şartının ise ‘birlik ve beraberliğe sıkı sıkıya sarılmak’ olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün İslam dünyasına bakıldığında nerede bir acı, bir gözyaşı ve zulüm varsa, gerisinde o toplumların kendi eksiklerinin, yanlışlarının ve dağınıklığının olduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Dünyayı inim inim inleten zalimler, güçlerini ellerindeki silahlardan, kasalarındaki paralardan değil, asıl karşılarındaki işte bu manzaradan alıyorlar” değerlendirmesinde bulundu.

“TÜRKİYE, BÖLGESİNDE VE DÜNYADA HEP ADALETİN PEŞİNDE GİDEREK BAŞARIYA ULAŞTI”

Türkiye’nin, bölgesinde ve dünyada hep hakkın, haklının ve adaletin peşinde giderek başarıya ulaştığının altını çizen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bugün Suriye’de yaşanan zulmün tek sebebi, Suriye halkının kimi yerde Sünni diyerek Şii diyerek, kimi yerde Arap diyerek, Kürt diyerek, Türkmen diyerek paramparça edilmiş olmasıdır” vurgusunda bulundu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, aynı durumun; Irak, Yemen, Libya, Somali ve diğer kan ağlayan coğrafyalar için de geçerli olduğunu dile getirdi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Esaretin de sefaletin de sebebini kendi içimizde aramadıkça, bu manzarayı değiştiremeyiz. İşte bunun için Suriye’deki Arapların güvenliği ve huzurunu kendi meselemiz olarak görüyoruz. Kürtlerin sorununu kendi meselemiz olarak görüyoruz. Biz şu anda Suriye’de niye varız? Oradaki Arap kardeşlerimizin özgürlüğünü kendilerine iade için. Kürt kardeşlerimizin özgürlüğünü kendilerine iade için. Terör örgütlerinin değil, onun için aradayız. Türkmenler zaten öz kardeşlerimiz, elbette onların güvenliği ve huzuru bizim meselemizdir. Suriye Araplarını DEAŞ’ın eline bırakmadığımız gibi, Suriye Kürtlerini de PKK-PYD’nin zulmüne de terk etmeyeceğiz. Aynı şekilde Arap kardeşlerimizi PKK-PYD’nin eline terk etmeyeceğiz.”

“SURİYE MESELESİ, ÖZGÜRLÜK VE TOPRAK BÜTÜNLÜĞÜ MESELESİDİR”

Bugüne kadar evlerine dönen 300 bine yakın Suriyelinin, sadece Türkiye’nin güvenli hâle getirdiği bölgelere gittiğine dikkat çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Demek ki, Suriye’de mesele Arap meselesi, Kürt meselesi, Türkmen meselesi değildir. Suriye’de mesele özgürlük meselesidir, Suriye’nin toprak bütünlüğü meselesidir. Suriye’de bir tarafta rejimiyle, DEAŞ’ıyla, PKK-PYD’siyle zalimler; diğer tarafta tesis ettiği huzur ve güven iklimiyle, adaletiyle, merhametiyle, getirdiği hizmetlerle Türkiye vardır. Denklem işte bu kadar basittir” sözlerine yer verdi.

Bu farkın; mültecileri Akdeniz’in karanlık sularına veya jiletli tel örgülerin önlerine mahkûm edenlerle; onlara sınırlarını açan, ekmeğini bölüşen Türkiye farkı kadar açık ve net olduğunu kaydeden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Bir kez daha tekrar ediyorum, zalimi başarılı kılan kendi gücü değil, karşısındakilerin zaaflarıdır. Buradan tüm milletime, kalbi bizimle olan tüm dostlarımıza sesleniyorum: Gelin bir olalım, iri olalım, diri olalım, hep birlikte kardeş olalım, böylece tüm zalimlerin üstesinden gelelim” çağrısında bulundu.

“ÖNÜMÜZDEKİ DÖNEMDE MİLLETİMİZİ DAHA BÜYÜK HİZMETLERLE BULUŞTURACAK, ÜLKEMİZİ DAHA İLERİYE TAŞIYACAĞIZ”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: “Biz kendi aramızda birliğimizi, beraberliğimizi, kardeşliğimizi inşallah güçlü tutacağız, sürekli yükselteceğiz ki, diğer mazlumlar arkamızdan gelsin. Bunun için siyasi hayatımız boyunca hep milleti, milletin tercihlerini, millî iradeyi, yani demokrasiyi önde tuttuk. Milletimizin beklentilerini, hayallerini, taleplerini emir telakki ettik. Siyaseti, milletin hâkimi değil, hadimi olmak gayesiyle yaptık. Belediye başkanlığından başbakanlığa ve cumhurbaşkanlığına kadar üstlendiğimiz tüm görevleri bu anlayışla yürüttük, yürütüyoruz. İnşallah önümüzdeki dönemde milletimizi her alanda daha büyük hizmetlerle buluşturacak, ülkemizi daha ileriye taşıyacağız.”

Bu çerçevede engelli vatandaşları ve devlet korumasındaki gençleri yeni imkânlara kavuşturmak için çalışacaklarını sözlerine ekleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, ataması yapılan engelli vatandaşlara ve devlet korumasındaki gençlere yeni işlerinin hayırlı olmasını diledi, bu çalışmaların hayata geçirilmesinde emeği ve katkısı olanlara teşekkür etti.

Güncelleme Tarihi: 24 Aralık 2018, 19:59
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30