Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, NATO Zirvesi'nin ardından düzenlediği basın toplantısında, bugün yapılan görüşmelerin ülkeler başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diledi.
Küresel ekonomi ve güvenlik mimarisinde köklü değişimlerin yaşandığı bir dönemden geçildiğini belirten Erdoğan, bölgesel aktörlerin karar alma süreçlerindeki etkisi ve ağırlığının günden güne arttığını söyledi. Son 1,5 yıldır insanlığın gündemini belirleyen koronavirüs salgınının bu değişim sürecini daha da hızlandırdığını dile getiren Erdoğan, yüzyılın en büyük sağlık krizi olarak nitelenen salgının, küresel sistemdeki açıkları ve yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne serdiğini vurguladı.
Erdoğan, salgının yansımalarını hayatın hemen her alanında görmenin mümkün olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Ekonomiden ticarete, toplumsal hareketlerden kamu güvenliğine kadar çok geniş bir yelpazede salgının artçı sarsıntılarına şahit oluyoruz. Salgınla beraber istikrarsızlığın, İslam ve yabancı karşıtı ırkçı akımların dünyanın farklı köşelerinde yaygınlaştığını görüyoruz. Demokrasi ve demokratik değerler yara alırken sorun çözme mekanizmaları işlerliklerini kaybediyor. Uluslararası toplum tarafından terk edilmiş olma düşüncesi bilhassa sistemin çeperinde yer alan yoksul ülkeleri içe kapanmaya sürüklüyor. Salgınla beraber ekonomileri iyice kötüleşen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere yönelik yardımların şarta bağlanması, adalete ve hakkaniyete olan inancı da aşındırıyor. Küresel ekonominin toparlanma ihtiyacı en üst safhadayken özellikle gelişmiş ülkelerin korumacı tedbirlere başvurması salgın kaynaklı ekonomik sorunların derinleşmesine sebep oluyor."
"Hem belirleyiciliği hem üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır"
"Herkes güvende olana kadar hiç kimsenin güvende olamayacağı" gerçeğiyle bir kez daha yüzleşildiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Dünyanın içinde bulunduğu bu manzara bize NATO'nun da üzerine inşa edildiği ittifak ve dayanışma ruhunun önemini göstermiştir. Küresel istikrarın muhafazasında NATO'nun hem belirleyiciliği hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır. Üye devletler kurucu ilkelerine sahip çıkmalı ve ittifakı güçlendirmelidir. Akdeniz'den Karadeniz'e, Avrupa'dan Asya'ya kadar NATO'nun sağladığı güvenlik şemsiyesine ihtiyaç duyulan her yerde ittifak aktif rol üstlenmelidir. Dönem, sorumluluktan kaçma değil elini taşın altına koyma dönemidir. Bilhassa NATO'nun küresel sınamalar karşısında daha etkin inisiyatifler üstlenmesi gerekmektedir."
Erdoğan, zirve vesilesiyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden ile az evvel bir araya geldiklerini belirterek, "NATO Brüksel Zirvesi'ni küresel ölçekte kritik hadiselerin yaşandığı işte böyle bir atmosferde gerçekleştirdik. İttifakın önümüzdeki 10 yıllık yol haritasını teşkil edecek NATO 2030 sürecine ilişkin önemli kararların alındığı Zirvemizi tamamladık. Zirve toplantımızda NATO'nun güvenliğine yönelik tehdit ve meydan okumalar hakkında stratejik düzeyde görüş alışverişinde bulunduk." diye konuştu.
"NATO'yu askeri bakımdan daha muhkem hale getirirken siyasi boyutunu da tahkim edecek adımların atılması yönünde kararlar aldık." ifadesini kullanan Erdoğan, stratejik konseptin günün şartlarına uygun olarak güncellenmesi sürecini başlatan kararı da onayladıklarını bildirdi.
"İyi terörist, kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayış mevcudiyetini koruyor"
İttifakın yeni tehditlere mukavemet edebilmek amacıyla kendisini adapte ederken güvenliğin bölünmezliği, dayanışma ve beraberlik başta olmak üzere temel ilkelerinden taviz vermemesi gerektiğini vurguladıklarını dile getiren Erdoğan, "Terörle mücadele başta olmak üzere Türkiye'nin önceliklerini, hassasiyetlerini ve haklı beklentilerini müttefiklerimizin dikkatine sunduk ancak burada üzülerek bir hususun altını çizmek istiyorum, terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan, iyi terörist, kötü terörist sınıflamasına giden çarpık anlayış mevcudiyetini ne yazık ki koruyor. Böyle ikircikli bir tavrın terörü yok edemeyeceği, bilakis terör örgütlerine cesaret vereceği açıktır." diye konuştu.
Erdoğan, bir terör örgütünün eliyle diğerinin yok edilemeyeceğinin ortaya çıktığını, DEAŞ tehdidinin yeni isimler altında varlığını sürdürmesinin, terörle mücadelede rehavet ve çifte standardın yeri olmadığını gösterdiğini vurguladı.
Türkiye'nin DEAŞ'a karşı göğüs göğüse mücadele ettiğine, Suriye'nin kuzeyinden bu örgütün sökülüp atılmasını sağlamış tek NATO müttefiki olduğuna işaret eden Erdoğan, "Sınır ötesi operasyonlarımız sayesinde 8 bin 200 kilometrekareden fazla alanı terörden arındırdık. İdlib'de tesis ettiğimiz güven atmosferiyle yeni bir insani trajedinin ve büyük bir göç dalgasının önüne geçtik. Son günlerde İdlib'e yönelik hem rejim hem PKK/YPG kaynaklı saldırıların yoğunlaşması bu bölgeyi tekrar kaosa sürüklemeyi amaçlamaktadır." dedi.
Erdoğan, cumartesi günü Afrin'deki Şifa Hastanesini hedef alan YPG/PYD terör örgütünün 14 masumu katlettiğini, 32 sivili de yaraladığını anımsatarak, şöyle konuştu:
"Sadece bu terör eylemi bile müttefik silahlarıyla donatılan, yöneticileri kimi ülkelerde kırmızı halılarda ağırlanan bu örgütün kanlı, kirli ve çirkin yüzünü göstermeye kafidir. Gerek zirve hitabımızda gerekse ikili görüşmelerimizde PKK/PYD'ye verilen desteğin artık sonlandırılması gerektiğini açıkça dile getirdik. Terör örgütleriyle mücadelemizin yanı sıra Suriye'nin bir terörist yetiştirme kampına dönüşmesinin de önüne geçmeye çalıştık. Bugüne kadar 9 bine yakın yabancı terörist savaşçı yakaladık ve ülkelerine geri gönderdik. Ayrıca çatışma bölgeleriyle bağlantılı olduğu tespit edilen 100 bini aşkın terörist şüphelisine ülkemize giriş yasağı koyduk."
Türkiye tarafından yakalanıp kaynak ülkelere teslim edilen teröristlerin bugün hiçbir tahkikata uğramadan ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşabilmesinin, hatta kimi ülkelerde terör eylemi yapabilmesinin büyük bir zafiyet olduğunun altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Türkiye, sadece PKK/PYD, FETÖ ve DEAŞ ile mücadelesinde değil yabancı terörist savaşçıların engellenmesine yönelik çabalarında da tek başına bırakılmıştır. Daha vahimi ülkemiz Suriye mahreçli düzensiz göç yükünün neredeyse hepsini yalnız başına omuzlamak mecburiyetinde bırakılmıştır. Yaklaşık 10 yıldır 3,6 milyon Suriyeliye sahip çıkan Türkiye'ye verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilmemiştir. Libya ve Suriye başta olmak üzere ittifakın inisiyatif almakta geç kaldığı tüm bölgelerde muhasımların etkinliğini artırdığı bir gerçektir. Meşru hükümetin daveti üzerine sağladığımız eğitim ve danışmanlık desteği hem Libya'nın uzun süreli bir iç savaşa sürüklenmesini engelledi hem de BM öncülüğündeki siyasi sürecin önünü açtı."
Husumetin yerini barışın, gerilimin yerini huzurun, istikrarsızlığın yerini kalıcı barışın alabileceği yeni bir dönemin kapılarının aralandığını ifade eden Erdoğan, "Ülkemizin sınırları dışında yürüttüğü müttefiklerimizin güvenliğine de katkı sunan operasyonlarına ittifak tarafından güçlü destek verilmesi bu bakımdan tercihten öte zorunluluktur. Temennimiz tüm müttefiklerimizin sığ siyasi hesapları artık bir yana bırakıp Türkiye ile tam bir dayanışma sergilemesidir." diye konuştu.
Biden ile görüşme
Zirve vesilesiyle Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Joe Biden ile bir araya geldiklerini hatırlatan Erdoğan, uzun yıllara dayalı dostluklarının bulunduğu Biden ile gündemlerinde yer alan konularla ilgili kapsamlı görüş alışverişinde bulunduklarını aktardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Hem görüş ayrılığı yaşadığımız meseleleri hem de ortak çıkarlara sahip olduğumuz alanlardaki iş birliği imkanlarını yapıcı bir yaklaşımla ele aldık. Etkin iş birliğine ihtiyaç duyduğumuz coğrafyalarda yapacağımız ortak çalışmaları Sayın Biden ve ekibi ile görüştük. Türkiye bu bölgelerde aldığı inisiyatiflerle DEAŞ'la mücadeleye destek vermenin yanında NATO'nun sınırlarının ve müşterek çıkarlarımızın da savunucusu olmuştur. Bu görüşmede salgın sonrası ortaya çıkacak yeni fırsatları da dikkate alarak aramızdaki ekonomik potansiyelin tam anlamıyla hayata geçirilmesi için atılabilecek adımları değerlendirdik. İki müttefike ve stratejik ortağa yakışır şekilde doğrudan diyalog kanallarını etkin ve düzenli şekilde kullanma hususunda mutabık kaldık."
İki ülke arasındaki mevcut ikili iş birliği ve bölgesel istişare mekanizmalarının yeniden canlandırılması gerektiğinin altını çizdiklerini vurgulayan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Neticede son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Her alanda karşılıklı saygı ve çıkara dayalı verimli bir iş birliği döneminin başlaması noktasında güçlü bir iradenin olduğunu görüyorum. Sayın Biden'la önümüzdeki dönemde bu hedefler doğrultusunda iş birliğimizi artıracağız. Türkiye-Amerika Birleşik Devletleri ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını, tam tersine iş birliği alanlarımızın sorun başlıklarından daha geniş ve zengin bir görünüm sergilediğini düşünüyoruz. Avrupa-Atlantik coğrafyasının barış, refah ve güvenliğine büyük katkı yapmış olan Türkiye ile Amerika Birleşik Devletleri'nin bundan sonra da aynı hassasiyetle çalışmalarını yürüteceğine inanıyoruz."
Zirve kapsamında bir diğer görüşmeyi de Birleşik Krallık Başbakanı Boris Johnson ile yaptıklarını hatırlatan Erdoğan, "Görüşmemizde dost, müttefik ve stratejik ortak olarak ikili ve bölgesel düzeydeki iş birliğimize verdiğimiz önemi ve bunun sürdürülmesine yönelik irademizi karşılıklı olarak vurguladık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Salgın boyunca video konferans marifetiyle sıklıkla konuştuğum Şansölye Merkel'le bu kere yüz yüze görüşerek ikili ve bölgesel konularda kapsamlı bir fikir teatisi gerçekleştirdik." ifadesini kullandı.
"Araya birilerini sokmamızın anlamı yok"
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis ile görüşmelerinde yeniden canlandırdıkları diyalog mekanizmalarının sürdürülmesini kararlaştırdıklarını dile getiren Erdoğan, "Sayın Başbakan'la ülkelerimiz arasında pozitif gündemi destekleyecek adımların karşılıklı olarak atılması hususlarında da fikir birliğine vardık. Hatta biz görüşmelerimizi ikili olarak yapalım ve daha da ilerisi biz görüşmelerimizi gerekirse özel hattan yapmak suretiyle araya birilerini sokmamızın anlamı yok kararına vardık." şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İspanya Başbakanı Pedro Sanchez ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile de bir araya geldiklerini belirterek, "Bu görüşmelerde de ikili ve bölgesel konularla Avrupa Birliği'ndeki gelişmeleri ele aldık. Kendileriyle diyaloğumuzu sürdürme hususunda mutabık kaldık." dedi.
Dün, Litvanya Cumhurbaşkanı Gitanas Nauseda ve Letonya Cumhurbaşkanı Egils Levits ile görüşmeler gerçekleştirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Bu görüşmelerde ikili ilişkilerimizin yanı sıra 24 Haziran'daki zirve öncesinde Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri konusunda da görüş alışverişinde bulunduk. Her iki lidere de Türkiye'nin, Baltıkların savunmasına olan katkısının süreceğini teyit ettik." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ile de dün verimli bir ikili görüşme gerçekleştirdiklerine işaret etti.
Zorlu Kovid-19 salgını şartlarında gösterdikleri başarılı ev sahipliği sebebiyle Belçika Hükümetine ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'e teşekkürlerini sunan Erdoğan, zirvenin hayırlara vesile olmasını diledi.
Türkiye-ABD ilişkileri
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye-ABD ilişkilerinde çözülemeyecek hiçbir mesele olmadığını, iş birliği alanlarımızın sorun başlıklarından daha geniş ve zengin görünüm sergilediğini düşünüyoruz. Afganistan'dan çıkmamız istenmiyorsa, diplomatik, lojistik, mali konularda ABD'nin bize vereceği destek büyük önem arz ediyor."
Kabil Havalimanı'nın güvenliğinin sağlanması
Erdoğan, Kabil Havalimanı'nın güvenliğinin sağlanmasına ilişkin, "Pakistan'ı yanımıza alma düşüncemizi, Macaristan'ı yanımıza alma düşüncemizi kendilerine (Biden) söyledik." dedi.
Macron ve İslam
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "(Fransa Cumhurbaşkanı Macron) 'İslam'a karşı olmam söz konusu değildir, bunu bir dost olarak size söylüyorum.' dedi." ifadesini kullandı.
Erdoğan-Miçotakis görüşmesi
Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirve kapsamında Yunanistan Başbakanı Miçotakis ile gerçekleştirdiği görüşmeye ilişkin, "Miçotakis ile güzel bir görüşme geçti. 'Gerek Ege gerek diğer bölgelerde olsun, üçüncü ülke veya kişileri bu işe karıştırmayalım' dedim." değerlendirmesinde bulundu.
Biden'a davet
Erdoğan, Biden ile görüşmesinde kendisini Türkiye'ye davet ettiğini belirterek, "İlişkilerin devamı açısından olumlu. Kendisini ayrıca Türkiye'ye davet ettim, gelebileceğini söyledi." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan Belçika'dan Azerbaycan'a gitti
Erdoğan, NATO Zirvesi ve ikili temasların ardından "TC-TUR" uçağıyla Azerbaycan'a gitti.
Erdoğan'ı Brüksel Melsbroek Havalimanı'ndan Türkiye'nin NATO Daimi Temsilcisi Basat Öztürk, Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Mehmet Kemal Bozay, Brüksel Büyükelçisi Hasan Ulusoy, Türk Askeri Temsil Heyeti Başkanı Tümgeneral İsmail Üner, Brüksel Başkonsolosu Umut Deniz ve diğer yetkililer uğurladı.
Erdoğan ile eşi Emine Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti Rize Milletvekili ve NATO Parlamenter Asamblesi Türk Grubu Başkanı Osman Aşkın Bak da Azerbaycan'a gitti.
Güncelleme Tarihi: 14 Haziran 2021, 23:35