GİTMEK BANA YAKIŞMAZDI
Eskişehirspor'da yeni sezon öncesi imza atması yılan hikayesine dönen isimlerden birisiydi İbrahim Halil Öner... Geçen sezon devre arasında kadar takımın gol umudu ve tek forvetiydi. Kendisine Süper Lig ekiplerinden teklifler geldiğini ancak Eskişehirspor’da kalmak istediğini belirten Öner, “Habersiz gitmek bana yakışmazdı” diyor. Genç forvet, sözleşmesinin yenilenmesinde yaşanan süreci ve önümüzdeki sezondan beklentilerini 2Eylül'e anlattı...
Sözleşme imzalaman neden uzun sürdü? O süreçte neler yaşandı?
"Kaan Ay döneminde beni çağırıp sözleşme uzatmak istediler. Bize ailemizle konuşmak için ve düşünmek için bir süre verdiler. Ben de ailemle konuştum, kafamda bir bütçe belirledim. Bunu yönetime ilettiğimde çok ters tepki aldım. Ben sadece kendi düşüncemi, isteklerimi ilettim. Bu benim en doğal hakkım. Sen kendi işinde maaş almazsan paranı istemez misin? Ya da iş görüşmesine gittiğinde maaşını sormaz mısın ne kadar alacağım diye. Bunu sorduğun zaman suçlu mu oluyorsun?"
Süper Lig'den teklifler aldım
"Başkan Kaan Ay sert mizaçlı bir insan. Bizimle de öyle konuşurdu. Ben yönetime karşı bir saygısızlık asla yapmadım. Onlar da bana karşı yapmadılar ama sert bir şekilde konuşuldu. Ben gitmek istemediğimi, Eskişehirspor'da kalmak istediğimi sürekli söyledim. Hatta milli takım kampında üç gol attığım maçtan sonra Süper Lig ekiplerinden bana ön protokol imzalatmak isteyenler oldu. Ben kulübün haberi olmadan etik olmaz dedim. Gelen teklifleri reddettim"
Kendimi burada buldum
"Ben bu kulüpte doğdum ve kendimi buldum. Bana teklif getiren ekiplere 'Kulübümün rızası olmadan gelmek istemiyorum' dedim. Bu teklif edenlerin ikisi Süper Lig ekibi, bir de 1. Lig ekibi vardı.  Ben böyle bir fırsat varken ve bunu reddetmişken, sırf hakkımı istedim diye suçlu gibi gözüktüm. Ben istediğim ücretten düştüm ama onlar hiç adım atmadı. Yalnızca Mehmet Şimşek ağbi benimle çok ilgilendi, sürekli konuştu.  Çok dobra bir insan kendisi. Neyse onu söyledi hep" 
Doğruyu söylemediler
“Kaan Ay benim 500 bin lira net para istediğimi söyledi. Böyle bir şey yok. Ben 500 bin lira garanti para istemedim. Herkes şahidimdir. Benim maç oynamadan garanti para almak gibi bir isteğim olamaz. Sözleşmede farklı maddeler vardır. Peşinat, maç başı vs. Ben de 24 yaşındayım, aileme bakıyorum, iki kız kardeşimi okutuyorum. Kaç yıldır bu formayı terletiyorum. Bunları istemek hakkımız değil mi? İsteseydim ön protokolü imzalardım 6 ay sonra da giderdim. Ben camiaya saygısızlık yapmak istemedim. Bana yakışmazdı”
Söylentiler hep asılsızdı
“Sonrasında Osman Taş, başkan olduktan 4-5 saat sonra beni aradı. Aynı gün içinde biletimi ayarladılar. Geldiğimde Osman Başkan yurt dışındaydı. Ayhan Taşçı ile görüştük. Olumsuz hiçbir şey yoktu ancak yine ilk görüşme olumsuz geçti diye söylentiler çıktı. Ben bunu anlamıyorum. Hep sustum, ağzımı bile açmadım. Ben Osman Başkan'ın gelmesini bekledim. Başkan bana git tatil yap dedi. O yüzden başkan yurt dışından gelene kadar ben de tatile gittim. Zaten benim tatilden dönüşümle başkanın yurtdışından dönmesi hemen hemen aynı tarihteydi”
Osman Taş yardımcı oldu
“Ben anlaşmak istemesem ailemin yanından buraya gelir miydim? Başkan Osman Taş geldikten sonra görüşmemiz bir saat bile sürmedi zaten. Hemen anlaşmayı imzaladık. Ben olanları, yaşadıklarımı anlattım. Sağ olsunlar bana çok yardımcı oldular. Ben burada uzun süre maaş almadan yaşadım. Ailemden kilometrelerce uzaktayım. Senede en fazla bir ya da iki kez görüşebiliyorum. İnan çok zor zamanlar geçirdim. Herkes ailesinin yanına gidiyor ben burada yalnız kalıyorum”
Hiç gitmek istemedim
“Ben zaten gitmek istemiyordum. Hiç istemedim. Geçen sezon 30 maç oynadım. İnan arayan da çok oldu. Sözleşmem bitmişti, arayan da çok oldu ama benim burasıyla bağım var. Ben ailemden öyle görmedim. Gözüm yükseklerde de değil. Ailem de burada kalmayı çok istiyordu. Gitmeye içim el vermedi. Burası bana yolun açık olsun deseydi anca öyle giderdim. Öbür türlü gitmek istemedim. Nihayetinde yeni sözleşme imzaladık ve yine istediğim yerdeyim”
Geçen sezon zaman zaman taraftar tarafında eleştirildin. Bununla ilgili olarak ne söylersin?
“Taraftarın tepkisi, eleştirisi çok normal… Sonuçta biz futbolcuyuz. İyi oynadığımız veya istesek de iyi oynayamadığımız maçlar oluyor. Ben geçen sezonun başında her şey daha belirsizken çok iyi hazırladım. Oynayacakmış gibi hazırlandım hep. Bana bir şans geldi, sezona da iyi başladığımı düşünüyorum. Bazı maçlarda bana verdikleri tepkiyi anlayabiliyorum ama onlar da beni anlasınlar. Olaya farklı gözle bakmamak lazım. Geçen sezonun ilk devresinde 17 maçın 17'sinde de 90 dakika oynadım. Biz de insanız. Kendi oyunumun dışına da çok çıkıyorum. Aslında ben forvetim işim ceza sahasında olmak ama ben takım için çıkıyorum. Gazişehir maçının sonunda yere yığıldım. Dalağım şişti. O maçtan puan alalım da ne olursa olsun diye sahaya çıkıyordum”
"Elazığ maçından sonra hüngür hüngür ağladım. O maçta iki gol attım ama maçı kaybettik. Şimdi ben iki gol attım diye sevinecek miyim?"
Hüngür hüngür ağladım
“Benim bu sezon en çok üzüldüğüm hatta soyunma odasında hüngür hüngür ağladığım maç Elazığspor maçıydı. O maçta iki gol attım ama maçı kaybettik. Şimdi ben iki gol attım diye sevinecek miyim? Takımı düşünmemek olur mu? Futbolda doğru olan bence bu değil. Takım için mücadele edeceksin. Ben gol attığım zaman takım yenildiyse bunun bir anlamı kalmıyor ki. Bu bireysel bir oyun değil. Fuat hocamın söylediklerini yapmaya çalışıyoruz. Geçen sezon tecrübesiz bir takımdık. Olgun bir oyun beklenemezdi bizden mücadeleyle kazandık” 
Sezon içinde inişli çıkışlı bir grafik sergiledin. Bunu neye bağlıyorsun?
“Sezon sonuna doğru vücudumuz yıprandı. Genel olarak herkeste bir düşüş vardı ama ben forvette olduğum için en çok ben göze battım. Herkeste bir çöküş oldu. Herkes benden skor bekliyordu ama dedikleri gibi olmuyor. Tekrar söylüyorum beni eleştirmek en doğal hakları, buna bir şey diyemem. Saygı duyarım. Biraz da bizim tarafımızdan bakmaları lazım. Yarın en çok alkışlayanlar da taraftar olacaktır. Onların ne kadar fedakar bir taraftar olduğunu herkes biliyor”
Polonya kampından biraz bahseder misin? Kamp nasıl geçti?
“Polonya kampında eksiklerimiz vardı ama ortam olarak çok iyiydi. Herkes bir kez daha çok iyi kaynaştı. Takım olgusu çok iyiydi. Hep birlikte antrenman yapıp hep birlikte gezdik. Bu birliktelik çok önemliydi. Oranın havası da istediğimiz gibiydi. İnşallah bu birliktelik Afyon kampında da devam eder”
Önümüzdeki sezondan beklentilerin neler? Kendine bir gol hedefi belirledin mi?
“Benim beklentim takıma mümkün olduğu kadar katkı sağlamak. Ne kadar çok maç kazanırsak o kadar iyi olur. Ben 10 gol atsam takım yenildikten, puan alamadıktan sonra ne anlamı kalır? Ben yine atabildiğim kadar gol atmak istiyorum ayrı konu ama biz takım olarak başarılı bir sezon geçirelim istiyorum. Eskişehirspor başarılı bir sezon geçirirse taşlar yerine oturur. Geçen sezondan çok daha iyi olacağıma inanıyorum. Artık tecrübe kazandık, ligi biliyoruz”
Emre Güral'ın belirsizliği söz konusu. Eğer takıma dönmezse gözler yine senin üzerinde olacak. Bu üzerinde bir baskı yaratıyor mu?
“Emre ağbinin durumunu bilmiyorum ama bu durum bende bir baskı oluşturmuyor. Ben sorumluluk almayı severim. Dediğim gibi kimin gol attığı önemli değil. Ben kendime inanıyorum ve güveniyorum. Üzerimde bir baskı yok” 

---
Takımdaki en iyi arkadaşı: En iyi anlaştığım isim Mehmet Feyzi. 
Son izlediği film: Greta
Son okuduğu kitap: Yılmaz Vural - İnadım inat 
İdolü olan futbolcu: Semih Şentürk 
"Semih ağbinin bana çok katkısı oldu. Çok eğitici ve öğretici bir insan. Dönüp baktığımda iyi ki onunla aynı takımda bulundum. Her zaman da konuşurum. Türkiye'den Semih Şentürk'ün yeri bende çok başkadır. Bütün gençlerle ilgilenir, konuşurdu."
En büyük hayali: Eskişehirspor'da şampiyonluk yaşamak. 
"Porsuk kenarında bizi topladıklarında oraya şampiyon olarak çıktığımızı bir düşünsene! Allah nasip ederse o kutlamalara kupayla çıkmak şimdilik en büyük hayalim."
Oynamak istediği lig: Premier Lig
Oynamak istediği takım:  Liverpool