Eskişehirspor Teknik Direktörü Coşkun Demirbakan merak edilen soruları yanıtladı.Coşkun Demirbakan vermiş olduğu röportajda şu ifadeleri kullandı.
Ligde 26 tane daha maçımız var. Rakiplerimizden 10 puan gerideyiz ve kapanmayacak bir fark değil. Geçtiğimiz sezon bu takımın en önemli faktörü taraftarlardır. İkinci etken yöneticiler. Önemli etkenlerden birisi de ligde Karabükspor, Elazığspor ve Afyonspor gibi görece zayıf takımlar vardı. Rakiplerin başarısız performansı ve camianın kenetlenmesi ile Eskişehirspor ligde kaldı. Ortada başarılı bir takım varmış gibi kimse anlatmasın. Geçtiğimiz sezon ben de Adanaspor’u çalıştıyordum. Eskişehirspor’un ligde kalma yolundaki rakipleri olan Giresunspor’u, Afyonspor’u, Elazığspor’u hem de deplasmanlarda yendim. Karabükspor’u kimse saymasın. Onları bizde 4-0 yendik. Eskişehirspor geçtiğimiz sezon 35 puan toplamış. Saydığım takımların katkısı büyük. Tesadüfi galibiyetlerle, teknik taktikten uzak bir futbol anlayışı ile yakalanmış sonuçlar onlar. Bu sezon ligimizde bu şekilde görece zayıf takımlar yok. Üstüne bir de 9 puanımız silinmiş durumda. Geçtiğimiz sezon puan silme cezası uygulanmış olsa zaten düşülmüştü. Benim takımım kötü oynamıyor. Hatayspor, Karagümrük ve Akhisarspor maçlarında galibiyetleri getirebilecek, puanları kazandıracak fırsatlar yakaladık. Bunları değerlendiremedik.
Akhisarspor deplasmanında yediğimiz ikinci gole ne bir Teknik Direktör, ne bir yönetici, ne bir taraftar hiçbir şey yapamaz. Ön görülemeyecek bir gol yedik. İki tane oyununcun anlık olarak karar verememesi sonucu bu golü kalemizde gördük.Kabul ediyorum ilk yarı iyi oynamadık. İkinci yarıya çok iyi başladık. Beraberliği yakaladık. Öne de geçebilirdik.
Eskişehirspor’da hiçbir oyuncunun forması garanti değil. Emre Güral ile de o pozisyon hakkında gerekli konuşmaları yaptım.
Ben 34 yıldır bu işlerin içerisindeyim. Neler gördüm neler. Ben bu sezon bu şartlar altında u19 takımıyla da ligde kalırım. Ama bir şartım var. Taraftar taraftarlığını yapacak, yönetici yöneticiliğini. Biz zaten görevimizin başındayız. Herkes kendi görevini yapar ve birlik beraberlik havası yakalanırsa u19 takımı ile bile ligde kalırız. Tesadüfi galibiyetler bize çok şey kaybettirir. Futbol bir devamlılık oyunudur. Doğru kadroyu bulduğumuz zaman devamı gelecektir. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Ben meslek hayatımda “hocam şu futbolcuyu oynatma” diyen bir yönetici ile karşılaşmadım. Diyen olursa da cevabını alır. Benim Mevlüt Çelik’i oynatmamamdaki sebep şudur. Antrenman performansını yeterli görmüyorum. Diyarbakır’daki kupa maçında da beklediğim performansın çok altında kaldı. Bu nedenlerin dışında hiçbir neden yok.
Akhisar maçına 7-8 dakika kala soyunma odasına prim geldi. Biz sahaya çıkmaya hazırlanırken böyle bir şey yaşandı. Bu takım para gelse de gelmese de o sahaya çıkıp sonuna kadar mücadele edecekti. Oyuncularım paranın geldiğini maçın ardından öğrendiler. Ben spor psikolojine hakim bir insanım. Soyunma odasına para götürmek futbolcuyu aşağılamaktır. Futbolcularım paradan habersiz sahaya çıktı ve aslanlar gibi mücadele etti. Yönetimin iyi niyetini anlıyorum ama soyunma odasına para götürülmez.
Sezon devam ederken gelip bana ayrılmak istediğini bir futbolcu olursa hemen ayrılabilirsin derim. Bize Eskişehirspor’un manevi değerini taşıyabilecek, bu camia için mücadele etmeye hazır isimler lazım. Kafasında burayı bitirmiş bir oyuncuya lütfen burada kal diyecek değiliz.
Ülkemizde Gazişehir dışında hiçbir takımda yabancı antrenör çalıştırmıyor. Ülkemizdeki bu yabancı antrenör hayranlığını anlamış değilim ama yine de sorunuzu cevaplayayım. Yabancı Teknik Direktörler sadece sahanın içerisi ile ilgilenirler. Türkiye’de sadece sahanın içerisi ile ilgilenebilmeniz için dört dörtlük yürüyen bir sistemin içerisinde olmanız gerekir. Ülkemizde ekonomik problem olan o kadar çok kulüp var ki. Bu kulüplerin hiçbirisinde yabancı bir antrenör gelip başarılı olamaz. Jürgen Klopp gelsin de Eskişehirspor’u ligde bıraksın. Başarırsa ben kendisine altın madalya hediye edeceğim. Almanya’da, İngiltere’de, İspanya’da Teknik Direktörlük yapmaya ne var. Türkiye’de biz yerli antrenörler olarak şartlar ve olanaklar doğrultusunda başarılı olmaya çalışıyoruz.
Takıma üç gün izin verdim diye eleştiriliyorum. Dört günde izin verilir beş günde. Konumuz bu olmamalı. Bizim maçımız Pazar günü ve çalışmalarımıza Salı gününden başlıyoruz. Futbolcularımızın kafalarını toplamaları için, gidip ailelerini görmelerini istedim. Ruhsal olarak da bu futbolcuları dinç tutmamız gerekiyor. Şartlarımız belli. Kitaba bakarak Teknik Direktörlük yapmıyoruz çünkü o kitabı biz yazdık.