Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt, Türk Basınında sansürün kaldırılışının 113’üncü yıl dönümü nedeniyle bir mesaj yayınladı. Basının demokrasinin güvencesi olduğunun altını çizen Kurt, Türk Basınının tarih boyunca çeşitli dönemlerde baskı altına alınmaya çalışıldığına dikkat çekti.
Kurt, bu baskının her geçen gün daha da arttığını vurguladı.
Türk Basın tarihinde sansürün ortadan kaldırılışının ve istibdat yönetiminin sona ermesinin 113’üncü yıl dönümü olan 24 Temmuz’un Basın Bayramı olarak kutlandığını söyleyen Kazım Kurt, “24 Temmuz, Osmanlı İmparatorluğunda İkinci Meşrutiyetle (1908) birlikte basından sansürün ilk kez kaldırılışını simgeliyor.
Gazeteciler için önemi çok büyük. O gün gazeteciler, yayıncılar olağanüstü bir dayanışma göstererek gazetelerine, matbaalarına görevlerini yapmaya gelen sansür memurlarını içeriye sokmadılar ve ertesi gün ilk kez gazeteler sansürsüz yayınlandı. 24 Temmuz, meslek örgütlerince 1971’e kadar basın bayramı olarak kutlandı. 1971 darbesinden sonra ise Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetimi gazetecilere ve yayıncılara yönelik sıkıyönetim sansürü ve ağır baskılar karşısında 24 Temmuz’u bayram olmaktan çıkararak ‘Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’ olarak kabul ve ilan etti” diyen Kazım Kurt, mesajına şu sözlerle devam etti:
“Basın, demokrasinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan ‘Düşünceyi Açıklama ve Haber Alma Özgürlüğü’nün en temel aracıdır. Basın, demokrasinin yaşamasını ve gelişmesini sağlayan unsurların başında gelmektedir. Ancak, aradan 113 yıl geçmiş olmasına rağmen farklı şekillerde devam eden sansür, hala gazetecilerin görevlerini özgürce yapabilmelerinin önündeki en büyük engeldir. Hırsızların, katillerin, suç örgütü elebaşlarının serbest dolaştığı ülkemizde, gazeteciler yazdıkları nedeniyle müebbet hapis cezaları alıyor.
Türkiye’de 24 Temmuz, bir süre bayram olarak kutlanmış ancak 12 Mart muhtırasının ardından gazetecilere ve gazetelere konulan yasaklar nedeniyle bayram sözcüğü kaldırılmıştır. Bu güne ise özgür haberciliğe ket vurma alışkanlığı miras kalmıştır. Günümüzde gazeteciler ve gazeteler tek sese biat etmeye zorlanıyor, gazeteler adeta tek elden çıkarılıyor. Tek sese biat etmeyen, bir elin parmaklarını geçmeyecek sayıda kalan gazeteler ise para cezaları ve ceza davaları ile zapturapt altına alınmaya çalışılıyor. Bizlere düşen görev ise, ‘özgür basın’ geleneğini canla, başla devam ettirmeye çalışan bu gazetelere sahip çıkmak.
Son olarak, bu cenderenin içinde yaşam savaşı veren gazetecilere Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün “Basın hürriyetinden doğan mahsurların yegâne izale (yok etme) vasıtası yine basın hürriyetidir” sözlerini anımsatmak istiyorum. Ben, bu duygu ve düşüncelerle tüm basın emekçiklerinin Geleneksel Gazeteciler Günü ve Basın Özgürlüğü için Mücadele Günü’nü kutluyor, onlara özgürce mesleklerini yapabildikleri bir Türkiye ve dünya diliyorum.”