Türk Nöroloji Derneği Baş Ağrısı Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Sabahattin Saip, 12 Eylül Avrupa Migren Günü dolayısıyla yaptığı açıklamada, migrenin insanlık tarihi boyunca var olan bir sağlık sorunu olduğunu söyledi.
Migren vakalarının her toplumda, her bölgede, her yaşta görülmekle birlikte görülme sıklığı açısından farklılıklar gösterdiğini, cinsiyet açısından bakıldığında kadınlarda daha fazla migren vakasına rastlandığını dile getiren Saip, şöyle konuştu:
"Migrenin, ülkemizde bilimsel çalışma grubumuz öncülüğünde yapmış olduğumuz toplum bazlı çalışmada 16,7 oranında görüldüğü saptanmıştır. Bir başka deyişle her 5 kadından birinde, her 10 erkeğin birinde görülmektedir. Türk Nöroloji Derneği Başağrısı Çalışma Grubu olarak amacımız, öncelikle başta migren olmak üzere baş ağrıları konusunda tanı ve tedavi yaklaşımları konusunda meslektaşlarımıza sürekli eğitim vermek ve güncellemektir. Diğer bir amacımızda halkı bilinçlendirmek ve farkındalık yaratmaktır. Böylece doğru tanı ve tedavi yaklaşımlarına ulaşımlarını sağlamaktır. Bu amaçlara yönelik olarak kısa bir süre önce Sağlık Bakanlığı ile ortak bir tanı ve tedavi protokolü hazırladık ve yayınlandı."
"Migreni anladıkça tedavi yaklaşımlarımız da değişmektedir"
Migrenin, ataklarla seyreden bir rahatsızlık olduğunu belirten Saip, "Ataklar belli bazı çevresel faktörler, yiyecekler ile tetiklenir. Bu nedenle hastaların özellikle tetikleyici faktörlerden uzak durmaları uygun olur. Düzenli bir yaşam, öğün atlamamak, uykusuz kalmamak, aşırı stresten uzak durmak, irrite edici yiyeceklerden kaçınmak temel yaşam biçimi olmalı. Ülkemizin her bölgesinde üniversite ve devlet hastahanelerinde uzman nörologlar görev yapmaktadır. Onlara başvurup tanı ve tedavi yardımı alabilirler." diye konuştu.
Prof. Dr. Saip, migrenin var olma nedeninin henüz tam olarak bilinemediğini ifade ederek, şöyle devam etti:
"Migrenin oluşmasıyla ilgili ve nedenler konusunda yoğun çalışmalar devam etmektedir. Genel olarak genetik yatkınlık zemininde, çevresel ya da kişinin içsel anlık değişkenlerine karşı refleks olarak ortaya çıkmaktadır. Migreni anladıkça tedavi yaklaşımlarımız da değişmektedir. Yeni ilaçlar kullanıma girmektedir. Uygun zamanda, kişiye özel ilaçların kullanımı temel yaklaşımdır."
"Migrende cerrahi ve akupunktur tedavisinin yeri yoktur"
Pek çok kimyasalı içinde barındıran ilaçların, baş ağrısına ve migrene neden olabildiğini işaret eden Saip, "Migren genel olarak ilaçlarla ve yaşam koşullarının düzenlenmesiyle kontrol altına alınabilir. İlaç tedavisi tek başına çözüm olmaz." değerlendirmesinde bulundu.
Türk Nöroloji Derneği Baş Ağrısı Çalışma Grubu Moderatörü Prof. Dr. Saip, şunları kaydetti:
"Aksine bilinçsiz ağrı kesici kullanımı, başlarda yüz güldürebilir ancak zamanla kısır döngü oluşur ve kendileri baş ağrısına neden olurlar. Ayda 5-6 adet ağrı kesiciden fazla kullanılmamalıdır. Böyle bir gidişat varsa mutlaka bir uzmana başvurulmalı ve destek alınmalıdır. Diğer önemli bir mesele daha vardır ki migrende cerrahinin ve akupunktur tedavisinin yeri yoktur. Bu yöntemlerin etkinliğini gösterir bilimsel, kanıta dayalı çalışma ortaya konulamamıştır."
Güncelleme Tarihi: 13 Eylül 2020, 14:52