2016 yılında açıklanan bir hükümet ihalesi ile iFlytek adlı bir şirket, 25 adet ses tanıma sistemini Uygur bölgesindeki Çin polisinin hizmetine sundu. Sistemin ABD üniversitelerinin iş birliği ile görüntüde bir sağlık hizmeti yazılımı olarak geliştirildiği ortaya çıktı.
Mayıs 2017 tarihinde yayınlanan WeChat blog yazısına göre, iFlytek şirketi Çin’in Uygur bölgesindeki hapishane idare bürosu ile “stratejik işbirliği anlaşması” imzaladı.
İnsan hakları aktivistleri, Çinli yetkililerin edindikleri yeni programlar ile ses tanıma ve anlamlandırma teknolojisine ulaştıklarını ve böylelikle Uygur Müslümanları üzerindeki baskıların artabileceği uyarısında bulunuyor.
iFlytek, Çin’in Uygur bölgesi veya ülkenin başka yerlerindeki güvenlik kurumlarıyla olan çalışmaları hakkında Reuters’a yorum yapmayı reddetti. WeChat aracılığıyla gönderilen açıklamada bir temsilci güvenlik gerekçesi ile detaylı bilgi veremeyeceğini söyledi. Açıklamada MIT'deki araştırmanın “güzel bir dünya için yapay zekanın geliştirilmesi” anlayışına dayandığını ve iFlytek'in “sosyal açıdan sorumlu bir şirket” olduğu söylendi.
‘Sağlık hizmeti’ görüntüsü verildi
Geçen yıl MIT, iFlytek ile üniversitenin üç araştırma projesinin yapılmasına yardımcı olmayı içeren beş yıllık bir anlaşma yaptığını açıklamıştı. Projenin yapay zeka ile ilgili olduğunun açıklanması, ses tanıma projesinin de buna dahil olup olmadığı sorularını akıllara getirdi.
MIT araştırmacılarından Randall Davis, geliştirilecek sistem ile kişilerde muhakeme yeteneği ve akıl sağlığının tespiti konusunda yapay zekanın kullanılacağını ve bunun bir sağlık hizmeti olduğunu söyledi. Davis, “Yüzünüzün görüntüsü sayesinde ne hakkında konuştuğunuzu ya da gerçekten ne istediğinizi anlayan bir sistem geliştiriliyor” dedi.
Davis her ne kadar bu sistemin sağlık hizmetlerinde kullanılacağını söylese de detaylar aktivistlerin işaret ettiği gerçekliğe işaret ediyor.
Yapay zeka ile Müslümanları sorgudan geçirecekler
Uluslararası aktivistler söz konusu sistemin Çin yönetimi tarafından toplama kamplarındaki Müslümanları sorgudan geçirmek amacıyla kullandığını ifade ediyor.
Çin'in İstanbul Başkonsolosu Cui Wei, Doğu Türkistan'daki Uygurların radikalize olduklarını savunmuş ve toplama kamplarında tutulan Uygurlar için, "Onların beyinleri hastalandı. Bu hastalığı tedavi etmek için o okulları kurduk." ifadelerini kullanmıştı.
Kampları ‘hastane’ olarak tanımlayan Çinli yetkililerin, ABD üniversiteleri ile ortaklaşa geliştirdiği ses tanıma ve anlamlandırma teknolojisini ‘sağlık hizmeti’ adı altında bu kamplarda kullandığı aktarıldı.
“Geçmişte kullandık, hala kullanıyoruz”
Kasım 2017’de, Çin’in Bilim ve Teknoloji Bakanlığı, 1999’da kurulan iFlytek firmasına sese bağlı yapay zeka alanında ulusal çapta bir ödül vermişti.
Devlete ait telekomünikasyon operatörü China Mobile, Nisan ayında yayınlanan 2018 yıllık raporuna göre yüzde 12,85'lik hissesiyle iFlytek'in en büyük hissedarı.
iFlytek şirketinin blogunda yer alan bilgilere göre, adı “Xinjiang iFlytek” olarak tercüme edilen başka bir iFlytek iştiraki, 3 Mayıs 2017 tarihinde insan konuşma ve adli belgelerinin yorumlanması ve çevrilmesi konusunda işbirliği yapmak için Xinjiang cezaevi idare bürosu ile stratejik bir anlaşma imzaladı.
Çin yönetimi, Reuters’ın belgelerden herhangi biri hakkında yorum yapma talebine cevap vermedi. Uygur bölgesinde bulunn cezaevi bürosu da yorum talebine cevap vermedi.
Sekiz polis departmanı ve Kamu Güvenliği Bakanlığı yetkilisi, iFlytek'in ses ile ilgili teknolojiyi geçmişte kullandıklarını veya halen daha kullanmaya devam ettiklerini doğruladılar.
Anhui eyaleti, Jixi İlçesindeki bir polis memuru olan Gao Kang, bölümünün 2015 yılında iFlytek sesli posta toplama ekipmanı aldığını ve hala kullandığını Reuters’a doğruladı.
Kang telefon görüşmesinde şu ifadelerde bulundu “Şüphelilerin veya yasaları çiğnemesinden şüphelenilen kişilerin, vaka işleme alanımıza girdiklerinde sesleri toplanır.”
“Bir milyon insan kamplarda tutuluyor”
İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün kıdemli bir araştırmacısı olan Maya Wang, kendisinin ve bir meslektaşının Mayıs 2018'de, Uygur bölgesinde bir karakola götürüldüğü ve kendisinden kayıt yaptığı anlaşılan bir makinenin önünde bir gazete okuması, bir şarkı söylemesi veya bir hikaye anlatmasının istendiğini söyledi. iFlytek bu anlatılanın kendi teknolojisi olup olmadığı konusunda yorum yapmayı reddetti.
Aktivistler, Çin'in Uygur bölgesindeki toplama kamplarında 1 milyondan fazla kişiyi tuttuğunu söylüyor. Çinli yetkililer, nüfusu izlemek için çeşitli biyometrik teknolojiler kullanıyorlar.
Çin yönetimi, eylemlerinin aşırıcılıkla mücadele gereği alınan önlemlerden ibaret olduğunu iddia ediyor.
Kuzey Amerika’da başka ortaklıklar
iFlytek şirketinin Kuzey Amerika'da başka işbirliklere girdiği tespit edildi. Ekim 2015’te, Kanada’da bulunan York Üniversitesi, iFlytek’in üniversiteye ait Lassonde Mühendislik Okulu’na, bir bilgisayar ve laboratuvar kazandırmak için 1,5 milyon dolar verdiğini açıkladı.
York Üniversitesi temsilcisi olan Yanni Dagonas, bir e-postada iFlytek’in 2015’teki bağışının var olan araştırmayı desteklediğini, araştırmanın sonuçlarının kamuya açık olduğunu ve araştırmanın ses tanıma teknolojisi ile ilgili olmadığını söyledi.
Rutgers Business School, 2017 yılının Nisan ayında, veri madenciliğini ve “iş zekasını” inceleyen ve kurulumu için 5 yıl boyunca çalıştıkları “Büyük Veri Laboratuarı” tesisi için iFlytek'ten 1 milyon dolar aldığını açıkladı.
2018 yıllık raporunda iFlytek, Princeton Üniversitesi ile “stratejik işbirliği” olarak adlandırdığı şeye yer vermişti. Yapılan açıklamaya göre ortaklık, uygulamalı ve hesaplamalı matematiği kapsamakta. Ancak söz konusu gönderi şirketin web sitesinde Çarşamba gününden bu yana erişilemez bir hale getirildi.
Güncelleme Tarihi: 28 Haziran 2019, 20:31