Pazar ve marketlerde denetimler artaracak

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Paket servis hariç olmak üzere, lokanta, restoran, pastane, berber, kuaför, nikah, düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet cafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri tüm iş yerlerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecektir" dedi.

Pazar ve marketlerde denetimler artaracak
banner127

Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Erdoğan, İzmir'de meydana gelen 6,6 büyüklüğündeki depremin İzmir'deki insanlarla birlikte 83 milyonun tamamını yüreğinden vurduğunu söyledi. 

Deprem anının hemen ardından devletin tüm imkanları ve ekipleriyle İzmirlilerin imdadına koştuğunu dile getiren Erdoğan, diğer şehirlerden alınan desteklerle arama kurtarma, enkaz kaldırma, hasar tespiti ve depremzedelere yardım çalışmalarının süratle yürütüldüğünü belirtti.

Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu ana kadar yükselen deniz suyu sebebiyle boğulan bir vatandaşımızla birlikte 110 kişinin enkaz altından cansız bedeni çıkartılmıştır. Yaralılarımızın sayısı 1027'dir. Bunların 883'ünün tedavisi tamamlanıp taburcu edilirken, 5'i ağır ve 12'si yoğun bakımda olmak üzere 144'ünün tedavisi sürmektedir. Arama-kurtarma çalışmalarıyla enkaz altından sağ çıkartılan kişi sayısı şu an itibarıyla 107'dir. Yıkıntıların altından sağ olarak çıkartılan her insanımız her evladımız bizi tarifsiz bir sevince boğarken ölü bedenlerin hüznünü de hep birlikte yaşıyoruz. Arama-kurtarma çalışmalarında enkaz altındaki son kişiye de ulaşılana kadar umudumuzu kaybetmeyeceğiz."

İlk depremin ardından bölgede 44'ü 4'ün üzerinde olmak üzere 1600'e yakın artçı sarsıntı kaydedildiğini, yükselen denizin Seferihisar'ın Sığacık Mahallesi'ni 1 metrelik suyun altında bıraktığını ifade eden Erdoğan, "Bu bölgedeki limanlarda bulunan 43 tekne karaya oturmuş bunlardan 40'ı kurtarılmıştır." dedi. 

Erdoğan, İçişleri Bakanlığının AFAD, polis, jandarma ve sahil güvenlik ekipleriyle Sağlık Bakanlığının UMKE ve hastaneleriyle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının tüm ekipleriyle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının destek personeli ile sahada olduğunu bildirdi. 

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Tarım ve Orman Bakanlığı ile ilgili diğer tüm kurumların imkanlarını depremzedeler için seferber ettiğini dile getiren Erdoğan, "Adalet Bakanlığımızın yakın takibi ile yargı, yıkılan ve ağır hasar gören binalarla ilgili soruşturmalara başlamıştır. Bölge belediyeleri de İzmir halkına yardım için her türlü gayreti göstermektedir. Milletimizin kara gün dostu Kızılay ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu İzmir halkına destek vermek için gece gündüz sahadadır." diye konuştu.

Depremle ilgili çalışmalar için çeşitli kamu kurumlarının 8 bin personeli ve 1200 aracının İzmir'de görevlendirildiğini belirten Erdoğan, şöyle devam etti:

"Evleri hasar gören veya evlerine girmek istemeyen depremzedeler için 2 bin 700 çadır kurulmuş, yeteri kadar battaniye ve diğer ihtiyaç malzemesi gönderilmiştir. Halihazırda faal olan 11 bin kişi kapasiteli çadır kentlerde 6 bin 700 civarında vatandaşımız barınıyor. Bu kapasiteyi ihtiyaca göre istediğimiz kadar artırabiliyoruz. Kamuya ait tüm yataklı kurumların imkanları da İzmir halkının istifadesine sunulmuştur. Yıkımın yoğun olduğu Bayraklı'da 1000 adet birimden oluşan bir konteyner kent kurmaya bugün itibarıyla başladık. Burayı 20 gün içinde kullanıma hazır hale getiriyoruz. Yıkılmış veya yıkılacak durumdaki binalarda bulunan, eşyalarını kurtaramayan vatandaşlarımıza 30 bin lira eşya yardımı yapıyoruz. Aynı şekilde evlerini taşıyacak mülk sahiplerine 13 bin lira, kiracılara 5 bin lira taşınma yardımı veriyoruz. Kurumlarımıza bu tür hibe çalışmalarında kullanılmak üzere 29 milyon liralık kaynak gönderilmiştir."

Beslenme ihtiyaçları için her öğünde 233 bin kişiye hizmet verebilecek mobil sistemler, 280 personel ve 40 araç ile çalışmaların sürdürüldüğünü söyleyen Erdoğan, "İzmir depreminde iş yeri yıkılan veya ağır hasar gören, denizin taşması sebebiyle iş yeri sular altında kalan esnafımıza TESKOMB vasıtasıyla 50 bin liraya kadar hibe desteği verilecektir. Ayrıca depremden zarar gören esnaf ve sanatkarlarımızın TESKOMB aracılığıyla Halkbank'tan kullandığı kredilerin taksit ödemeleri de faizsiz olarak bir yıl süreyle ertelendi." diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, yapılan tespitlere göre İzmir'de çeşitli derecelerde hasarlı ve yıkılmış 530'a yakın, Manisa'da ise 16 binanın bulunduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

"En çok hasar Bayraklı'da iken onu Bornova, Aliağa ve Seferihisar ilçelerimiz takip ediyor. Tespiti tamamlanan binalara hasar derecelerine göre gereken işlemler süratle yapılmaktadır. Deprem konutlarının inşasına bir ay içinde başlamayı planlıyoruz. TOKİ'nin İzmir'de halen süren 50 bin Sosyal Konut Projesi kapsamında 2 bin 584 konutluk, 100 bin Sosyal Konut Projesi kapsamında, 3 bin 500 konutluk yatırım bedeli 2,5 milyar lirayı geçen inşaatları bulunuyor. Bugüne kadar İzmir'de TOKİ vasıtasıyla yapılıp teslim edilen konut sayısı da 16 bin 776'dır. Kentsel dönüşüm projeleri kapsamında İzmir'de 19 bin 474 bina tespit edilmişti. Bunlardan 17 bin 464'ünün yıkımı gerçekleştirilmişti. Yapılan tespitlere göre yeteri sayıda deprem konutunu da buna ilave edeceğiz. Görüldüğü gibi deprem bizi beklemiyor. İnşallah kalan riskli binaların yıkımını da en kısa sürede bitireceğiz."

Erdoğan, hastaneler başta olmak üzere tüm kamu binalarında bazı az hasar tespitleri dışında herhangi bir sıkıntı olmadığının görüldüğünü söyledi.

Erdoğan, yaşanılan son felaketin, Türkiye'nin doğusundan batısına, hemen her bölgesi ile deprem hattı üzerinde bulunduğunu bir kez daha hatırlattığını, sadece 50 yıldaki depremlerin bile tehlikenin büyüklüğünü göstermeye yeterli olduğunu söyledi.

İzmir'den önce Elazığ ve Malatya depremlerinin, öncesinde de Van depreminin yaşandığını hatırlatan Erdoğan, "Büyük Marmara depreminin yol açtığı felaketin izleri hala hafızalarımızda canlıdır. Biraz daha geriye gittiğimizde Ceyhan, Erzincan, Erzurum, Çaldıran, Lice, Bingöl, Gediz depremlerini görüyoruz." diye konuştu.

Yer kürenin işleyiş kanunlarının bir neticesi olan depremlerin önüne geçilemeyeceğini ama felaket öncesinde ve sonrasında yapılabilecek hazırlıklar olduğunu dile getiren Erdoğan, bu çerçevede kentsel dönüşüm çalışmalarını hızlandırıp, imar, inşa standartlarını yükseltip, denetimleri sıklaştırıp, insanları bilinçlendirerek, binaları sağlama almak mecburiyetinde olunduğunu anlattı. 

Bugüne kadar riskli yapı olarak belirledikleri ve yenileme kararı aldıkları 688 bin konut ve iş yerinden 670 bininin tahliye ve yıkım işlemini tamamladıklarını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti: 

"Dönüşüm alanlarında yer alan 1 milyon 395 bin bağımsız birimde ikamet eden 5 milyon vatandaşımıza 15,5 milyar lira kaynak kullanarak destek olduk. Önümüzdeki 5 yıllık dönemde acil olarak 1,5 milyon konutun dönüşümünü hedefliyoruz. TOKİ'nin bugüne kadar tamamladığı inşa halinde olan veya projelendirdiği konut toplamı 970 bini bulmuştur. Bu yıl 100 bin konut üretimi hedefine ulaştık. Önümüzdeki yıl 100 bin konutun daha üretimine başlamayı planlıyoruz. Hiç şüphesiz bu, sadece devletin konut üretimi ile çözülebilecek bir sorun değildir. Vatandaşlarımızdan kendi oturdukları binaların depreme dayanıklılığı ve gerekiyorsa dönüştürülmesi konusunda daha fazla gayret bekliyoruz."

Erdoğan, felaketin ardından yapılacak müdahaleler için de güçlü bir acil durum altyapısı kurmaları gerektiğine işaret ederek, her iki hususta da önemli bir yere geldiklerini belirtti. 

"İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden daha kıymetli değildir"
Vatandaşların desteği ile bu çalışmaları hızlandırmak ve bir an önce binaları, şehirleri, mahalleleri güvenli hale getirmek zorunda olduklarının altını çizen Erdoğan, "İnsanlarımızın canı hiçbir şeyden daha kıymetli değildir. Tek bir kardeşimizin canının ve malının zarar görmemesi için imkanlar dahilinde yapılabilecek her şeyi süratle neticelendirmekte kararlıyız." ifadelerini kullandı.

Bu süreçte kendilerini en çok üzenin, birliğe, beraberliğe, kardeşliğe, dayanışmaya en çok ihtiyaç olunan şu günlerde, "yalan ve provokatif haberlerle gündemi zehirlemeye çalışanların ortaya çıkması" olduğunu dile getiren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Kızılayın deprem bölgesinde olmadığından bizim İzmir'e geldiğimizde müzikle karşılandığımıza, depremzedelere çadır verilmediğinden sosyal medyadaki provokasyonlara kadar pek çok yalan tedavüle sürüldü. Kimi siyasi parti yöneticilerinin de bu oyunun içinde yer alması, yalanların ve iftiraların yayılmasına hizmet etmesi, hatta bizzat bunun kaynağı olması çok daha üzüntü vericidir. Daha bu sabah bir evladımızı yıkıntılar altından canlı olarak çıkarmanın sevincini yaşadığımız bir günde, 'enkazların hala kaldırılamadığından' şikayetçi olacak kadar cahil, izansız, vicdansız bir kişiyle deprem tartışması yapmak millete zulümdür. Üstelik bu terbiyesizliği geçmişte on binlerce insanın ölümüyle sonuçlanan depremlerdeki beceriksizlikleri, çaresizlikleri, ilgisizlikleri tescilli olan bir partinin mensupları yapıyor. Kızılayın çadırından içeri girip de 'bir tane Kızılay çadırı görmedim' diyecek kadar yalanla tescilli olan ana muhalefetin başındaki bu zat, maalesef bu yalanlarını bırakmadı, hala devam ediyor. Deprem gibi ortak bir acıyı istismar edenlerin, sıfatları ne olursa olsun insanlıktan nasibini almamış, kalbi kin ve nefretle kararmış mahluklar olduğuna inanıyorum. Böyle bir meseleyi dahi bize iftira aracı haline dönüştürmek isteyen bu mahlukları, milletimizin vicdanına ve takdirine havale ediyorum."

Cumhurbaşkanı Erdoğan, tüm İzmirlilere bir kez daha geçmiş olsun dileklerini ileterek, "İzmir milletvekilisin, acaba İzmir'de kaç gün kaldın? '5 gündür hala enkaz kalkmadı' diyorsun. Ne kadar kaldın İzmir'de? Senin oradan çıkmaman gerekirdi. Orada senin bütün o bölgeyi dolaşman gerekirdi. Bunu yapmayacaksın ama iftiraya devam edeceksin. Kızılayın orada aktif olmadığını söyleyeceksin. Biz Kızılay'la da oradaydık, AFAD'la da oradaydık ve birçok sivil toplum kuruluşlarıyla da oradaydık ve biz son ana kadar da Bay Kemal, oradan çıkmayacağız. Oradan enkazlar çıkacak ve inanacağız ki artık bunların altında herhangi bir canlı yok, ondan sonra işimizi bitireceğiz." diye konuştu. 

"Biz kabile yönetmiyoruz, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyoruz"
Neredeyse kabinenin tamamının İzmir'de olduğuna dikkati çeken Erdoğan, kriz merkezinde neredeyse tüm kabine üyeleriyle toplantı yaptığını ifade etti. 

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanının da orada olduğuna işaret eden Erdoğan, "Biz bu toplantıyı da orada yaptık. Çünkü değerlendirmeleri iyi yapmamız gerekir. Biz kabile yönetmiyoruz, biz Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yönetiyoruz ve İzmir gibi böyle büyük bir şehirde, böyle büyük bir felaket oldu, bu felakette biz A'dan Z'ye bütün imkanlarımızla seferber olduk. Bu seferberliğimiz son ana kadar da devam edecek. Rabb'imden ülkemizi her türlü felaketten, musibetten, salgın hastalıktan korumasını niyaz ediyorum. Temenni ederdim ki ana muhalefetin başındaki bu zat arayıp da 'bize ne düşer' bunu sorsun." değerlendirmesinde bulundu. 

"Günlük hasta sayımız her bakımdan yönetilebilir seviyelerdedir"
Erdoğan, koronavirüs salgınının dünyada her gün yeni zirveler yaparak yayılmaya devam ettiğini belirterek, salgında dünya çapında hasta sayısının 48 milyona, ölü sayısının 1 milyon 215 bine yaklaştığını aktardı. 

Bazı Avrupa ülkelerinin yeniden kısıtlamalara başvurma yolunu seçtiğine değinen Erdoğan, hasta sayılarının çok yüksek olduğu kimi ülkelerde kontrolün adeta elden kaçmış durumda olduğunu vurguladı. 

Türkiye'nin de bazı şehirlerde zaman zaman endişe verici düzeylere ulaşan artışlara rağmen genel olarak kontrollü bir süreç yaşadığını anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: 

"Sağlık altyapımızın gücü ve sağlık çalışanlarımızın gayreti sayesinde bu alanda herhangi bir krizle karşı karşıya kalmadık. Günlük hasta sayımız her bakımdan yönetilebilir seviyelerdedir. Salgına karşı hala en büyük silahımız, 'TaMaM' diyerek, ifade ettiğimiz temizlik, maske ve mesafe kurallarıdır. Tüm vatandaşlarımı bu hususlarda azami dikkate ve riayete davet ediyorum." 

"Kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımız yoktur
Erdoğan, aşı çalışmalarının dünyada ve Türkiye'de hızla ilerlediğini dile getirerek, "Yıl sonuna kadar yabancı ülkelerde geliştirilen bir veya birden fazla aşıyı ülkemizde uygulayabilir hale getirmeyi planlıyoruz. Kendi geliştirdiğimiz aşıları da bahar ayları ile birlikte vatandaşlarımızın hizmetine sunacağız. Bu konuda arzu ettiğimiz seviyeye gelene kadar kurallara riayet ederek kendi kendimizi korumaktan daha etkili bir aracımız yoktur." dedi.

Özellikle İstanbul'da yaşayan vatandaşlardan bu konuda daha fazla dikkat ve hassasiyet beklediğini vurgulayan Erdoğan, son haftalarda salgının bu şehirdeki artışının önüne ancak bu şekilde geçebileceklerini ifade etti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede Türkiye genelinde geçerli olacak hususları ise kamuoyuyla şöyle paylaştı: 

"Özel sektör ve kamuda esnek mesai uygulaması teşvik edilecektir. Pazar yeri ve market gibi yoğun insan hareketliliğinin olduğu yerlerdeki denetimler artırılacaktır. Paket servis hariç olmak üzere, lokanta, restoran, pastane, berber, kuaför, nikah, düğün salonu, yüzme havuzu, hamam, kaplıca, sauna, internet cafe, halı saha, tiyatro, sinema, konser salonu ve benzeri tüm iş yerlerinde hizmetler saat 22.00'de sona erecektir. Vatandaşlarımızdan kalabalık ortamlardan kaçınmalarını, ev ziyaretlerini dahi mecbur olmadıkça yapmamalarını özellikle rica ediyorum."

"Yılı pozitif büyümeyle tamamlayacağımıza inanıyorum"
Cumhurbaşkanı Erdoğan,  "Hızlı toparlanma sürecine giren ekonomimizin bu eğilimi 4. çeyrekte de sürdüreceğine, yılı pozitif büyümeyle tamamlayacağımıza inanıyorum."

Güncelleme Tarihi: 03 Kasım 2020, 22:23
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30