Fetullahçı Terör Örgütü‘nün (FETÖ) MİT’in de aralarında bulunduğu devlet kurumlarına eleman sızdırmak için açtığı çalışma evlerine ilişkin davada, ”örgüt yöneticiliği” suçundan yargılanan ve etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı olan sanık H.A, ”Dışişleri Bakanlığı’na giriş için düzenlenecek yazılı sınavdan önce bize ‘Soru kağıtlarının arkasına nokta ile işaret bırakmanız gerekiyor.’ denildi. Nokta ile işaret bıraktığımız zaman sınav kağıtlarını okuyanlar, bizim bu örgüt ile irtibatlı olduğumuzu bilecek ve daha yüksek not verecekti. Görünecek şekilde bıraktık. Ben sınavı bu şekilde kazandım.” dedi.
Türkiye genelinde FETÖ’ye yönelik soruşturmalar kapsamında, kamu kurumlarına girişlerde yapılan sınavlara ilişkin hazırlanan test ve yazılı sorularının önceden sızdırıldığının tespit edilmesi üzerine, birçok kişi hakkında davalar açıldı. FETÖ’nün, söz konusu kurumlara giriş için düzenlenen yazılı/klasik sınavdaki taktiği ise bir itiraf üzerine ortaya çıktı.
İstanbul 25. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, FETÖ’nün MİT’in de aralarında bulunduğu devlet kurumlarına eleman sızdırmak için açtığı çalışma evlerine yönelik görülen davada, ”örgüt yöneticiliği” suçundan yargılanan sanık H.A. etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanarak itirafçı oldu.
Duruşmada ifade veren sanık H.A, “Ben FETÖ mensubu olduğum için utanç ve pişmanlık duyuyorum. Bu çerçevede etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istiyorum.” derken, avukatı müvekkilinin hem iddianame hem de dava dışı örgütle ilgili beyanlarda bulunacağını söyledi.
Sanık H.A. örgütle üniversite sınavına hazırlanmak için gittiği dershane aracılığıyla tanıştığını belirterek, detaylı olarak sınav öncesini ve sonrasını, örgütte temas kurduğu kişileri ve yaşadıklarını anlattı.
Üniversitede okuduğu sırada örgütün evlerinde kaldığını dile getiren sanık H.A, kendisinden, burada kalan öğrencileri örgüte kazandırmak amacıyla Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu’nun yurdunda kalmasının istendiğini söyledi.
“Dinlenme tesislerinde namaz kılmazdık”
Sanık H.A, üniversiteden mezun olduktan sonra örgütün kendisine askeri bir öğrenciyi takip etme görevi verdiğini, böylece yeniden örgüt evinde kalmaya başladığını dile getirerek, öğrencilere ders konusunda yardımcı olduğunu ve bir müddet sonra bu öğrencilerden sorumlu olduğunu kaydetti.
Örgütün daha sonra MİT için açılacak evlere gitmesini teklif ettiğini aktaran H.A, “Bölgedeki öğrencilerin sorumlusu ‘Erdem’ (kod adı), beni bir kişi ile görüştürdü. Teklifi o yaptı, o kişiyi tekrar görmedim, adını da bilmiyorum. Bir yıl önce askerlik yapmamız istendi, askere gidip MİT’in sınavına girebilecek konuma gelmemiz gerekiyordu.” ifadelerini kullandı.
Söz konusu teklifi kabul etmediğini savunan sanık H.A, KPSS’ye girerek 93 puan aldığını ve memur olarak göreve başladığını belirtti. Örgüt içi görüşmelere giderken veya görüşürken aldıkları tedbirleri de tek tek anlatan sanık H.A, “Gideceğimiz adrese iki vasıta değiştirerek ulaşırdık. Cep telefonu kullanmaz, kontörlü sabit hatlar ile iletişim kurardık. Kamera olan yerlerde kesinlikle beraber görünmezdik. Dinlenme tesislerinde namaz kılınmamasını söylemişlerdi. Bu tarz kurallara uyarak, görüşmeye giderdik.” diye konuştu.
Soru havuzunu da vermiş
Memur olduktan sonra Ankara’ya döndüğünü ve çalışma evlerine yeniden çağrıldığını ifade eden sanık H.A, bu evlerde kalıp devlet kurumlarının düzenlediği sınavlara girildiğini belirtti.
Sanık H.A, örgütün sınavlara ilişkin dikkati çekici stratejilerini şöyle anlattı:
”Ankara’da kaldığım evde bizden sorumlu C.G, Dışişleri Bakanlığı sınavına girmemi istedi. Gerekçe olarak da bu bakanlıkta örgüt mensuplarının sayısının az olduğu söylendi. Bakanlık sınavına hazırlanmaya başladık. Bir seneden fazla ders çalıştık. Dışişleri Bakanlığı sınavı, test ve yazılı sınavdan oluşuyordu. Sınava 1-2 gün kala, hem test hem de yazılı aşaması soru havuzu geldi. Bu havuzdaki soruların bir kısmı çıkıyordu. Bir kısmı aynı oluyordu, bir kısmı olmuyordu ama konu aynı sadece soruluş tarzı değişiyordu.
Bu noktada şunu belirtmek istiyorum. Dışişleri Bakanlığı’na giriş için düzenlenecek yazılı sınavdan önce bize ‘Soru kağıtlarının arkasına nokta ile işaret bırakmanız gerekiyor.’ denildi. Nokta ile işaret bıraktığımız zaman sınav kağıtlarını okuyanlar, bizim bu örgüt ile irtibatlı olduğumuzu bilecek ve daha yüksek not verecekti. Görünecek şekilde bıraktık. Önceden ayarlanmış. Ben sınavı bu şekilde kazandım. Bu şekilde de bakanlıkta örgütle ilişkisi olanların sayısı artıyordu.”
Sanık H.A, bakanlıktaki örgüte mensup bildiği isimleri de tek tek verip aynı evde kaldığı ve iddianamede sanık olanları da teşhis etti. Sanık, verdiği isimlerden 3’nün kaymakam olduğunu kaydetti.
Dışişleri Bakanlığı’nda çalışmaya başladıktan sonra örgütün bir evinde bu bakanlığın sınavına çalışanlara bakmakla görevlendirildiğini dile getiren sanık H.A, evdekilere öğrencilerden sorumlu olan şahıstan soru havuzunu alıp verdiğini de ifade etti.
Dışişleri Bakanlığı imamının kod adı “Kerim”
Brezilya’ya tayininin çıktığını ve burada göreve başlamadan önce örgütle temas kurduğunu anlatan sanık H.A, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Brezilya’ya gitmeden önce ‘Fatih’ Ağabey ve ‘Kerim’ Ağabey ile görüştüm. Kerim, Fatih’in de üzerindeydi. O, Dışişleri Bakanlığı’ndan sorumluydu. Kerim’in adının kod adı olduğunu tahmin ediyorum. Orada H.U. ile irtibat kurmamı istediler. Bu kişiyle gidince görüştük zaten aynı büyükelçilikte çalışıyorduk.
Brezilya’nın Zaman gazetesi temsilcisi bizimle temas etti. Adı Hamdullah Öztürk’tü. Gazete temsilcisi adı altında oranın sorumlusuydu. Öztürk, bizi Türkiye Brezilya Kültür Derneği Başkanı M.G. ile tanıştırdı. Öztürk bizden M.G. ile görüşmemizi istedi. Biz de haftada bir kez M.G. ile görüştük. Bu görüşmelerin bazılarında Hamdullah Öztürk de vardı. Öztürk, örgüt elebaşısı Fetullah Gülen ile ayda bir görüşen biriydi. Kendisi her gittiğinde anlatırdı.”
Brezilya’ya atandığı dönemde kendisinden sorumlu örgüt mensubunun ByLock yüklü bir tablet verdiğini ve bu programı kullanmasını istediğini belirten sanık H.A, Brezilya’dan sonra Malta’ya atandığını, burada örgütten kimsenin bulunmadığını bildirdi. Burada örgütten kimse olmadığı için kendisiyle görüşmeye birkaç kez Almanya’dan “Süleyman” adlı bir kişinin geldiğini dile getiren sanık, bu görüşmenin de örgütle bağlarının kopmaması için gerçekleştirildiğini söyledi.
Sanık H.A, 2017 yılında Malta’da görevliyken ihraç edildiğini sözlerine ekledi.
Mahkeme Başkanı, sanıktan ifadesini yazılı olarak da göndermesini istedi. Bunun üzerine sanık avukatı, “Efendim burada şöyle bir problem var. Müvekkilim, koğuşta hala bu görüşünü değiştirmeyen yani FETÖ’yü destekleyen insanlar ile birlikte kaldığı için ifadeyi İngilizce hazırlamış. Şu andaki tüm notlar İngilizce hazırlanmış durumda bu yüzden.” ifadelerini kullandı.