Erdoğan'ın açıklamaları şöyle:
"GENÇLERLE İLGİLİ ÇALIŞMA GRUBU KURACAĞIZ"
"Türkiye Gençlik Zirvesi'nin başarılarla dolu olmasını temenni ediyorum. Türkiye gençlik sivil toplum kuruluşları kuruluşunu, böylesine anlamı bir zirveye öncülük ettiği için tebrik ediyorum. Her kurumun gençlikle ilgili görevleri vardır. Tabi bu durum gençlik politikalarını takip edebileceğimiz yapılar oluşturmamıza mani değildir. Bu sebeple, Cumhurbaşkanlığı Politika Kurullarından birisinde gençlerle ilgili alt çalışma grubu oluşturulmasını gündemimize alabiliriz. Böylece bu müjdeyi gençlerimizle paylaşmış olalım.
"RAMİ KIŞLASI'NI EN BÜYÜK KÜTÜPHANE HALİNE GETİRİYORUZ"
Biz gençlerin hayal dünyasını yasaklarla çevrelemeyi değil alabildiğine genişletmeyi hedefliyoruz. Şu anda 81 vilayetimizin tamamında hamdolsun üniversitelerimiz var. Şimdi niteliği arttırmamız lazım, buna gayret etmemiz lazım. Hepimizin ortak sorumluluğu, gençlerimizin terör, şiddet, uyuşturucu ve nihilizm bataklığına düşmeyecekleri bir zemini hazırlamaktır. Rami Kışlası'nı Türkiye'nin en büyük kütüphanelerinden biri haline getiriyoruz."
"OXFORD'U GETİRDİNİZ DE GİTMEDİK Mİ" DEMİŞTİ
Eğitim konusuna özel önem vererek ülkemizdeki tüm gençlerin fırsat eşitliğine sahip olması için gereken önemi verdik, veriyoruz, vereceğiz. Üniversite sayımızı 76'dan 206'ya çıkardık. Bazıları hala eleştiriyor, bu da onların hakkıdır varsın eleştirsinler. Ama biz çok önemli bir eksiği giderdik. Üniversiteyi onların ayağına götürdük. Hani bir dostumun bir ifadesi var. "Oxford'u getirdik de gitmedik mi?" demişti. Biz de işte bunu yaptık. Şu anda 81 vilayetimizin tamamında üniversitelerimiz var. Şimdi niteliği artırmamız lazım. Buna gayret etmemiz lazım. Yüksek öğrenim yurdu sayımız 190'dı. Biz bunu 776'ya çıkardık. Bütün yurt yatak kapasitemizi 182 binden 663 bine çıkardık.
"HARÇLARI KALDIRDIK"
Sokaklara dökülüp gösteriler yapanlar... Neydi bu? Harç. Biz kaldırdık ya, biz kaldırdık. Hem bu meselenin marjinal örgütler tarafından istismar edilmesinin önüne geçtik, hem de gençlerimizin ve ailelerinin omuzlarından önemli bir yükü almış olduk. Ama ne yaparsan yap. Bunlar bir gün geçiyor unutuluyor. Ama bunlar yapıldı bu ülkede. Lisans, yüksek lisans ve doktora seviyesinde öğrenim gören gençlerimizin burs imkanlarını geliştirdik. 16 yıl önce 45 liracık burs kredi veriliyordu. Biz bunu şimdi şu anda Ocak ayından itibaren lisans öğrencilerinin eline 500 lira geçecek, yüksek lisans öğrencilerine 1000 lira verilecek, doktora öğrencilerine 1500 lira ödenmeye başlanacak.
"KREDİ ALDIĞIN ZAMAN, BU SENİ BEDAVACILIĞA ALIŞTIRMIYOR"
Gençlerimizde şöyle bir anlayış var, sizinle paylaşayım. Gerçeği söylemem lazım. 'İlla burs' Ya niye burs? Bursun ödemesi yok, geri ödeme yapılmıyor. Be evladım, be kardeşim kredi aldığın zaman, faizsiz, iş bulmadan değil. Sigortalı işte yer aldıktan sonra çok basit taksitlerle ödüyorsunuz. Bu seni bedavacılığa alıştırmıyor. Ve böyle bir imkan var. Bu imkandan istifade ettiğin zaman, kimsenin kredi ve burs almaması mümkün değil.
DANIŞTAY'IN ANDIMIZ KARARINA SERT SÖZLER
Danıştay'ın andımız kararı sonrasında gerek sosyal medyada, gerekse kimi yayın organlarında şahit olduğumuz manzaralar açık söylüyorum. Bu konudaki kararlılığımızı daha da artırmıştır. Çünkü bu metin bu ülkede, ezanı Türkçe okumak, okutmak isteyenlerin eseridir. Bu bir. Metne baktığın zaman içerik itibariyle bu milletin kendisini, kültür, medeniyet anlayışını ortaya koyan bir metin değil. Bizim andımız İstiklal Marşımızdır ve İstiklal Marşımızla beraber yolumuza devam ediyoruz. İstiklal Marşımızdan daha güzel, güçlü bir ant olabilir mi? Yok. Ama bunlar böyle çıkarmışlar.
"UZUN ZAMAN SONRA YENİDEN PİYASAYA ÇIKTILAR"
Kimse Türklüğünü inkar etmiyor ki? Ama Türkçülük yapmıyor. Ben Türküm ama Türkçü değilim. Böyle yaparsak dinimiz İslam ile çatışırız. İslam ırkçılığı reddediyor, ırkı reddetmiyor. Bu kararı kimi çevreler baskıcı ideolojilerine yakılmış bir yeşil ışık gibi algıladılar. Milletimize tepeden bakan, milletimizi kömürcü makarnacı diye aşağılayanlar uzun zaman sonra yeniden piyasaya çıktılar.
"NE AKİF'İ PAYLAŞIRIZ NE İSTİKLAL MARŞIMIZI"
Gazeteci kılıklı provokatörler ekranlarda, yıllardır biriktirdikleri kin ve nefreti kusmaya başladı. Hatta cübbelerini kiraya veren sözde hukukçuların Türkçe ezan zulmünü tekrar dillendirdiklerini şahit oldum. Ana muhalefet partisi de iyice şirazeden çıktı. Çıkmış televizyon kanallarından bir tanesinde diyor ki "O diyor İstiklal Marşını bile bilmez" diyor. Bunu meydanlarda sürekli okudum. Şimdi tekrar okumaya gidersek, der ki "bak okuttum" Çok zavallı bunlar. Hatta kendisi bir keresinde öyle bir yanlışa düştü ki, rezil etti. Şimdi biz değerlerimiz noktasında ne Akif'i bunlarla paylaşırız, ne İstiklal Marşımızı.