96 pozitif vakamız var

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, A Haber televizyonunda gündeme ilişkin açıklamalarda bulunarak, soruları yanıtladı.

96 pozitif vakamız var
banner127

Yeni tip koronavirüsle (COVID-19) mücadelede Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatları doğrultusunda Sağlık Bakanlığı ile koordinasyon içinde gerekli tedbirleri ilk günden itibaren aldıklarını belirten Bakan Akar, bu kapsamda Milli Savunma Bakanlığı (MSB) bünyesinde COVID-19 ile Mücadele Merkezi kurulduğunu hatırlattı.

Bakan Akar, COVID-19'un yanı sıra yurt içinde ve sınır ötesinde terörle mücadelenin de kararlılıkla sürdürüldüğünün altını çizerek, operasyon bölgelerinde koronavirüs vakası olması durumunda yaşanacak zorlukların bilinciyle hareket ettiklerini ve buralarda şu ana kadar bir vakaya rastlanmadığını bildirdi.

Operasyon bölgeleri dışındaki COVID-19 vaka sayılarını paylaşan Bakan Akar, "Operasyon bölgeleri dışında 96 pozitif vakamız var. Bunlardan hiçbiri kritik durumda değil. Bunlardan 27'si erbaş ve er, diğerleri farklı rütbelerdedir. Bugüne kadar bir sivil memurumuz Levent Ünver ve Çankırı'daki silah fabrikamızdaki bir işçimiz Avni Öztürk maalesef hayatını kaybetti. Onun dışında bir kaybımız yok." dedi.
 

50 MİLYONA YAKIN CERRAHİ MASKE İMAL EDİLDİ

Salgın sürecinde Türk Silahlı Kuvvetlerinde (TSK) üretimde sıkıntı yaşanıp yaşanmadığına, ekipman ihtiyacı olup olmadığına ilişkin soruyu cevaplayan Bakan Akar, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğinde savunma sanayisindeki yerlilik ve millilik oranının yüzde 70'lere geldiğini hatırlattı.

Bakan Akar, COVID-19'la mücadelede ihtiyaç duyulan malzemelerin de TSK ve MSB bünyesindeki personel tarafından karşılandığını belirterek, "Mensuplarımız büyük fedakarlıkla, akıl ve bilimle çalışmak suretiyle Silahlı Kuvvetlerimizin ihtiyaçlarını tamamen yerli ve milli olarak karşıladıkları gibi halkımıza ve daha da ötesinde dost ve müttefik kardeş ülkelere de gerekli desteği sağlayabilecek duruma geldi. Şu ana kadar 50 milyona yakın cerrahi maske, Makine ve Kimya Endüstri Kurumumuz ve kara, deniz, hava kuvvetlerimiz bünyesindeki dikim yerlerinde imal edildi ve dağıtımları gerçekleştirildi." diye konuştu.

N-95 maske, tulum ve eldiven gibi malzemelerin üretimlerinin de devam ettiğini söyleyen Bakan Akar, dezenfektan konusunda MSB bünyesindeki ilaç fabrikasında çalışmaların devam ettiğini açıkladı.

Bakan Akar, COVID-19 sürecinde ihtiyaç duyulan farklı malzemeler de olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:

"Ateş ölçer, termal kameralar çok önemli hale geldi. Bunu da milli ve yerli olarak üretebilir hale geldik. Diğer taraftan sahra tipi solunum cihazında da çok önemli aşamalar kaydedildi ve son aşamaya gelindi. Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulu ve Hacettepe Üniversitesi'nin ilgili birimleriyle bunların lisansının alınması için çalışmalarımız sürüyor. İlaç fabrikası bünyesinde de ilaç üretimi ile alakalı, koronavirüsle mücadele konusundaki ilaçla alakalı hammaddeyi temin ettik. Hammadde üzerindeki gerekli sentezleme çalışmalarına, TÜBİTAK ve özel bir şirketle beraber  gerekli ruhsatları almak suretiyle geçeceğiz, bunun üretimine geçeceğiz. Hem Silahlı Kuvvetlerimizin hem de halkımızın ihtiyacı için kullanabilecek duruma geleceğiz."
 

ASKER UĞURLAMALARI 

Bakan Akar, son günlerde kamuoyuna yansıyan asker uğurlamaları görüntülerinde sosyal mesafenin ihmal edildiğinin hatırlatılması üzerine, askerliğin Türk halkının kalbinde özel bir yeri olduğunu ifade etti.

Uğurlamalarda askerlik gibi kutsal bir göreve giden gençlere yaraşmayan bazı görüntüler yaşandığını dile getiren Bakan Akar, "Bu konularla ilgili, kurum ve kuruluşlarla konuşmak, görüşmek suretiyle bir tedbir almak için gayret gösteriyoruz. Önümüzdeki günlerde bunlar bir hiza, istikamete gelecek." dedi.

CELP İŞLEMLERİ 

Bakan Akar, 31 Mayıs'tan itibaren başlayan terhisler kapsamında 117 bin kişinin sağlıklı şekilde evlerine ulaştığını belirterek, "Terhis olanların boşalttıkları görevlere yönelik celp alakalı çalışmalarımız sürüyor. Bu çerçevede yapılan çalışmalara müteakip 182 bin gencimize, Sağlık Bakanlığı ile koordineli olarak PCR testleri yapılacak. Bunların negatif çıkmasıyla birlikte gençlerimizin sevki mümkün olacak." bilgisini paylaştı.
 

SURİYE’DE SON DURUM

ABD ve Rusya'nın Suriye konusunda Türkiye'ye taahhütlerini gerçekleştirip gerçekleştirmediğine ilişkin soru üzerine Bakan Akar, Suriye'deki Barış Pınarı, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı harekat alanlarındaki faaliyetlerin devam ettiğini kaydetti.

Bakan Akar, Türkiye'nin Barış Pınarı Harekatı kapsamında ABD ve Rusya ile yaptığı mutabakatlar çerçevesindeki tüm sorumluluklarını eksiksiz yerine getirdiğini belirterek, ABD ve Rusya'dan da aynısını beklediklerini vurguladı.

Suriye'deki bölgelerde teröristlerin tacizlerinin azalsa da sürdüğünü kaydeden Bakan Akar, taahhütler yerine getirilmediği takdirde Türkiye'nin hak ve menfaatlerini korumak, hudutların güvenliğini sağlamak için gerekenleri yapacaklarının altını çizdi.
 

KUZEY IRAK’TAKİ OPERASYONLAR 

Bakan Akar, Kuzey Irak'ta da terörle mücadelenin yoğun şekilde devam ettiğine dikkati çekerek, "Bölgedeki operasyonlarda 2020 yılında yani 1 Ocak'tan bugüne kadar toplam 431 terörist etkisiz hale getirildi. 24 Temmuz 2015'te İkiyaka Dağları'ndan itibaren başlayan harekatımız kapsamında bugüne kadar da 16 bin 871 terörist etkisiz hale getirildi." ifadelerini kullandı.

Bakan Akar, terör örgütünden kaçışların ve kendiliğinden teslim olanların sayısının çoğaldığını, katılımların ise azaldığını kaydetti.
 

LİBYA’DAKİ SON DURUM

Türkiye'nin, BM tarafından tanınan ve Libya'nın tamamını temsil eden Ulusal Mutabakat Hükümeti'nin (UMH) daveti üzerine bölgede olduğunu anımsatan Bakan Akar, çalışmaların tamamının askeri eğitim, iş birliği ve danışmanlık çerçevesinde gerçekleştiğini söyledi.

Bakan Akar, Türkiye'nin çalışmalarının ardından Libya'da dengelerin Serrac hükümetinin lehine döndüğüne işaret ederek, "Burada haksız olan, darbeci olan ve hukuka sığmayan talepleriyle  eylemleriyle aldığı gayri hukuki desteklerle Hafter'in başarılı olmasının imkanı yoktur." dedi. 

Hafter'in Libya'daki saldırılarına ne kadar süre devam edebileceğine ilişkin değerlendirmesi sorulan Bakan Akar, "Hafter zaten orada kendi başına bir güç olarak çıkmadı. Bunun arkasındaki bir takım güçlerin kullandığı bir araç olarak orada bulunuyordu. Şimdi onun oradaki yeteneğini, kabiliyetini, geleceğini gördüler. Dolayısıyla bu destek çekildikçe, destek ortadan kalktıkça Hafter'in orada kaybolacağı kesin. Hatta Hafter'in şu anda Libya dışında başka bir ülkede olduğuna dair teyide muhtaç bazı haberler var." değerlendirmesinde bulundu.
 

ULUSLARARASI HUKUKUN GALİBİYETİ 

Berlin'de yapılan birtakım görüşmeler ya da Rusya ve Amerika ile yapılan ikili görüşmelerde hep Hafter'in operasyonlarına devam etmesi kararının çıktığının ancak Libya'daki dengelerin Serrac lehine bozulması üzerine Mısır'ın desteğiyle "acil ateşkes" çağrıları yapıldığının hatırlatılması ve konuya ilişkin değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bakan Akar, bunun "bir yanlışın anlaşılması ve uluslarası hukukun galibiyeti" olarak nitelendirdi.

Bakan Akar, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni bir belgeye hiç gerek yok. Çünkü Berlin'de bizzat devlet başkanları düzeyinde çok yüksek katılımla zaten bu konular etraflı şekilde tartışıldı, ortaya bir belge çıktı ve bu belge Sayın Serrac ve Hafter tarafına iletildi. Hafter tarafı İstanbul'da zaten yoktu. Moskova'da kaçtı, Berlin'de kaçtı, Cenevre'de kaçtı. Halen de kaçmaya devam ediyor. Dolayısıyla bunların herhangi bir şekilde uluslararası hukuk çerçevesinde başarılı olmalarının, hak iddia etmelerinin mümkün olmadığını kendileri de anladığı için birtakım sunni tedbirlerle varlıklarını sürdürmeye devam ediyorlar."        

Hafter güçlerine gerek Arap dünyasından gerek Avrupa Birliği ülkelerinden birtakım desteklerin geldiğinin hatırlatılması ve buna yönelik yorumlarının sorulması üzerine Bakan Akar, bunların oradaki faaliyetlerinin belirleyici rolden ziyade zaman kazanmaya dönük, samimi olmayan girişimler olarak değerlendirdi.
 

LİBYA’NIN BİRAN ÖNCE SULHE KAVUŞMASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ

Bakan Akar, bunların başarılı olmayacağına inandığını vurgulayarak, "Serrac haklı, haklı olan güçlüdür. Dolayısıyla Serrac'ın ve onun temsil ettiği konseyin yönetimindeki Libya'nın kazanacağına ve Libya'nın bir an önce birliğini, bütünlüğünü, sağlayıp sulhe sükunete kavuşması için elimizden geleni yapacağız." dedi. 

Rusya'nın Libya'ya savaş uçakları göndermesi ve Rus paralı askerlerinin varlığıyla ilgili iddiaların hatırlatılması, bunların Türk-Rus savunma iş birliğini nasıl etkileyeceğinin sorulması üzerine Bakan Akar, Rusya'nın oradaki askeri varlığına dair birtakım bilgileri ve iddiaları resmi açıklamalarla reddettiğini, dolayısıyla bunu tartışmak yerine Rusya ile Suriye'dekine benzer şekilde görüşmek suretiyle sorunların çözülmesi gerektiğini anlattı.

Bakan Akar, bunun hem uluslararası ortama hem de Libya'nın geleceğine olumlu katkı sağlayacağını vurgulayarak, "Bu konudaki girişimler, en üst düzeyde Sayın Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere çeşitli kademelerde yapılmaktadır ve önümüzdeki günlerde bunun olumlu sonuçlanması hepimizin dileğidir." diye konuştu. 

Mısır, Yunanistan, Kıbrıs Rum Kesimi ve İsrail'in Türkiye'nin egemenlik sahası içinde doğal kaynak arama çalışmalarına ve Libya ile imzalanan deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin mutabakata tepki gösterdiğinin hatırlatılması ve bununla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Akar, bu tepkilerin duygusal olduğunu, Türkiye'nin attığı adımların tamamen uluslararası hukuk normlarına uygun şekilde yapıldığını söyledi. 
 

TEHDİTLERİN FAALİYETLERİMİZE HİÇ BİR ETKİSİ OLMAYACAĞINI İFADE ETMEK İSTİYORUM

Bakan Akar, egemen ve bağımsız bir devleti temsil eden, Birleşmiş Milletler tarafından tanınan Libya hükümetinin davetiyle orada olunduğun işaret ederek deniz yetki alanlarının sınırlandırması anlaşmasının da tamamen iki egemen devletin yetkililerinin imzasıyla belirlendiğini vurguladı. 

Bu konuyla ilgili tehdide varan açıklamalarının olduğunun hatırlatılması üzerine Bakan Akar, "Türkiye'nin devlet olarak bir bütün halinde ve Türk Silahlı Kuvvetleri olarak gücümüz, kuvvetimiz belli. Dolayısıyla bu tehditlerin bizim faaliyetlerimize hiçbir etkisi olmayacağını buradan ifade etmek istiyorum." diye konuştu. 

Yunan Savunma Bakanı'nın "Gerekirse Türkiye'yle savaşmaya hazırız." açıklamasının hatırlatılması ve bununla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bakan Akar, bunun bir dil sürçmesi olduğunu belirterek "Yunalıların Türkiye'yle savaşmayı isteyeceğinin ben matematik olarak uygun, doğru olmadığının altını çizmek istiyorum." dedi.
 

HİÇBİR ÜLKE İSLAM VE TÜRK DÜŞMANLIĞIYLA BİR YERE VARAMAZ

Bakan Akar, Türkiye'nin Yunanistan ile tüm sınırlarda olabildiğince iyi komşuluk ilişkilerine, uluslararası hukuka dayalı ve barışçıl siyasi yöntemlerle sorunların çözüleceğine inandıklarını vurgulayarak Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Yunanistan'a yaptığı en son seyahat çerçevesinde çalıştıklarını ve muhataplara da bunların hatırlatıldığını söyledi.   

Yunanistan'ın Ayasofya konusundaki açıklamaları ve Yunan toprağındaki camilere Bizans bayraklarının asılmasıyla ilgili değerlendirmelerinin sorulması üzerine Bakan Akar, şöyle konuştu: 

"Ne Yunanistan ne de başka bir ülke, İslam düşmanlığıyla, İslam karşıtlığıyla, Türk karşıtlığıyla hiçbir yere varamaz. Bu yapılan yanlışlar o insanları lekeler, kendilerini lekeler. Bize bir şey olmaz. Dolayısıyla bu konudaki yapılanların mutlaka ilgili makamlar tarafından incelenmesi, buna karşı tedbir alınması, gereğinin yapılması lazım. Aksi halde hep kendi açımızdan bunları yorumlar, konuşursanız iç işlerimize karışırsınız. İşte Ayasofya Türkiye'nin İstanbul'un fetihten sonra elde ettiği toprakları, mülkiyeti, her şeyiyle, vakfiyesiyle Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ayrılan bir yapıdan bahsediyoruz. Siz, bu yapıyı hiçbir şekilde dizayn etmeye kalkamazsınız. Bu tamamen egemen, bağımsız Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin hakkıdır, hukukudur. Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin yetkili kurumu ne isterse orayı da o şekilde kullanır."

F-35 TİPİ UÇAKLARLA İLGİLİ GELİŞMELER 

Bakan Akar, F-35 tipi uçaklarla ilgili bir gelişme olup olmadığı ve Türkiye- Amerika savunma ilişkileriyle ilgili yorumlarının sorulması üzerine, 2.1 milyar dolarlık bir yatırımın olduğunu, bunun da 1.4 milyarını Türkiye'nin ödediğini, siparişleri verdiğini, bu çerçevede bu faaliyetlerin devam ettiğini ancak S-400 meselesi sebebiyle sıkıntılar yaşandığını anlattı. 

Ülkeyi korumak zorunda olduklarını, hava ve füze savunma sistemine ihtiyaçları olduğunu aktaran Bakan Akar, en uygun şartların Rusya'dan verilmesi sebebiyle S-400 alımına gidildiğini ancak hala Patriot alınabileceğinin söylendiğini hatırlattı.
 

FETÖ İLE MÜCADELE

FETÖ ile mücadelenin hangi aşamada olduğu sorusu üzerine Bakan Akar, 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra hangi esaslar, hangi maksat, hangi niyet ve şiddetle FETÖ'yle mücadeleyi sürdürüyorlarsa, aynı şiddetle bu mücadelenin devam ettiğini anlattı.

Bakan Akar, "15 Temmuz'dan bugüne kadar 19 bin 692 kişi Türk Silahlı Kuvvetlerinden ihraç edildi. Şu anda 4 bin 49 kişinin de idari işlemleri devam ediyor. Dolayısıyla toplam 23 bin 741 kişiye işlem yapıldı Türk Silahlı Kuvvetlerinde. Bu konuda kararlıyız. Hiçbir şekilde sayıya bakmıyoruz.Sayının çoğalması da Silahlı Kuvvetleri'nin azalması sonucunu getirmesine rağmen herhangi bir şekilde bizim etkinliğimizde bir zaafiyet doğmamakta." diye konuştu.

OHAL çerçevesinde bazı ihraçların olduğu daha sonra tek bakan imzasıyla 4 bin 677 kişinin ilişiğinin kesildiğini hatırlatan Bakan Akar, bu arada da hukukun çalıştığını anlattı.

Bakan Akar, "Hiçbir yanlışlık olmaması için gayret gösteriliyor. Fakat bir yanlışlık varsa bu ilişik kesilenlerden 464'ü de gerekli kurumların, yetkili kurulların verdiği kararlar çerçevesinde tekrar Türk Silahlı Kuvvetlerine döndüler. Bunun yanı sıra bin 179 kişinin emekli olduktan sonra rütbesi alındı." dedi. Yapılan davalar, yapılan işlemler sonucunda gelinen noktada görüldü ki orada efendim bunların ilişkileri var dolayısıyla emekli olmalarına rağmen bu kişilerinde rütbeleri geri alındı. Dolayısıyla biz burada duygusallıktan uzak, objektif bir bütün halinde bütün silahlı kuvvetler, bütün Milli Savunma Bakanlığı aynı kurallar çerçevesinde, aynı kaideler çerçevesinde, aynı yaklaşımla, aynı hassasiyetle bu mücadelemizi sürdürüyoruz ve bu mücadele çerçevesinde de bu faaliyetlerimiz sürecek ve bizim nihai amacımız bu tarihi şan ve şerefle dolu Türk Silahlı Kuvvetleri’nin şanlı üniformasını hiçbir haine giydirmemek bizim için esastır.

Güncelleme Tarihi: 11 Haziran 2020, 12:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner19

banner101

banner25

banner26

banner104

banner34

banner17

banner22

banner18

banner20

banner102

banner30