Tepebaşı Belediyesi Meclis Salonu’nda bir basın toplantısı düzenleyen Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç, Alpu Ovası’na inşa edilmesi planlanan kömürlü termik santralle ilgili Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu’nun bölgedeki kömür rezerv alanlarının özelleştirilmesine ilişkin kararın iptalini değerlendirdi. Konuşmasının başında dünyayı kasıp kavuran korona virüs salgınına dair yorumlarda da bulunan Ataç, “Yaklaşık 2 aydır dünya çok ciddi bir virüsle mücadele ediyor. Yani duruma baktığınızda küçücük bir virüs dünyayı dize getiriyor. Bunun niye olduğuna dair ciddi tartışmalar var. Bununla ilgili dünyanın hiçbir deneyimi yok. Hiçbir devletin hiçbir deneyimi yok fakat Türkiye aldığı önlemlerle bu konuda iyi bir başarı yakaladı. Bundan sonrası daha önemli” ifadelerini kullandı.

“Termik santralin tehdit ettiği lületaşında 16 milyon dolar ihracat söz konusu"
Alpu Ovası’nın 2017 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu (ÖYK) tarafından Büyük Ova Koruma Alanı içerisine dahil edildiğini hatırlatan Ataç, santralin yapılması durumunda tarımsal faaliyetlerin büyük ölçüde bozulacağını ve bölgedeki lületaşı madenlerinin zarar göreceğinin altını çizdi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç konuşmasına şu sözlerle devam etti:
“Biraz Alpu Ovası’nın değerinden bahsedelim. Alpu Ovası’na çok yakın olan Beyaz Altın, lületaşının en çok çıkarıldığı yerlerden. Ayrıca çevredeki köyler ve mahallelerin bitkisel üretime katkısı 165 milyon TL. Hayvancılık ise yaklaşık 100 milyon TL değerinde. Beyaz Altın’a geri dönersek, buradan inanılmaz miktarda lületaşı çıkıyor. Lületaşının yaklaşık 5 bin yıllık bir tarihi var. Yabancıların Türkiye’ye gelip almak istedikleri eşyaların içerisinde 4’üncü sırada yer alıyordu bundan yapılan eşyalar. ‘2017 yılında bir rakam verildi. 1 milyon 600 adet pamuklu taştan, lületaşının kıymetlileridir bu pamuklu taş, pipo ihraç edilmiş. Yani işlenmiş lületaşıyla yapılan bu pipoların tanesine 100 dolar fiyat biçiliyorsa, burada 16 milyon dolarlık bir ihracat söz konusu. Eğer termik santral yapılsaydı, o lületaşı depolarının hepsi kül haline gelecekti.”