Koronadan kurtulduktan sonra neyi konuşacağız. Ticaret hayatını konuşacağız. Eğitimi konuşacağız. Ekonomiyi konuşacağız. Tarımı konuşacağız. En çok da tarımı konuşacağız. Çünkü 83 milyonluk bir ülkeyiz ve yemeğe ihtiyacımız var. Karnımızı doyurmaya ihtiyacımız var. Toprakların ekilmeye ihtiyacı var. Dışarıdan dökme suyla değirmeni dönemezsiniz. O değirmen dönmez. Cumhurbaşkanı da bu durumun bilincinde. “Ekilmedik tek karış toprak kalmayacak” dedi. Ama şu an çiftçinin çok büyük sorunu var.
65 yaş üzeri sokağa çıkamıyor ve tarıma çıkamıyor. Ekip, biçme yapamıyorlar. Gençler de yapamıyor. Çünkü tarımla uğraşan fazla genç nüfusumuz yok. Maliyetler deseniz onlar da çok yüksek. Mazot pahalı, elektrik pahalı. Gübre pahalı. Çok bilinmeyenli denklem içerisinde o üretimler nasıl yapılacak cidden merak konusu.
Çiftçiler tedbirlerini almaya çalışarak tarlasına gitmeye çalışıyor. Ancak hepsi geleceğe dair endişeli. Ağır maliyetlere bir de Koronavirüs salgını eklendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Tarlaları boş bırakmayalım” çağrısı yaptı ama ülkeler arası ticarete gelen kısıtlamalar üreticide ürünümü nereye satacağım, salgın endişesi ve tarlada hijyen sağlamanın zorluyorsa ekimi nasıl yapacağım sorularını doğurdu.